mutfak konusması

1.4K 167 130
                                    

Günler önce sözleştikleri gibi Yeonjun'un evinde buluştuklarında, üçü kendini içeri girer girmez yere atmış Yeonjun ise kalan bir kişinin içeri girmesini beklemiş ama gelen kimse olmayınca şaşkınlıkla kafasını kapıdan uzatıp etrafa bakmıştı.

"Beomgyu nerede?"

Taehyun'la Hueningkai yerde birbirleriyle boğuşmaya başladığından soruyu Soobin cevaplamış ve cevaplarken arkada çok ses olduğu için Hueningkai'yi tekmelemeyi de es geçmemişti. Bunun sonucunda Hueningkai bacağını Soobin'in sırtına geçirmiş ve Soobin'den yaratıcı küfürler öğrenmişti.

"Siz gidin ben geleceğim demişti."
"Siz geleli çok oldu nerede kaldı o zaman?"
"Bu çocuğun matematik öğretmenini sikeyim ya. Aşkım biz geleli beş dakika falan oldu. Bu da aşık mıdır nedir Beomgyu'ya? Sürekli adını sayıklıyor."

Taehyun Hueningkai'nin kafasını iki bacağının arasına sıkıştırırken hiçbir şey olmuyormuş ve her şey normal seyrinde ilerliyormuş gibi rahatça sohbete dalmıştı. "Ben geldim!"

İkilinin boğuşmasının ortasında zaten açık olan kapıdan içeri zıplayarak giren Beomgyu, içeri girer girmez karşılaştığı manzarayla duraksamıştı. Soobin salonun ortasına oturmuş halının desenindeki farklı renkleri teker teker sayıyor, Taehyun ve Hueningkai birbiriyle boğuşuyor ve Yeonjun...

Yeonjun sadece gülümseyerek ona bakıyordu. Dudak kenarları öyle yukarı kıvrılmıştu ki, gülümsemekten ağzı yırtılacak gibiydi. "Neden öyle gülüyorsun?"

Gülümsemesi bulaşıcı etksini gösterdiğinde Beomgyu da gülümsemiş ve kendini birden Yeonjun'un kollarında bulmuştu. "Hiç, seni özledim de o yüzden."

Beline dolanan kollar bedenini her zamankinden daha sıkı sardığından Beomgyu'nun kalbi yeniden heyecanla hızlanmıştı. Böyle olmasından nefret ediyordu. Kalbi neden onunla işbirliği yapmıyordu da onu sürekli zora sokuyordu?

Yeonjun'un sarılması gittikçe sıkılaşmıştı ve Beomgyu bir şeylerin döndüğünden şüpheleniyordu ama bulunduğu o an o kadar güzel hissettiriyordu ki, sorgulamayı sonraya saklamıştı.

"Ben de seni özledim."
"Bir an hiç gelmeyeceksin de sonsuza kadar bu hayvanlarla kalacağım diye çok korktum."

Beomgyu kıkırdadığında Yeonjun da kıkırdamıştı.

"Tüh korktuğunu bilseydim gelmezdim."
"Çok kaba."
"Bir sorun yok değil mi?"

Aklındaki soru işaretlerinden sonsuza kadar kaçamayacağını bildiği için hemen yüzleşmek ve sonrasında rahat olmak istemişti. Ancak Yeonjun'un kesilen sesi belki de bunu hiç sormamalıydım diye düşünmesine yol açmıştı.

"Yeonjun?"
"Dün gece kabus gördüm hepsi bu."

Beomgyu Yeonjun'un kollarını kendinden ayırıp geri çekildiğinde, Yeonjun'un asık suratıyla karşılaşmış ve ellerini hemen yanaklarına yerleştirmişti.

"Beni arasaydın ya."
"Kendim halletmek istedim."
"Sorun değil, geçti. Şimdi yanındayım."

Yeonjun'un kabus gördüğü anlar sık sık yaşanıyordu. Bazılarını sabah uyandığında unutsa da bazıları onda izler bırakıyordu ve zaman geçse de unutmadığı şeyler oluyordu. Yeonjun buna alışmıştı yani en azından o böyle düşünüyordu.

"Bu sefer ne gördün?"

Beomgyu Yeonjun hala kabusunu unutmadığı için önemli ve yıkıcı bir şey olduğunu düşünmüştü.
"Sen ölüyordun."

Önemli ve yıkıcı.

"Ben mi?"

Kafasını sallamıştı.

"Eh üzülecek bir şey göremedim." Şakayla karışık Yeonjun'la uğraştığında Yeonjun'un suratı daha da asılmış ve dakikalardır açık olan kapıyı kapatıp cevap vermeden Soobin'in yanına oturmuştu.

"Sonunda kapıyı kapadınız donduk burada amına koyayım."

Beomgyu da Yeonjun'un yanına oturduğunda Taehyun ve Hueningkai de nihayet boğuşmayı bırakmış ve yorgunluktan kendilerini yere atmışlardı.

"Pşt." Beomgyu dirseğiyle Yeonjun'un kolunu dürterken Yeonjun ona bakmamıştı bile.

"Küstün mü lan?"
"Konuşmasana benimle."
"Niye küstün şaka yaptım diye mi?"
"Evet."

Küsmekten kastı buydu. Yeonjun küstüm dese de konuşurdu ve bu asla tam olarak bir küsme sayılamazdı.

"Tamam ya en uzun ben yaşayacağım söz."
"Ben de onu istiyorum zaten."

Yeonjun yüzünü Beomgyu'nun yüzüne yaklaştırıp fısıldadığında, Beomgyu yaşamayı unutmuş ve sadece öylece kalakalmıştı. Yeonjun ona fazla yakındı ve söylediği şeyi bir de suratına karşı fısıldayışı her şeyi daha da zor kılmıştı.

"Böyle yaparsan yaşayamayabilirim gerçi." sessizce çıkmasını beklediği sesi gereğinden biraz fazla gür çıktığında Yeonjun anlamayıp geri çekilmiş ve Beomgyu paniklemeye başlamıştı.

"O ne demek?"
"Ağzıma kadar girmişsin kardeşim nefes alacak yer bırakmıyorsun o demek."

Yeonjun gözlerini devirip Taehyun'la beraber film seçmek için yerinden kalktığında Beomgyu da kendine gelebilmek için odadan çıkmış ve mutfağa gitmişti. Onun hemen ardından içeri giren Soobin ise hiçbir şey söylemeden mutfak sandalyesinde oturan Beomgyu'nun karşısına geçmiş ve kalçasını mutfak tezgahına yaslayıp öylece Beomgyu'ya bakmaya başlamıştı.

"Ne oldu?"
"Kendini ele vermek istemiyorsan ya sessiz konuşmayı öğren ya da iyi bahaneler üretmeye başla."

Soobin'in tereddütsüzce kurduğu cümlelerle Beomgyu'nun gözleri fal taşı gibi açıldığında Soobin sırıtmış ve kollarını göğsünde birleştirip kalçasını tezgaha biraz daha yaslamıştı.

"Eh, sanırım konuşmamız gereken bir konu var değil mi Beomgyu?"











_______

GELDIMMMMM sınavlarla bogusma haftamdayım sanslıysam bu 2 haftadan sag cıkıp yola devam ederim

SIMDI KUCAKLASALIM BEN GITMEDEN ONCE

KUCAKLASTIK !!

bölümü kontrol etmeden atiyorum daha fazla gecikmesin diye bagımsız yerler falan varsa söylerseniz düzeltirimmm

simdiden iyi okumalar öptüm hepinizi <3

mon soleil • beomjun Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin