BÖLÜM YEDİ: ''KÜLLERLE KAPLANMIŞ ÇOCUKLUK''

770 72 106
                                    

Herkese merhabalar!

Bölüm şarkılarımız:
Atlantis-Seafret.
Ultraviolence-Lana Del Rey.

Keyifli okumalar dilerim!

İnsan, ailesini seçemiyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

İnsan, ailesini seçemiyordu.

Yeryüzüne düştüğünde bir damla gözyaşı ve o gözyaşları büyüdüğünde, bebek yaş alıp çocukluğa evrildiğinde en büyük hayal kırıklığı insanın beş yaşında başlıyordu çünkü dediğim gibi: İnsan ailesini seçemiyordu.

Beş yaşımın benden götürdüğü birçok duygu kırıntısı vardı ama en büyüğü umutlarım, düş kırıklıklarım olmuştu. Her an gülmek için hazırda bekleyen dudaklarım sert bir avuçla her gece kenarları patlatılmaya göz dikilen bir et parçası haline gelmişti ve dudak kenarlarımı parçalayan kişinin kendi annem oluşu beş yaşındaki çocuk halimin omuzlarının düşmesine, umutlarının tükenmesine ve hayata hep bir siyah perde güvensizliğiyle bakmasına sebep olmuştu.

Yıllar geçtikçe büyüyen o şiddet yaşama isteği ve amacı olmayan bir birey haline gelmeme sebep olmuştu. Sokaktan geçen herhangi bir insandan ailemden korktuğum kadar korkmuyor oluşum öylesine ağır gelirdi ki kalbime; her gece bu gerçeği hazmetmeye çalışır, yine de hazmedemezdim. Yıllardır babam sandığım adamın aslında babam olmadığını öğrendiğimde de, yıllardır ablam olduğunu düşündüğüm kişi ile hiçbir kan bağımın olmadığını öğrendiğimde de acım dinmek bilmemişti. O iki insanla büyümüştüm ve o iki insan da annemin bana uyguladığı şiddete sessiz kalmışlardı, öğrendiğim gerçekler çocukluğumu geri getiremediği gibi acımı dindirmeye de yetmiyordu.

Abimi yaşatamadığım için on dört yıl şiddet gören, iğrenç bir kumpasla üç yıl akıl hastanesine yatırılan ve kamuoyunun gözünde katil rolünü üstelenen bir kadındım ve şimdi... Şimdi: Abin yaşıyor, denmişti.

Abin yaşıyor.

Yirmi yılın boş yere katledildi, abin yaşıyor.

Ne düşünmem gerekiyordu? Sevinmeli miydim, üzülmeli miydim? Kestiremiyordum. Bir yandan kendi kanım olan bir insanın yaşadığını öğrenmek yüreğimdeki ağırlığın azalmasına sebep oluyordu ama diğer yandan da bencilliğe yorduğum bir düşünceye kapılıyor, yirmi yılımın annem tarafından katledilmesinden sonra zihnimde bu gerçek hayatın bana sunduğu komik olmayan bir şaka gibi lanse ediliyordu.

Dün geceden beri bu gerçeği sindirmeye çalışıyor, ne düşünmem gerektiğini kavramaya çabalıyordum ama elinde avucunda hiçbir duygu kalmayan bir kadın haline getiriliyordum. Sırma dün gece o gerçeği avucuma bırakıp kaçtığında hatırlıyordum: On dakika. On dakika boyunca hareket edememiştim durduğum yerde. Boran ve Kaan yanıma gelmiş, Sırma'nın bana ne dediğini veya da yaptığını anlamaya çalışmışlardı ama susmuştum. Sonrasında ise tek yaptığım Aysu'ya sarılmak, vedalaştıktan sonra hiç beklemeden eve gelmek olmuştu.

SERMEST 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin