1.0

912 42 30
                                    

Hafta sonunun bu kadar sıkıcı geçmesine imkan yoktu. Hyunjin kendi odasında tek başına takılırken oldukça zorlanıyordu. Beomgyu geleceğine söz vermişti ancak halen kütüphanedeydi. Belki de aşağı inmeliyim diye düşündü. Telefonunun arka plan uygulamalarını kaydırdıktan sonra dışarı fırladı. Hızlı adımlarla aşağı indi. Bu enerji yüklemesi biraz kan dolaşımını hızlandırmıştı. Kütüphanenin kapısına vardığında kola basıp gıcırtıyla açmıştı. Bir anda çalışan öğrencilerin başı ona dönerken utanç dolu bir gülümsemeyle başını eğerek selam verdi, bazıları karşılık verirken bazıları da derse dönmüşlerdi. 

Siyah saçları önüne düşmüş Beomgyu'nun bakışlarını görünce gülümsedi ve masasına doğru ilerledi. Sandalyeyi seslice çekip oturduğunda Beomgyu gülmüştü.

"Şapşal."

"Ne? Şapşal falan değilim. Ne zaman aşağı iniyoruz." 

"Yazılı haftası yaklaşıyor aptal. Sen de benimle beraber ders çalışsana."

"Neyse ki dersi derste dinleyerek tüm sınavların %90'ını yapabiliyorum."

"Şanslı pezevenk."

"Evet, evet öyleyim. Benimle aşağı inmeyecek misin?"

"Aslında bir-"

"Hey, selam."

"Ah hoş geldin Seungmin..!"

Hyunjin şaşkınca açılan gözleri ve hafiften aralanan ağzıyla bir Seungmin'e bir de ona hoş geldin diyen Beomgyu'ya baktı.

"S-s-siz tanışıyor musunuz?"

"Ya, sayılır. Dün gece yanlışlıkla benim odama girdi. Meğersem odalarımız yan yanaymış. Ama, sen yoktun tabii. Sahi nereye gitmiştin Jinnie-ya?"

Hyunjin vücudundan soğuk ter damlalarının akıp gittiğini hissetti. Kalbine buz gibi bir gerginlik çökerken endişeyle Seungmin'e baktı. Seungmin ise yüzünde her zamanki sırıtmasıyla ona bakıyordu. 

"Ben.."

Çünkü tam olarak Changbin'le film izlemiş ve Seungmin'in ona sakso çekmesine izin vermişti. 

"Ben.."

"Boş versene Gyu-shi. Biz Hyunjin'le zaten tanışıyoruz. Değil mi Jinnie?"

Sondaki o hitap ediş şekli kısa süreliğine Hyunjin'in yüzünde bir tiksinti ifadesi oluşturmuştu.

"Aa..! Öyle mi? Nerden tanışıyorsunuz?"

"Ona sıkılmasın diye yao-"

"Yah! Bu ne ses böyle! Burası sohbet etme yeri değil! Çıkın dışarı!"

Beomgyu utançla özür dilerken Hyunjin "Biz Seungmin'le kalkalım." diye mırıldandı. Üstlerden özür diledikten sonra Seungmin'i kolundan çekip kütüphaneden çıkardı ve lavabolara gidip tuvaletlerden birine girdiler. Hyunjin kapıyı sertçe kapatırken Seungmin gülümsüyordu.

"Onu neden bu işin içine katıyorsun?!"

"Anlamadım? Sadece tanıştık. Tatlı bir çocuk." siye cevap verdi kahve saçlı. Sırıtması yüzünden eksik olmazken Hyunjin derin bir iç çekip başını sağa salladı.

"Bir şey söylemedin değil mi?"

"Hm? Ne söylememi istersin ki? Mesela sana sakso çektiğ-"

Hyunjin dışardan gelen ayak sesleriyle ağzına ellerini kapamıştı. Ancak Seungmin başını hafifçe sağa çekerek ortadaki iki parmağı yavaşça ağzına aldı. Kapıya bakıp seslere odaklanan Hyunjin bir anda başını ona çevirip elini çekti. Koyu gözlerin kendi gözlerine sunduğu derin bakışlardan etkilenmeden edemezken parmaklarını kendi üzerine sürttü ve ani sıcaklık dürtüsüyle içinde oluşan arzuyu baskılamakta zorlandı. Gözleri kısılıp kaşları çatılırken Seungmin devam etti;

Secret Club |MultishipHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin