Beethoven'dan 9. Senfoni. Kesinlikle.
Tükenmez kalemin mavi mürekkebi, kağıtların üzerinde kururken metalik bir koku çıkarıyor. Bilirsiniz o kokuyu.
Bileklerimde metalin soğukluğunu hissedebiliyorum, bunun haricinde tamamıyla felç olmuş gibiyim. Başka hiçbir şey duyumsamıyorum. Duvarları griye boyanmış bir odanın içinde, tepeden sarkan beyaz florsan ışığın tam altında, geniş omuzlu, benden biraz daha yaşlıca bir polis memurunun karşısında oturuyorum. Aramızdaki demir masanın üzerinde bej renkli, köşesi kıvrılmış kalınca bir dosya ile mavi- beyaz bir kutu duruyor. Kutuya bakmıyorum ama üzerinde yazanı çok iyi biliyorum. Yine de, karşımda oturan adamın kutuyu masanın üzerinde bana doğru sürmesine engel olamıyorum. Sonra on altıya katlanmış ufak bir kağıt parçasını uzatıyor. Kutuya dokunmadan kağıdı alıyorum ve yavaşça açıyorum.
Her tablet 1 mg arprazolam içerir.
Daha önce defalarca okuduğum bir ilaç prospektüsü bu.
Satır atlıyorum.
Uyarılar:
Alprazolam dahil bütün benzodiazepinler ruhsal/ fiziksel bağımlılık yapabilir. Uyuşturucu veya alkole bağımlılık gösterenlere tavsiye edilmez. Benzodiazepin dozunun ani düşürülmesi durumunda, yoksunluk semptomları ortaya çıkabilir. Bu belirtiler hafif disofiri ve uykusuzluktan başlayarak abdominal ve kas krampları, kusma, terleme, tremor ve konvülsüyonların dahil olduğu majör sendroma kadar değişebilir.
Satır atlıyorum.
Primer teşhisin şizofreni olduğu hastalar kullanmamalıdır.
Satır atlıyorum.
Yan etkiler.
Koordinasyon bozukluğu, hafıza sorunu, uyku hali veya uykusuzluk, bulanık görme, baş dönmesi, unutkanlık/amnezi, hafıza sorunları, halüsinasyon görme, konfüzyon.
O kadar aptaldım ki.
Gerçeği işaret eden o kocaman ok, her bir Xanax kapsülüyle daha da bulanıklaşmıştı.
Jess...
Ah, Jess.
Yaşamıyorken bile beni oyunlarınla sersemlettin.
Bir saniyelik bir alev bile, dünyamın kül olmasına yetebilirdi. Onu öldürdüm.
Cinnet anı demek fazlasıyla basitti.
Motele gelip ellerimi yıkadım.
Sora o beliriverdi yoktan. Üzerinde benim kana buladığım hırkası vardı; bu, hırkadan o kadar rahatsız olmamı açıklıyordu işte.
Etrafımda dört dönmüştü, tıpkı Jess gibi davranıyordu ama benim şizofrenik bir düşümden ibaretti. Ve Xanax düşler için harika bir destekleyiciydi.
Kimse onu görmüyordu.
Benim hayalet sevgilim.
Bilinçaltımın oyunları...
Maktulü aradığım bunca zaman o yanı başımda durup beni bir kapsül daha almam için kandırıyordu. Çünkü sonra her şey çok daha güzel olacak.
Konfüzyon, patolojik derecede zihin bulanıklığı, sersemleme, yer ve zaman oryantasyonunda bozulmalar ve hafıza kaybıdır.
Bu da, durumu, benim nikotin nefesli gece kuşumun kokusunu gerçeğe uygun yaratamayıp garipseyişim kadar acınası kılıyor.
Alprazolam, şizofreni şüphesi olanlara tavsiye edilmez.
Sorgu neredeyse iki saattir sürüyor ve iki tarafın da ne olduğunu tamamıyla anladığı şu dakikadan sonra biteceğini biliyorum. Güçlü görünümlü polis memuru bana bakıyor, bakışlarında bir suçluyu da adalete teslim etmiş olmanın gururunu taşıyan bir manidarlık arıyorum fakat çok daha farklı bir şey var.
Dosyayı açıyor ve birtakım polaroid fotoğraflar çıkarıyor. Uzun uzun inceliyor, tek kaşı havaya kalkıyor. Ne olduklarını biliyorum.
Cesetlerin fotoğrafları.
Birden fazla ceset olduğunu biliyorum.
Şu ada bilmem gereken her şeyi biliyorum.
Ve sorgu odasının kapısı açılıyor.