1. Bölüm: Okyanusun Suları

557 68 21
                                    

--Merhabalar, öncelikle; gözümden kaçırdığım yazım ve noktalama işaretlerim hatalı olabilir. Mâzur görün ve uyarmaktan çekinmeyin. :)

İyi okumalar diliyorum.. :')

Bu kitap; gitar telleri olmak, sesini duyurmak isteyenlere gelsin...

Bu kitap; gitar telleri olmak, sesini duyurmak isteyenlere gelsin

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


---

1. Bölüm : Okyanus'un suları
*umutlar'ın kalmamış olduğu bir dünya.*

Gerçek benliğimi aramak, bir okyanusun ortasında sürat halinde olan bir gemiden denize atılmak gibi. Düştüğümü, kimse fark etmemiş gibi. Ben yüzme bilmem ki, bilsem de okyanusun kollarından kurtulamam ki. Ben hep gökyüzünü sevdim. Ama gökyüzü ve okyanus birleşti beni alt etmek için. Gökyüzünü esir alan kara bulutlar denize gönderen hırçın, asitli yağmurlarını bir ölüm haberi almış gibi döktü. Öyle bir yağdı ki asitli yağmur değil, okyanusun balığı bile korkuttu beni. Gök, öyle bir gürledi ki bedenimi okyanusun derin sularına soktum. o an istedim ki kıyamet kopsun, gök bana gürlemesin... kalbim durmadı ama gökyüzüne o günden sonra hiç güvenemedim.
Onun beyaz bulutları, turuncu güneşi bana meydan okudu.
Bulutlar, siyaha döndü.
Güneş, kendini karanlığa hapsetti. Karanlık, beni ve ruhumu emdi.

***
Bedenim, okulda binlerce insanın arasında.
Ruhum, evde karanlığın kollarında..
Ruhumu yarattığım cehennemden kurtaramazken, bedenimi insanların arasına koymaktan vazgeçemiyorum.

Yenilmez kolejinde ilk günüm, lise Son sınıf öğrencisiyim. Sınıf toplam yirmi kişiden oluşuyor.
Sınıfa girip sınıfın en arka sıralarından birine yerleştim, Sınıfı analiz edebilmek için gayet ideal bir yer.
Saat 09.35 ve ders Kimya bense yanıma bir not defteri ve yanımdan hiç ayırmadığım romanım ile geldim.
Bu derse katılmayacağım âşinaydı.

"Merhaba hoş geldin."

sesin geldiği yöne döndüm. Henüz ismini bile bilmediğim uzun siyah saçları ve koyu ela gözleri ile ilgileri üzerine toplayan bir kadındı.

"Merhaba, hoş buldum"

"Seni tanımak isteriz."

İşte korktuğum o soruyu sordu. Kimsin sorusu oldukça zor bir sorudur aslında.

"Ben, Derin Akat."

Bu kadardım, fazlası değil.

"Tekrardan hoş geldin Derinciğim bende Elif hocan kimya derslerinize giriyorum."

Başımı hafifçe aşağı yukarı sallayıp gülümsedim. Sınıfa tekrar bir göz gezdirdiğimde geldiğimden beri ilgimi çeken o kıza gözlerimi kenetledim.
Omuzlarında biten fazlasıyla kırık sarı saçları, yeşil gözleri, hafif kemerli bir burnu, oval gözlüklü ve oldukça zayıf bir kızdı. Sınıfta ki dört duvarın çatlaklarına kadar saymış olduğu âşikardı.
Sanki bir konuya tasalanıyormuş gibi gözleri konuşuyor, ağzı bıçak açmıyordu. Zilin çalması ile sertçe oturdukları yerden kalkan dörtlü dikkatimi çekti. Kızıl uzun kıvırcık saçları ve açık kahverengi gözleri ile gözlerini, gözlerime diken kızı dikkate almayarak gözlerimi ondan kurtardım.

"Pelin kantine gidip bize dört sandivç üç kola bir de cappy al. Acele et."

Daldığı yerden gözlerini çekip o yöne döndüğünde daha önce de kızda tuhaf bir gerginlik sezmiştim. Bu isteklerini reddetmesini içimden dilerken

"tamam"

Sözcüğü döküldü dudaklarından. Gözlerimi pencereden dışarıya çevirirken Pelin de çoktan çıkmıştı. Ve tekrar o çift göz üstümdeydi, beline uzanan turuncu kıvırcık saçları, badem gözleri, hokka burunlu, köfte dudaklı o kız gözlerini hafif kısmış beni izliyordu. Ben bakışlarına karşılık verince gözlerini deviriyordu. Ve hemen yanında durup hararetli hararetli bir şeyler anlatan 165 boylarında kumral oval gözlüklü bir kız vardı. Konuşmalarına kulak kabarttım.

"Ee, ne planlıyorsun?"

Uzun kıvırcık saçlarını geriye savurarak

"görürsünüz."

Kahkaha atışları kulağımı doldururken tiksinme duygusu ile başa çıkamıyordum.

Pelin, elinde spariş ettikleri yiyecekleri büyük bir kuvvetle getirirken

"salak mısın kızım, nerede kaldın?"

Başımı önüme eğip gözlerimi sıkıca yumdum.

"kalabalıktı idal beklemek zorunda kaldım. Bu arada toplam 250 lira tuttu, yani size ısmarlamayı isterdim fakat ben burslu öğrenciyim biliyorsunuz Mâzur görün."

Bu zorbalığa kimse dur demeyecek miydi?

"Çok konuştun yine Pelin, ver şunları."

İdal, poşetleri karıştırırken kaşları çatıldı.

"Biz senden kola mı istedik? ruhsuz ezik. Soda istedim ben senden. Öyle değil mi kızlar?"

İdali onayladılar..
Bense kaşlarımı çatmış olanları izlemeye devam ediyordum. Sanki çok normal bir şeymiş gibi kimse arkasını dönüp bakmıyordu bile.
Kıza zorbalık yapıyorlardı ve bunu normalleştirmişlerdi.

İdal, elindeki poşetleri ters çevirip içinde ki sandivçleri pelin'in gözünün içine bakarak devirirken gözlerim sandivçten çıkan sosislerin bir köşeye dağılışına kaydı.

Midem bulanıyordu, daha fazla dayanamadan ayağa kalktım. Çıkışa doğru ilerlerken adeta koşuyordum.

Midem altüst olmuştu, Kapıyı son gücümle çarparak çıktım ve tuvalete doğru koşarken ders zili çoktan çalmıştı. Tuvalete girer girmez kimsenin olmamasına mutlu olarak klozete çömeldim ve öğürerek kusmaya başladım.

Bu insanların içinden vicdan söküp alınmış gibiydi. Ellerimi klozetten çekip kapıya tutunarak çömeldiğim yerden kalktım.
Sifonu çektikten sonra yüzümü yıkamak için doğruldum, midem tamamen boşalmıştı. Kapı girişinde uzun altın sarısı saçları, turkuaz gözleri ve bembeyaz teni ile beni izleyen kızı görünce ağzımdan cılız bir çığlık çıktı...

---

Istagram; kaderyksk2 :')

ZAMANIN İTAATKÂRLARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin