0.4

1.3K 50 7
                                    

"Wooyoung'la San ayrılmış."

"Şu öğrenci var ya, aşırı inek olan, hah Yeosang.. Onla çıkmaya başlamış Wooyoung. Ben duyunca şok oldum siz de olun dedim."

"Aferin Minho. Ben zaten biliyordum Wooyoung'un böyle bir şey yapacağını. Neyse pek de sikimde değil."

"Hala rezil edebilirsin onu biliyorsun değil mi Felix?"

"Rezil edip de n'apayım Chan?"

"Eski eski eskiden bundan zevk alırdı! Zevk zevk??!"

"Tamam Jis sakin ol. Eskiden öyleydi ama şimdi değiştim biraz. Hem yine müdür odasında saatlerce beklemek istemiyorum."

"Ben istiyorum ama. Müdürün amcam olduğu gerçeğini unutma."

"Chan!"

"Hadi gel Lixie! Minho istersen sen de gel?"

"Olur tabi."

"Yha Chan!"

"Bay bay!"

Hyunjin onlar uzaklaşırken şaşkın bir şekilde izledi. Dertleri neydi böyle? Neden Wooyoung'u rezil edecekti ki Felix?

"Mesele ne Jeongin hyung?"

"Hyung deme sikerim belanı kardeşim. Eee mesele şu; Wooyoung Felix'i beceriyordu ama aynı zamanda da San'la sevgiliydi ama asıl sorun San'ın da Felix'i becermiş olmasıydı yani ikisi de birbirini aldatıyordu en son Felix bu Wooyoung piçine demiş ki bir daha beni çağırırsan seni tüm okula rezil ederim herkes öğrenir beni nasıl becerdiğini demiş bu Wooyoung da sinirlenmiş San'dan ayrılıp Yeosang'a geçmiiş. Hoh.. Yoruldum be."

"Kimya hocasıyla Felix? Ne?"

"Bizim gibi sürtükleri hocalar kapamayı çok sever bilmiyor muydun? Neyse öğrenmiş oldun Jin."

Hyunjin boş bir şekilde ona bakarken Changbin sordu "İyi de Wooyoung sözünü tutmuş. Felix'in bir daha çağırmamıştır herhalde?"

"Evet ama mesele sözünü tutmasıyla alakalı değil. Felix onun yüzünden zor zamanlar geçirdi ve bize hiçbir şey anlamadığı bir süreç oldu. Bu yüzden biz de intikam istiyoruz."

"Anladım." Hyunjin ve Changbin aynı anda söylemişti.

"Ben kantine iniyorum gelecek olan var mı?"

"Ben! Ben! Beeen!"

"Tamam Jis gel bakalım."

Jisung Jeongin'in koluna geçirirken kolunu durup arkasına baktı. Hyunjin'in ona olan garip bakışlarını görünce kaşlarını çattı.

"Jeong kırmızı benden! Benden korkuyor hahahhaha..!"

"Hea? Yok öyle bir şey. Değil mi Hyunjin?" dedi Jeongin arkasını dönerek. Biraz endişeli gibiydi ve Hyunjin nedenini anlayamamıştı.

"Korkmuyor, sadece senin aptalı çok iyi oynadığını düşünüyor." diye mırıldandı Changbin. Huzursuz bir nefes de vermişti ardından.

"Hey? Bu ne demek ne demek?"

"Bir şey demek değil Jis. Boş ver. Sizinle sonra konuşacağım çocuklar, öğle aranızı iyi geçirin."

Jeongin'in ses tonunun karışıklığın yüz ifadesi belki aydınlatabilirdi ama arkası dönüktü. Jisung'la yavaşça dışarı adımlarlarken Hyunjin Changbin'in omzuna vurdu.

"Sana böyle bir şey söylediğimi hatırlamıyorum."

"Sadece çok uykuluydun, hatırlamıyor olabilirsin."

Secret Club |MultishipHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin