5. BÖLÜM: YÜRÜYÜŞ

33 5 0
                                    

MERHABA ARKADAŞLAR UMARIM KİTABIMIZI BEĞENİYOSUNUZDUR HİÇ YAZMIYORSUNUZ YORUM VS. ÜZÜLÜYORUZ LÜTFEN FİKİRLERİNİZİ VE YORUMLARINIZI YAZIN BEKLEMEDEYİZ...

Yine mutsuz bir şekilde uyandım. Sizce neden? Çünkü yine Ada başımda dikilmiş her zaman ki gibi;

"Kalk bakalım ÇALIŞKAN ARI!" diye bağırıyordu. Ada'nın bağırması korkulu rüyam olmuştu artık. Saate baktım.

"Niye bağırıyorsun gecenin 1:50 sinde Ada?"

"Uyan diye."

"Ha ha ha çok komik. Deli misin ne güzel uyuyorum!"

"Sensin deli, keyfimden uyandırmıyorum herhalde unuttun mu ormana gideceğiz bugün??"

"What? Ne ara o gün geldi ya!"

"Senin daha günlerden haberin bile yok." dedi alay ederek.

"E kalkalım o zaman. Kızlar nerede?"

"Onları çoktan uyandırdım. Onlar şuan lavaboda sende kalk ve hazırlan çıkalım, Emre beklemesin."

"Tamam Ada beklese ne olur zaten?"

"Olsun beklemsin!"

"Tamam Ada tamam anladık beklemesin!"

  Hazırlandım tam çıkacağım anda aklıma fenerimi unuttuğumu ve telefonumun da çaldığını duydum. Hemen içeri girdim telefonu açtım. Bilinmeyen bir numaraydı,

"Alo?" dedim ses vermedi. Tekrardan,
"Aloo?" dedim. Heyecanlanmıştım.

"Hadi!" dedi.

"Kimsiniz?" diye sordum.

"En yakının" diye cevap verdi. Böyle diyince tırstım, telefonu kapattım. Ada,

"Kimmiş?" diye sorunca öylece suratına baktım, "Ee kimmiş??" dedi yine. "Bilmiyorum!" dedim bu sefer.

"E tamam çıkalım o zaman" dedi.

"Tamam" dedim ve çıkarken yine aklıma fener geldi. Yine içeri girdim ve feneri alıp çıktım. Herkes bizi beklemiş bir de ağaç olmuşlar. Azıcık bekleseniz ne olurdu yani?

"Nerelerdesiniz kaç saattir gözümüz yollarda kaldı ya?" dedi Can.

"Geldik işte Allah Allah!"

"Tamam be bırakın tartışmayı da gidelim artık!" dedi Ada. Yola koyulmadan önce telefonlardan biri yine çaldı. Bu sefer kimdi acaba? Kimin telefonu diye baktık. Sude'nindi. Tam açacağı sırada

"AÇMA!" dedim. Herkes bana baktı.

"Ne bakıyorsunuz? Beni de biri aradı ve en yakınım olduğunu söyledi. Ada'da şahidim. Ada,

"Evet" dedi. Bora,

"Aç bakalım bu sefer ne diyecekler?" dedi meraklı sesle.

"Açayım mı açmayayım mı karar verin?"

"Aç!" dedi hepsi ben açmamasından yanaydım. Sude bana döndü yapacak bir şey yok dercesine. Kaşlarımı kaldırıp kafamı yana yatırdım. Sen bilirsin der gibi. İşte beklenen an, kim konuşacaktı? Ne diyecekti? Ve Sude'nin cevabı ne olacaktı? Merakla bekledik. Macera içinde macera yaşıyorduk.

"Alo?" dedi Sude. Adam konuşmadı yine bende olduğu gibi.

"Alo?" dedi yine Sude.

"Alo!" dedi adam.

"Kimsiniz?" dedi Sude heyecanla.

"Yakının!" dedi adam ve bu sefer kendisi kapattı. Adam bana dediğinin aynılarını söylemişti. Ne olmuştu şimdi bana inanmamışlardı iyi mi olmuştu şimdi?

"Ne oldu?" dedim haklı çıkmışcasına.

"Tamam haklısın" dedi Can.

Sana inanmalıydık." diye yineledi. Hoşuma gitmedi değil, bana güvenmediler ama yine benim dediğim çıktı. Neyse aynen böyle dedim.
"Biraz geç oluyor ama anlamanız da güzel bir şey."

"Çokta havalanma." dedi Yiğit.

"Tamam, havalanmam!" dedim ve yürümeye başladık.

Ada başladı söylenmeye;

"Ya orası lanetliyse, ya orası korkunçsa, ya bize bir şey olursa..." sıraladı da sıraladı.

"Bir şey olmaz merak etme!" dedi Selin. Bizi dinleyen mi var? Hayır tabi ki!

"Söylemesi kolay gidince ne olacak?" dedi yine Ada. Bu seferde,

"Bir şey olmaz biz varız merak etme." dedi Emre.Ada hemen ikna olarak;

"Tamam o zaman." dedi, "Ama yine de ben korkarım." dediğinde işte o zaman
ahhh dedik kızlarla. Ada vurulmuştu sanırım Emre'ye. Kolay kolay ikna olur mu bir insan canım. Ada oluyor işte. Ne yapalım o da böylebir kız işte. Baya da yürümüştük zaten orman çok da uzakta değildi. Konuyu saptırmadan,

"Benim de fobim var ne yani?" dedim. Kimse bir şey demedi. Sonra Sude,

"Ayy öyle mi ne fobisi niye hiç söylemedin?" Kaşımı kaldırarak,

"Niye söyleyeyim ki hem böyle bir yere gideceğim nereden aklıma gelirdi?"

"Öyle mi?" dedi Selin.

"Evet." dedim ve "Karanlık fobim var yani, şöylekaranlık olursa orman ben orada kalamam ki böyle ormanlar hiç iç açıcı değil. Normal de ormanlar nefes alalım diye var ama öyle ormanlar benim içimi sıkıyor daraltıyor yani."

"Kötüymüş." dedi 2 yıldır konuşmayan Yiğit.

"Maalesef." dedim.

"Merak etme geçer herhalde." dedi.

"Herhalde." dedim ve yola devam ettik. Sabırsız Ada,

"Ne kadar kaldı ya ben çok yoruldum."

  Ah Ada ah bir kere de bekle azcık sabırlı ol da sinirlenmeyelim. Bir kere de Ada sabırlı oldu diyelim dişimi kıracağım gerçekten yani o derece sabırsız. Neyse cevap Bora ve Yiğit'ten geldi. Önce Bora;

"Azıcık otur dinlen istersen daha var galiba."

Yiğit;

"Az kaldı merak etme azıcık dinlen gidelim."

Bende;

"Sen hiç sabırlı olmayı bilmez misin Ada? Azıcık memnun ol bir şeylerden." diyen kızdım ona.

"Tamam be tamam denerim belki." dedi.
Bir bank bulduk ve dinlenmeye başladık...

  
   ARKADAŞLAR BİR BÖLÜMÜN DAHA SONUNA GELDİK... İNŞALLAH BEĞENMIŞSINIZDIR. YORUMLARINIZI BEKLİYORUZ... İNŞALLAH YORUM ATARSINIZ. BİR DAHA Kİ BÖLÜM DE GÖRÜŞÜRÜZ... KENDİNİZE İYİ BAKINN...


KAYIP MEZARLIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin