KAYIP MEZARLIK

12. BÖLÜM: YORGUNLUK

Arkadaşlar okuduğunuz bölümlere yorum yaparsanız çok mutlu oluruz çünkü sizin fikirleriniz de önemli... İYI OKUMALARR...

Yolda yürümeye başlıyordum ki Yiğit'in seslendiğini duydum.

"Asel! Şişeyi sen alır mısın ya da çantana koyar mısın?"

"He, tamam olur."

 Şişeyi bana verdi ve çantama koydum. Yola çıktık konuşa konuşa gidiyorduk. Aslında konuşuyorlardı. Yani ben konuşmuyordum. Çok sıkıcı konuydu çünkü. Sıkıldığımı fark eden Sude yanıma geldi ve;

"Ne o? Kimseyle konuşmuyorsun, küstün mü bize?" 

 Kafamı çevirdim.  "Yoo ne alakası var? Sarmadı sohbet, çok sıkıcı."

"Hee tamam o zaman." dedi ve ekledi, "E benimle konuş." 

"Yaa bilmiyorum ki, çok yorgunum bir an önce gitmek istiyorum kulübeye." 

"Tamam o zaman." dedi Sude.

"Yanlış anlama, yorgunum gerçekten. Ve tabi ki uyumak istiyorum."

"Yok yok yanlış anlamadım merak etme, anladım seni."

"Tamam, sağ ol anladığın için."

"Önemli değil." Yola devam ederken aslında sohbet etmiştik ama ikimizde farkında değildik. Giderken Selin'le Yiğit 'in konuşmaları geliyordu kulağıma. Bora'da sessizce yürüyordu sadece. Konuşmaması ilginçti nasıl da konuşmazdı Bora Beyefendisi? İlginçti. Sonra tekrar kulağıma Selin'in kahkahaları geldi Yiğit'le konuşuyorlardı zaten. Bora'da benim gibi sıkılmış olmalıydı yoksa susar mıydı? Aslında en önemlisi yanımızda Ada' nın olmamasıydı. Yoksa kız susar mıydı canım sizde? HAYIR TABİ Kİ DE! Kafamızı bile şişirirdi. Düşüncelere dalmışken bir yandan benim için huzur gibi olan , huzur sesleri yani ağaçların hışırtısı,kuşlar, bir yandan da kısık sesle gelen Yiğit ve Selin'in konuşmaları uykumu getiriyordu. Sanki bana masal anlatıyorlardı. Şimdi şuraya düşüp uyuyabilirdim. Yorgun argın ilerlerken az kalmış olmasını diledim ve düşüncelere dalmış halim Bora'nın sesini önce duymadı, sonra tekrar seslendi. Tabi ufaklık diye. Aslında ikinci seslenişini duyduğum halde cevap vermedim.

          ÇÜNKÜ BENİM ADIM UFAKLIK DEĞİLDİ.

  "Asel YA!" dedim ama bende sonradan fark ettim. Aslında içimden söylemek istemiştim.

"Bir şey demedi ya!" dedi Bora. Arkamı dönünce aslında Yiğit'in bana baktığını ama ben dönünce kafasını çevirdiğini anladım. 

"Efendim Bora?" dedim bende. 

"Çok sıkıldım" dedi. 

"Ben ne yapabilirim pardon anlayamadım?" 

"Ne bileyim konuşalım?" dedi. Ya konuşmak istemiyordum... 

  Şimdi konuşsam Sude alınacak, üzülecekti biliyordum. Ama yanımıza onu da çağırırsam... Yok yine olmaz yine alınır , o istedi diye yaptığımı sanardı bence. 

Bora cevap bekler gibi kafasını salladı.

"Yok istemez sağ ol, çok yorgunum." dedim. 

 Sude' nin elini koluma değdirdiğini hissettim.

"Gel bakalım." dedi. 

"Ne yapıyorsun? Ya hayır yapma." dedim. Yiğit, Selin, Bora bize bakıyorlardı. Malum konuşmalarını bitirdikten sonra Selin seslendi;

"Düşürme kızı! Dikkat et." 

 Evet, hala anlamadınız mı? Sude, beni yorgun olduğum için sırtına aldı. Şimdi anladığına göre devam edelim. 

   Tabi ben istemediğim için bağırıyordum. Yorgundum sesim çok çıkmıyordu. Yorgundu o niye almıştı şimdi sırtına? İlk kez o zaman dedim Sude'ye,

"Kanka bırak hadi indir."

"Ne?" dedi Sude.

"Ne?" dedi Selin. "Bana bile demedin ama olmaz." dedi.

"Neyi?" dedim fark etmeden söylediğim için.

"Dedin ya kanka diye."

"Kanka mı dedim? Aman ne olacak sanki kankam değil mi? Niye bu kadar şaşırdınız anlamadım?"

"Ne bileyim hiç demezdin." dedi Sude.

"Ayh tamam boşverelim." dedi Selin.

  Yolda gidiyorduk yavaş yavaş. Kara göründüğünde hava aydınlanıyor gibiydi. Ada ve Emre geldiğimizi görmüş gibi dışarı fırladılar. Önce Ada tabi ki. Sude beni sırtından indirdi. Ada hemen,

"Asel'e ne oldu?" dedi.

"Yok bir şey." desemde inanır mı? HAYIR!

"Yok bir şeyi yorgun sadece." dedi Yiğit.

"Emin misiniz?" diyince dik dik baktım. Anladı zaten. Neyse ki kulübeye girdik. Biraz dinlendik. Su içtik ve abur cubur yerken bir yandan da konuşacak olan Yiğit'deydi kulağımız. Konuşmasını beklerken atıştırıyorduk. Ve merakla Yiğit konuştuğunda bizde merakla Yiğit'i dinlemeye başladık.

Arkadaşlar çok güzel çok hoş bir bölüm oldu. Meraklı bir konuşma olacak Yiğit sayesinde. Nasıl gidiyor? Beğeniyor musunuz? Yorumlarınızı bekliyoruz. Merakla bekleyin bakalım Yiğit neler anlatmış?