exhibition

282 42 16
                                    

galiba bu sonumuz oldu. diye düşünüyordu baji. belki de haklıydı. serginin yarın olacağı düşüncesi onu hayata bağlayan bir şeyin kalmayacağını hatırlatıyordu. ne bir arkadaşı ne ailesi ne de tutulacak bir sözü vardı.

o günden beri chifuyu'yu görmemişti. onu gördüğü yerde gidip sarılmak istiyordu. çünkü bilirsiniz ya bir şeyi kaybettiğin zaman değerini anlarsın. tam da bunu yaşıyordu baji. başının ağrısıyla dişlerini sıktı. uyuması gerekirdi.

yatağını kullanmamaya devam ediyordu. yastığı ve üstüne bir battaniye alıp koltuğa yerleşti. uyumak için gözlerini kapattı. serginin bitmesiyle üzerindeki her şeyin uçup gideceğini düşünüyordu. sanki hafifleyecek gibiydi. yine düşünceleriyle uyuyakalmıştı.

sabahın ilk ışıklarıyla alarmı çalmıştı. kalkıp yüzünü yıkadı sonra dişlerini fırçaladı. saçlarını tarayıp üstüne bir takım elbise giydi. serginin başlamasına az kalmıştı. gitmek istemedi oturdu bacakları kendi kendine sallanıyordu.

sonra düşündü gitmenin iyi olacağını düşündü. telefonu ve cüzdanı gibi eşyalarını aldı ve durağa gitti. durakta otobüsü beklerken gelen mesajla telefona baktı.

mikey
hey baji
eğer sergiye gideceksen
seni alayım mı?

baji
çok mutlu olurum
evimin oradaki duraktayım

baji telefonu kapattı. mikey çocukluk arkadaşıydı. kazutora olan ilişkisi onu rahatsız ettiğinden araları açılmıştı ama yine de birbirlerine çok değer verirdiler. baji onun sergiye gitmesine biraz şaşırmıştı. sonuçta kazutora'yı çok sevmezdi ama onlar da çocukluk arkadaşı sayılırdı. ofladı telefonunu incelerken draken'in arabasını görmüştü. araba durakta durup baji'yi almıştı.

"selam" dedi baji arka koltuktan. ön koltuktaki mikey ve şoför koltuğundaki draken de selam vermişti. kendi aralarında havadan sudan konuştuklarından yolculuk kısa sürmüştü.

sergi mekanına geldiklerinde baji onlara teşekkür edip sonra görüşmek üzere söz verdi. sergi başlamıştı bile. baji içeri geçip zaten gördüğü çizimleri hızlı hızlı geçip kendi çizimini aradı.

kendi çizimini bulduğunda önünde dikilen sarışın ilgisini çekmişti. yanına ilerledi konuşmadan tam yanında dikildi. gülümsedi. bu öylesine bir gülümseme değildi. mutluydu. özlemişti. sarılmak istedi kollarını yavaşça kaldırdı. ama korktu sarılamadı. çocuk onu farketmemişcesine dikiliyordu.

daha sonra dolan gözleriyle ona döndü. "işte bu gülüşten bahsediyorum" dedi.

bitiyor artik kokonui ve rinzu'yu yazacagim

draw for me, bajifuyuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin