İlk oyundan sonra bize yarım saatlik bir dinlenme zamanı vermişlerdi. Platformun kenerına oturup ayakkabılarımı çıkardım ve sert toprağa bastım. Aldığım elektirik akımı yüzünden gergin hissediyordum.
İkinci ev kendi arasında sohbet ederken bir yandan da ufak tefek yaralarını tedavi ediyorlardı. Bizde Maria olduğu için şanslıydık. James ve Jully yerlerinde bekliyordu. Aralarında bir kopukluk var gibiydi.
Alex yanıma otururken bizimkilere baktım. Andrea ve Maria biraz ötemizde karşılaşmaları hakkında konuşuyordu. Tobias ajanların yanına gitmişti.
-Affedin majeste. Kaybettim karşılaşmayı.
Omzumla kolunu dürtüp gülümsedim fakat o kolunu çekti. Elektirik çarpmıştı.
-Sanırım bir süre kimseye dokunmamalıyım.
Alex gülümseyerek önüne döndü.
-Önemseme. Kazansan güzel olurdu ama sorun değil. Burada bulunmak zorunda değilsin. Benim saçmalıklarım yüzünden buralara kadar geldin.
-Hayır, burada olmakla ilgili bir şikayetim yok. Ama saçma olduğunu kabul ediyorum.
-Hey!
Gülüşürken arkadan Tobias'ın sesi geldi.
-Konuşalım.
Maria ve Andrea da yanımıza gelip oturdu. Tobias karşımıza geçti. Elinde ki küçük kutuyu Maria'ya attı. Ufak kutunun içinde tendriyot ,bir kaç sargı bezi ve yara bantları vardı. Maria bana baktı.
-Dudağın kanamış.
Elim dudağıma gitti. Ufak sızlama Zoe'nin attığı yumruğunu hatırlatı. Aklımdan çıkmıştı.
-Önemli bir şey değil.
Maria tendriyotun kapağını açıp parmağına biraz sürdü. Yüzüme yaklaşırken geri çekildim.
-Dokunmasan iyi edersin.
-Acır diye mi korkuyorsun.
Tobias'ın alaycı yorumuyla ona döndüm. Hala elektrik yüklüydüm.
-Neden sen denemiyorsun?
Gözlerini kısarak üzerime yürüdü. Maria'nın elinden kremi alıp kendi parmağına biraz sıktı. Eğilip dudağımın kenarına dokunduğu anda geri çekildi. Onun kaşları çatılırken gülümsedim.
-Çarpıldın sanırım.
Diğerleri sırıtırken ciddiyetle tekrar eğilip parmağında ki kremi yaranın üzerine yaydı. Çok yakındı. Kalbime hızlanmaması için komutlar yağdırırken Andrea yaklaştı.
-Belki de abartıyorsundur?
Merakla uzanıp koluma dokundu ama çarpan elektrik yüzünden geri çekildi. Tobias işini bitirip ufak bir bant yapıştırdı ve tekrar karşıma geçti. Tekrar nefes alabildiğimde Andrea'ya cevap verdim.
-Belki de sen abartıyorsundur? Tekrar denemek ister misin?
Dedikten sonra elimi uzattım. Ellerini havaya kaldırıp hayır anlamında kafasını salladı. Gülümserken Tobias konuşmaya başladı.
-Bu tur ne seçeceklerini bilmiyoruz. Fakat kaybetmemelisiniz. Eğer iş Ajan Paulter'ın oyununa kalırsa işimiz zor olacak. Gelişinizi onayladığım söylenemez ama tekrar eksilmenizi istemiyorum.
Kafalarımız ile onayladık.
-Bu arada sen ve Sante arasında neler oldu? Nereden tanışıyorsunuz?
Tobias'a cevap verecekken Maria şüpheyle araya girdi.
-Tanışıyor musunuz?
-Hayır, yani tam olarak değil. Dün gece gölün yanına inmiştim ve o karşıma çıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARTEMİS-2
FantasyKaderin nasıl işlediğini bilirsiniz. Yine aynı yerdeydim ve yine birileri bir şeyleri hatırlamıyordu. Kaderin işine bak ki bu sefer hatırlamayan ben değildim. Bana doğru yürüyen Andrea'yı görmek kalbimin teklemesine sebep oldu. Canlı kanlı karşımday...