çatıda uyudukları günün üstünden beş gün geçti. o sabah yoongi uyandığında taehyung da kendisi yüzünden oldukça rahatsız bir şekilde gözleri kapalı uyuyordu. gerçi gözlerini de dinlendiriyordu denebilirdi, beyaz tenli genç doğrulduğunda taehyung da hemen aralamıştı göz kapaklarını.
fazla bir şey konuşmayarak birbirlerine günaydın demişler, birer sabah sigarası içtikten sonra da aşağıya inmişlerdi. esmer tenli genç onu odasına bırakmış, nişanlısının yanına hiç uğramayarak doğruca merkezden çıkmıştı ve bunun üstüne geçen beş günde her şey aynıydı. yoongi ilaçlarını düzgünce alıyor, yanık izlerine kremlerini sürüyordu ve artık yavaş yavaş iyileşmeye başlıyordu izleri. ilaçlarını düzenli aldığı için biraz sersem gibi hissediyordu sadece ve iştahı her zamankinden daha fazla açılmıştı ama bunu sorun etmemeye çalışıyordu.
bu beş günde taehyung hiç uğramamıştı. yoongi kendine pek itiraf etmek istemese de neden gelmediğini, iyi olup olmadığını merak ediyordu ve acaba o gece dizlerinde uyuduğu için onun yanlış anlayıp anlamadığını düşünüyor; içten içe de tedirgin oluyordu. fakat yapabilecek bir şeyi yoktu tabii. gelir diye düşünüyordu yalnızca, şimdilik elinden fazlası gelmiyordu.
okuduğu kitabı komodinin üstüne bıraktı ve ağrıyan gözleriyle iç çekti. eskiden çok kitap okurdu, araştırmayı ve çeşitli konular hakkında makaleler okumayı severdi. ama artık okuduğunu anlayabilmek için ekstra bir çaba göstermesi gerekiyordu, olayları birleştiremiyordu bile kafasında, iki cümle öncesini unuttuğu için başa dönmek zorunda kalıyordu ve durumdan epey rahatsızdı. bundan kurtulabilmek için eskisi gibi okuması gerektiğinin farkındaydı, paslanmıştı zihni ama yeniden okuduğunu anlayabilecek konuma gelebilmek için kendini zorlayarak okuyordu işte. gözleri ağrımaya başladığı için kısa bir ara verme gereği duymuştu ve kitabını bırakmıştı.
şakaklarını ovarken odasının kapısının tıkatılmasıyla bakışları oraya dönmüştü. kapı birkaç kez tıklandıktan sonra açıldı ve aralıktan kafasını uzatan taehyung'u görünce, gülümsedi yoongi.
geleceğini biliyordu ve tahmin ettiği gibi, fazla beklemesine gerek olmamıştı.
"rahatsız etmiyorum değil mi?"
kafasını iki yana salladı beyaz tenli genç ve eliyle içeri gelmesini söyleyen bir hareket yaptığında taehyung gülümseyerek içeriye girdi. "nasılsın?"
hızlıca defterini aldı ve yazmaya başladı.
'iyiyim, merak ettim seni.'
"birkaç gündür işlerim olduğu için gelemedim hiç, özür dilerim. ama kendimi affettirmeye geldim zaten," dedi hafifçe gülümseyerek ve ona yaklaştı. "seni bir yere götürmek istiyorum. sana iyi geleceğini düşündüğüm bir yere. gelmek ister misin? hem bugün seni daha iyi gördüm."
teklifi üzerine kararsız bakışlarını yüzünde gezdirdi ve bir süre düşündü.
onun kendisine zarar vermeyeceğini içinde bir yerlerde biliyordu aslında ama yine de çekiniyordu. eskiden de, yani bütün o olaylar yaşanmadan önce de utangaç biriydi. sadece sevdiği insanlarla olduğu zaman bu çekingenliğini atardı üstünden. onların yanında konuşkan, sırnaşık, sevgi dolu ve hatta biraz da cilveli olurdu. severdi çünkü. sevdiği gibi sevildiğini bilirdi ve yargılanma korkusu yaşamazdı o zamanlarda.
o korkunç günden öncesine kadar hiç böyle biri değildi ve şimdi geldiği noktaya bakınca, bir insanın nasıl bu kadar değişebileceğine birinci elden şahitlik ediyor ve kimi zaman içindeki hiçlikten korkuyordu. bazen kendinden çok korkuyordu, öfkesinden. çektiği acının kendisini dönüştürdüğü bu yabancıdan.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
traumatisme, taegi
Fanfiction"güzellik, bir insana verilebilecek en büyük lanettir." » angst, » fic, » taegi. ϟ 080422