Bu kitap "gitar telleri olmak, sesini duyurmak isteyenlere gelsin." :')
3. Bölüm : kâbus
*Ruhumu yaşatıyor, bedenimi öldürüyorum...*Hayat penceresi, perdesini örttü üzerime.
Ruhumun bir boşlukta olduğunu hissediyorum. Boşlukta ayırt edemediğim bir renk var, hiçlik rengi..
Bulmaya çalışıyorum o boşlukta kendimi.
Bir zavallı gibi kıvranmış bekliyorum kurtarılmayı. Sonra tekrar dalıyorum hayal dünyama. Kim, beni neden kurtarmak istesin ki?
Bir boşlukta kâbuslar görüyorum, itaat ediyorum kâbuslarıma, istemediğim birine dönüşüyorum...Önce bir çift gözün üzerimde olması ile başımı o yöne çevirdim. Görüş açımdaydı ama sanki görmüyordum. Boşluğa bakarcasına bakıyordum gözlerine.
Elini tuttuğu elimden uzaklaştırınca bir boşluğa bırakılmış gibi değil de o boşluğa, bile isteğe itilmiş gibi hissediyordum. Yağan yağmur içimdeki boşluğu dolduramaya yetmiyor, içimde ki alev topunu söndürmeye yetmiyordu. İçimde ki çığlıkların sesini bastırmıyordu.
Vücuduma düşecek olan her yağmur damlası, bana gözyaşı olarak dönecekti..."Hâlâ neyi bekliyorsun?"
Kolu ile belimi sarıp yürütmeye çalışırken arabaya doğru ilerliyorduk. Bedenimi saran yağmur damlaları içimdeki alevleri söndürmeye yetmezken, garip bir şekilde her yağmur damlası alevlerimi hırçınlaştırıyor, her rüzgar suratıma bir tokat gibi çarpıyordu. Kolunu belimden uzaklaştırıp kapıyı açtı ve sürücü koltuğuna yerleşti. Bense başımı usulca gökyüzüne çevirdim. Gökyüzünün maviliğine değil, siyaha boyanmış bulutlarına baktım. Yanaklarımdan yağmur damlaları asfaltla buluşurken korktuğum o ses doldurdu kulaklarımı.
Bana meydan okuyan gökyüzünün gürültüsü alt etti bedenimi..
Gürültüyle dizlerimin titremesine şahit oldum. Âni bir refleks ile dizlerim asfalt ile bir bütün haline gelirken, ellerim ile kulaklarıma son gücümle baskı yapıyor, gözlerimi sıkıca yumuyordum.
Bedenim tamamem yerde cenin pozisyonuna geldiğinde gözümün önünden geçen senaryolara kulak asmamak elimde değildi. Gözlerimi son kez gökyüzüne çevirirken yağmur damlaları gözyaşlarımı gizliyordu. Gözlerim usulca kapanırken, kıyamet kopsun gök, bana gürlemesin istedim. O an görüş açıma giren ıslanmış dalgalı saçları ile baş ucuma çömelen adamı gördüm. Elleri ile yüzümü avcunun içine almış bir şeyler söylüyordu. Bense duyduğum o son sesten sonra sağır olmuştum her şeye...***
Gözlerimi açma gereğinde bulunmadan soluduğum tek şey ilaç kokusuydu.
Şuan bir kâbusta olabilir miydim?
Ya,her şey bir kâbustan ibaretse? Ya her şey, aklımın bana oynadığı bir tür oyunsa? Ve ben hâlâ o bodrum katında kurtarılmayı bekliyorsam?"Korkulacak bir şey yok deniz. Bu durum bi tür fobi yani tamamen psikolojik. Astrafobia olduğunu düşünüyorum. Ama siz yine de bir psikiyatrise danışın."
Deniz mi? Gözlerimi yavaşça açıyordum ki onun sesi doldurdu kulaklarımı
"bizim Ezel'e yönelendirelim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZAMANIN İTAATKÂRLARI
غموض / إثارةBazı ruhlar vardır karanlıkta yolunu arayan ve bazı ruhlar da vardır ki, karanlığı hiçbir zaman sorun olmayan. Karanlık bir kafese hapsedilmiş zifiri karanlıkta, anahtarlarımızı aramak gibiydi ruhlarımız. Sessizliği duyabiliyor, karanlığı görebiliyo...