Üçüncü bölüm gecenin 3'ünde geldi.O zaman Let's go let's gooooooo. 😸
JENNIE
Ertesi gün
Lisa'yla yaşadığım o andan sonra aceleyle evden çıkıp gitmiştim. Eminim ne olduğunu anlamamış ve şaşırmıştı.
Ben bir vampirdim.100 yılı aşkın bir süredir hem de.
O an Lisa başını kucağıma koyduğunda ona şefkat göstermek istemiş, onu bütün kötülüklerlerden korumak istemiştim.
Bu duygulara onun sahip olması gerekirken neden ben onun kölesiymişim gibi hissediyorum?
Bu siktiğimin vampir efendi-köle ilişkisinin ayarları mı bozuldu yani?
Bütün bunları düşünürken vampirlerin takıldığı kulüpte kaçıncı viskimi içtiğimi bile bilmiyordum.Korkmayın vampirler sarhoş olamaz. Belki biraz sallanırsınız ama çok kısa bir süre sonra geçer.
Bir ailesi olmalı.
Onlara vampir olduğunu söyleyemez. Ah lanet olsun! Neden bütün bunlar benim başıma gelmek zorundaydı?Belki de ülkeyi terketmeliyim. Küçük vampir kölem beni koklayarak bulamaz sonuçta.
Ama ömrünü beni arayarak geçirir. Bu çok zalimce olurdu.Yanımda bir hareketlilik hissedince hızla o tarafa döndüm. Gelenin Jisoo olduğunu anlayınca "bebek vampirime dadılık yapmak ister misin Jisoo?"
Jisoo sırıtarak "sadece dadılık mı?" Garsona işaret vererek benimkinin aynısından söyledi.
Viskisi geldikten sonra sırtını bar diskine vererek etrafı incelemeye başladı ve konuşmaya devam etti.
"Ona bir şans vermelisin Jennie. Kim bilir belki de hayatının amacını bulmuş olabilirsin."Omuz silkerek "hayatımdan gayet memnundum ben Jisoo. Sen o sarışın ve küçük vampir kölem her şeyi mahvetmeden önce."
Jisoo tekrar bana dönerek gözlerini gözlerime dikti. "Kurtul o zaman Jennie. Küçük vampir kölenden hatta benden de. Seni durduran ne?"
Gözlerini gözlerime dikmesi hiç iyi değildi. İnsanken de böyleydi. Bana kızdığı ya da bir şey sakladığımı düşündüğü zamanlarda sanki ruhumu görürcesine gözlerimin içine bakardı.
Yutkundum.
"B-ben denedim. Onu öldürmek üzereydim.""Ama yapamadın." Viskisini fondipleyip bar diskine bıraktı. Gözüm bardağa kayarken, sanki rahatlamıştım. Jisoo'nun gözlerine bakmak istemiyordum.
Cebinden çıkardığı 100 doları garsona bırakıp "düş önüme Jennie. Eğitmen gereken küçük bir vampirin var."
Bunun farkındaydım. Şu an burada sikik vampirlerin barında içmemin sebebi sorumluluğu kabullenmek istememem.
Kalkmak üzereyken Jisoo'yu kolundan yakalayarak durdurdum.
"Bekle Jisoo. Ondan kurtulmam için bir yol biliyorsan bana söylemelisin. Hayatımı bir vampir köleyle geçirmek istemiyorum."Jisoo oflayarak "bilmek istemezsin Jennie."
Gitmek için kolunu kurtarmaya çalıştığında bırakmadım. Heyecanla "yani bir yolu var. Küçük vampir kölemden onu öldürmeden kurtulabilirim, öyle mi?"Jisoo sinirlenmeye başlamıştı. Kolunu öfkeyle çekip boğazıma dayamış ve beni duvara yaslamıştı. Neler olduğunu anlamaya çalışırken neredeyse boynum kırılacaktı.
"Ne yapıyorsun k-kendine gel Jisoo."
Gözlerimin içine öfkeyle bakıp "ondan kurtulmak için bu hayatta en sevdiğin kişiyi feda etmen gerekiyor Jennie. Bunu yapabilir misin? Ya da şöyle söyleyeyim sevgili kardeşim sevdiğin kimse var mı?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MY VAMPIRE SLAVE -G!P- JENLISA
FanfictionBu hikaye G!P'dir. Yani girlpenis yani kızın çükü var. Rahatsız olacaklar hiç girmesin kapıdan dönsün. Eee o zaman Let's go Let's gooo 😸 Dudaklarının daha önce mor olduğuna emindim. Şimdiyse gittikçe kırmızılaşıyordu. Odadaki bütün sesler susmu...