chapter 7: presentation speech

98 16 4
                                    

Meydana geldiğimizde gözlerim Felix'i aramaya başlamıştı. Alan çoktan dolmuş olduğundan dolayı seçmekte zorlanırken bana sallandığını anladığım el ile gözlerim sonunda Felix'i yakalayabilmişti. Ona gülümserken dik dik bana bakan, Felix'in ruh eşi olduğunu düşündüğüm kişiyi fark etmiştim. Bakışlarına aldanmamaya çalışarak Chan'ın kolundan tutarak onu da beraberimde sürüklemiştim.

"Yetişebildiğinize sevindim. Changbin ile birlikte yer tuttuk sizin için."

"Teşekkür ederiz, yetişemeseydik çok üzülürdüm."

Dudağımı büzdüğümde Felix gülümsemiş ve parmağıyla dudağıma hafifçe vurmuştu. Toplu bir ortamda olduğumuz zaman dudağımı büzdüğüm anda bunu yapardı hep. Nedenini sorduğumda hep dikkat çektiğimi söylerdi lakin bunun doğru olduğunu hiç düşünmezdim. Yine de Felix'e uyarak ona zorluk çıkartmaktan kaçınırdım.

"Jisung ve Jeongin'den haberin var mı? Onlar da gelmek isterdi belki söylemiş olsaydık."

"Jisung'u bilmiyorum fakat Jeongin evden ayrılmış sanırım."

"Ne demek evden ayrılmış!?"

Gözlerindeki parıltının azalmasıyla üzüldüğünü anlamak pek de zor olmamıştı. Ellerini dizlerinde birleştirmiş ve başını eğerek mor tonlarına hakim olan saçlarının gözlerini kapatmasına izin vermişti.

"Sunumdan sonra konuşursunuz, şu an vaktiniz yok gibi görünüyor."

Herkes alkış tufanı tutmaya başlamışken gözlerimi kürsüye çevirdim. Profesör Min toplanan herkese parlak gülümsemesiyle bakıyordu. Elini kaldırıp herkesi susturduğunda herkesi selamlamış ve elinde tuttuğu dosyayı kürsüye bırakarak konuşmaya başlamıştı.

"Hepinize zamanınızı ayırdığınız ve bu sıcak günde burada olduğunuz için teşekkür ederim. Ben Profesör Min Yoohe. Burada sizlerle bulunmak ve yeni araştırmalarım hakkında konuşmak beni gururlandırıyor. Bugünün konusu tahmin ettiğiniz veya söylenildiği gibi Sürgün olanlar hakkında."

İşte merakla beklediğim sunum sonunda başlamıştı. Yıllardır gerçekten onlarca kafamda soru işaretleri bırakan bu konunun, bugün burada biraz da olsa son bulmasını umuyordum.

"Öncelikle şunu belirtmek isterim ki eğer bir sorunuz varsa lütfen beni bekleyin. Konuşmalarım sırasında lütfen sorunuzu bekletin. Sabırlı olmanızı rica ediyorum hepinizden. Sizinle konuşmak için zaman ayıracağımdan emin olabilirsiniz."

Ah, evet. Belki de Profesör Min'in en büyük sorunlarından birisiydi bu. Daha konuşmanın ortasında oradan buraya atlayan periler mevcuttu. Birisi başlattığı zaman elbette arkası da geliyordu ve bu profesörün zorlanmasına neden oluyordu. Biz perilerin saygı göstermesi gerekmez miydi? Neden buna aykırı davranmak zorundaydılar?

"Rui Yasaları'nın maddesine göre Sürgün olarak bahsettiklerimiz aslında bir ceza alıyor değil mi? Tanrının temsilcisi olan Rui, ruhları sevmeyerek kurallara uymayan bir periyi sürgün etmemizi emreder. Hepimiz bu maddeyi adımız gibi biliyoruz. Peki hiç düşündünüz mü? Bu maddenin dışına çıkılsaydı ne olurdu?"

Daha şimdiden oluşan fısıltılar tüm meydanı esir alırken iç çekmiştim. Profesör yeniden elini kaldırarak kendisine bakılmasını sağlamış ve değişmeyen gülümsemesiyle devam etmişti.

"Tam bir kaos içerisinde olurduk. Naiwuler, Shinalar ve Louweiler. Her peri birbirinden farklıdır, her ne kadar aynı türden geliyor olsa bile bu karakterlerinin aynı olduğu anlamına gelmez. Fakat ya bunu kimse öğrenmezse? Hiç bu şekilde düşünmeyi denediniz mi? Birlikte düşünelim, birisini düşünün. Bu ister aileniz olur ister arkadaşınız, isterseniz de herhangi birisi. Ya farklı bir şeyden dolayı sürgün edilmişse? İnanmayacaklarınız elbet olacaktır fakat ben bu soruları sizin için bizzat sonuçlandırmaya çalıştım."

my ghost || ChanminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin