0.2

1.6K 65 61
                                    

"Kulüpte çok sessizdin bugün. Bana bir şey mi demek istedin?"

Minho ağzındaki penisle beraber başını sağa sola salladı reddedercesine.

Kızıl saçlarına geçen eller hafifçe çekiştirirken Jeongin tekrar etti "Boğazını kullan biraz." Yüzünde yine aynı gülümsemesi vardı. Hiç silinmiyordu zaten. Penisin ucu boğazına çarpıp ilerlerken nefes almaya çalıştı, boğuk bir şekilde inliyor, inlemesi penise çarpınca ağzının içinde kalıyordu. "Dişlerini kullanma ama" diye mırıldandı "sinirlenebilirim."

Bazen Jeongin'in gülüşünden ve bitmek bilmeyen enerjisinden tiksinirdi Minho, tam da o zamanlardan biriydi. Toplarına elini atıp okşarken burnundan nefes almaya çalışıyordu. Aksi takdirde kusacaktı. Jeongin'in saçlarından tutup başını geri çekmesiyle nefeslenebildi. Ağzından süzülen zevk sularını Jeongin baş parmağıyla tekrar aynı yere götürürken gözleri hafiften kısılmıştı. Diliyle parmaklarını yalarken Jeongin anlına küçük bir öpücük kondurduktan sonra geri çekildi.

"Beni ıslattığına göre, ben de seni biraz ıslatmalıyım öyle değil mi?"

Salyası bulaşan parmaklarını yanağında dolandırırken Minho gözlerini ona doğrulttu. Yanaklarına sıcak kan hucüm ediyordu, Jeongin fazla baskın olduğunda.

"Arkanı dön güzelim."

Bacaklarını aralayıp masaya göğsünü yasladıktan sonra Jeongin ona arkasından yaklaşarak kalça yanaklarını tuttu. Hafiften terlemiş avuç içlerini bastırırken bir yandan da pembe deliği inceliyordu. Bir kıkırtı duydu. Jeongin'in gülümsemesi ve bu tür sesleri onu çok tahrik ediyordu, orası kesin, kendinden emin olmayarak kısık bir sesle inledi.

"Ama önce, yumuşamalısın. Birazcık yanabilir bebeğim.."

Jelin kapağının ucundan deliğinin içine akan sıvı canını yakıyordu. Masanın üzerinde birleştirdiği kollarını yukarı çıkarıp ağzını kapadı, hemen gözleri dolmaya başlamıştı. Limon aromasının keskin kokusunu alırken iki parmağın deliğine masaj yaptığını hissetti, daha çok jeli yaymak içindi. Bir anda penisi içinde hissettiğinde nefesi sesli bir şekilde kesildi ve gözlerinden akan yaşlar ağzını kapatan parmaklarından aşağı süzüldü.

Jeongin rahat bir nefes alarak içine girip çıkmaya başlarken Minho'nun ellerini ağzından çekti ve nemli saçlara parmaklarını geçirip masaya yatırdı başını. Kalkmasına izin vermezken Minho nefeslenmeye çalışıyordu. Derine doğru gittikten sonra Jeongin gülümseyerek kulağına eğildi "Ama sesini duyamıyorum? Kulaklarımda bir problem olsa gerek."

Minho inlemesini dışarı bırakırken Jeongin tatmin olmuş bir şekilde ağzını aralayan gence fısıldadı "Aferin.."

Birkaç kez girip çıktıktan sonra bir şeyler daha söyledi. Her inlemesinde daha sert bastırıyordu saçlarına. Ve Minho bunu seviyordu.

"Sanırım öğle arasından önce kimya labaratuvarına inmem gerekecek."

[...]

Gergin bir şekilde parmaklarını birbirine geçirirken derince nefesleniyordu. Öğle arası başlayalı tam yedi dakika olmuştu ve o hala boş sınıfın ortasında dolanıp duruyordu. Arada tırnaklarını yerken şimdiden gözünün önüne geliyordu o anki görüntüsü. Muhtemelen gözlerinden yaşlar akacaktı ve yaparken de çok zorlanacaktı. İğrenecekti, belki de iğrenmezdi ama kendi hayal gücüne bırakıyordu. Peki ya Changbin, o zevk alır mıydı? Sanmıyordu, sakso çekmeyi bilmeyen birinin elinden nasıl zevk alabilirdi? Changbin'in o kalın sesiyle inlemesini hayal edince daha çok korktu, ya kendini kaptırır da Changbine gerçekten sakso çekerse? Sonuçta o çok yakışıklı ve seksiydi değil mi?

Secret Club |MultishipHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin