***"Zihin, kalbe rakiptir."
***
Anılar, anılar, anılar. Dört bir yanına projeksiyon tutmuş. Her biri farklı açılardan.
Her biri farklı. Her biri güzel. Her biri kötü. Her biri yok.Genelde insanların güzel anıları olur. Ailesi ile geçirdiği günler ise hayatlarının en güzel zamanlarıdır. Bilmiyorum. Ama hayat öyle birşey ki, hiç adil oynamıyor. Sokakta, soğukta yaşayan bir çocuk ve sıcacık evinde battaniyenin altında olan çocuk kadardır adalet. Yok gibi birşey.
İnsanın kendi hayatında yaşaması için bir sebebi olur. Mutlu edeceği birşeyi olmalı. Şey demek kimi insan için basit kalır. Hayatlarının dönüm noktalarına koyarlar ya da hayatları olur. Ölüm ile yaşam arasında ki çizgiden geçer,her insan.
Kesinlikle öğle saatine gelmiştik. Ve benim hemen o ağacın yanına gitmem gerekiyordu. O kız için. Hayır kız değil onun bir adı var. Sude. Evet , onun için gitmeliyim çünkü ona söz verdim.
Aşağı merdivenlerden iniyordum. Merdiven. Merdiven. Bir şeyler hatırladın mı? Sanırım. Unutmak mümkün mü? Asla. Bitmiyordu. Bir merdiven. Hadi bit. İki merdiven. Devam mı? Evet. Üç merdiven. Kaç tane kalmıştı. Yine vardı. Başım dönmeye başladı. Öyle hissediyordum. Birinin kolumdan tutmasıyla kafamı o tarafa çevirdim. Oha.
Sude. Yanıma gelmişti. Neden? Ben onun yanına gidiyordum zaten. O niye burada? Yoksa? Neyse. Önemsiz birşey zaten.
" Merdivenler seni korkutuyor. Neden?," diye bir soru sordu. Sorusu beni korkuttu. Baksana. Bu in mi cin mi lan? Tövbe tövbe. Ne bileyim ben. Sus biraz. Ama gerçekten nereden biliyordu."Hayır. Korkutmuyor," dedim. Her ne kadar konuşuyor olsak bile herşeyimi anlatamazdım. Bu kanuna aykırı olurdu. Kimseye güvenmem söz konusu değil. Özellikle böyle bir dünyanın içinde yaşıyorsak.
(Yazar notu;Üzgünüm Sudişim. Seninle herşeyimi paylaşırım. Ama kitapta bunu demek bile beni üzdü. Özür dilerim bu yüzden. Seni seviyorum. Sen benim her şeyimsin canım.)
"Garip gözüküyorsun," dedi. Sahiden öyle miydi? Nasıl gözüküyordum ki? Kötü mü? Çirkin mi? Nasıl... Her neyse boş zaten. "Başım döndü biraz," diye mırıldandım. Duymuş muydu bilmiyorum.
İyi değildim. Artık bunu biliyorum. Ne zaman oldun? Doğru. "Sen nerden geliyordun?," diye sordum. Uzun zamandır konuşmuyoruz ama sormam da bir sakınca yoktur bence. "Söz verdiğimiz gibi, o ağacın yanına gidiyordum," dedi. Buna gülümsedim.
"Bende oraya gidiyordum," dedim gülümseyerek. Bir anda koluma girdi ve beraber aşağı inmeye başladık. Ama dur bir dakika. Ama merdivenler. Şuan korkmuyordum. Neden? Hayır Asen. Yapma bunu. Olmuş bile. Olmuştu.
Okulun kapısından bahçeye çıktık. O ağacın oraya ilerlemeye başladık ama ağacın orada birileri vardı. Tanıyor musun? Sence? Nasıl tanıyabilirim? Allah'ım ya. Unuttum alla alla. Tamam. Oraya daha dikkatli bakmaya çalıştım ama hepsinin arkası bana dönüktü.
"Sude," diye fısıldadım. Gözlerini bana çevirdi. "Onları tanıyor musun?," diye sordum.Gözlerini bir an benden çekip oraya baktı sonra gülümseyerek tekrar bana baktı. "Öğrenirsin," dedi. Kolumdan tutup beni oraya çekiştirdi. İyi de zaten oraya gidiyorduk. Ne diye acele ediyordu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖLGEMİN KIZI... ( texting)
أدب نسائي"Bu bizim hikayemiz. Kendi ellerimizle tekrar yazacağız kendimizi." "Sevgi görülen bir kalp, kendini kendine yeniden atmaya başlar..."