Ayna karşısında son kontrollerini yaptıktan sonra hızlıca arabaya binip, eşinin attığı adrese doğru yöneldi. Bugün Iwaizumi'nin hem sergisi vardı, hem doğum günüydü. Oikawa elinden geldiğince güzel geçmesi için uğraşacaktı.
Son projelerinden sonra ikisi de "En İyi Erkek Oyuncu" ve "En İyi Başrol Oyuncu" ödülünü kazanmışlardı. Biraz sektörden uzaklaşıp ikisi de kendilerini geliştirmeye vermişlerdi, Oikawa yazarlık eğitimi almaya başlamıştı ve Iwaizumi'de resime daha çok odaklanmıştı.
Oikawa arabada sergiye doğru giderken eşiyle birlikte atlattıkları zorlukları düşünmeden edemedi. Projeler kaybetmişlerdi, magazinin dilinden düşmemişlerdi ve en önemlisi birbirlerine kavuşmaları bile uzun sürmüştü. Bu çetrefilli yolların sonu onları huzura kavuşmaktan alıkoyamamıştı en nihayetinde.
Oikawa çalan telefonunu yan koltuktan alıp aceleyle cevapladı. "Bay Tooru?" diye gelen sese hemen karşılık verdi. "Bugün eşinizin sergisi için çekime gelecektik, onunla röportaj yapma şansımız da olabilir mi?" dedi karşıdaki ses. Oikawa bir an gelemeyeceklerini sanmıştı, aldığı güzel haberle rahat bir nefes alıp onaylayıp telefonu kapattı. Gelecek olan haber şirketi ülkenin en önde gelen şirketlerinden biriydi, her sanat tutkunu bu şirketi takip ediyordu, haliyle onlarla işbirliği yapmak Iwaizumi'nin hayaliydi, Oikawa ise bu hayali gerçekleştirebilmesi için bir basamak olmuştu eşine.
Bir yandan Akaashi gelen fotoğrafçıları selamlıyor, davetlilere oturacakları yerleri gösteriyordu. Onu yardımcı olmaya çalışan ve stresini azaltmaya çalışan Bokuto, Daichi ve Sugawara oradan oraya koşturup duruyorlardı, devamlı sergideki tablolar düzgün mü, yemekler hazır mı, içecekler soğuk mu diye kontrol ediyorlardı. Akaashi kendi sergisiymiş gibi heyecanlıydı.
"Olmuş mu kravat?" dedi Iwaizumi gergince, Sugawara derince nefes aldı sabır dileyerek. "Senin assolist bile bu kadar gerilmiyor, rahatla." dedi. Oikawa'yı düşündürmek onu rahatlatır diye düşünüyordu, Iwaizumi'den gelen belli belirsiz gülme ise haklı olduğunu kanıtlamıştı. "O hiçbir zaman kötü görünmüyor ki." demesi üzerine Sugawara gözlerini devirip odadan yavaşça çıktı.
Arkasından hemen adımlayan Iwaizumi, kapıda ona bakan eşini görünce utanmasına engel olamadı. Her gece bu aşık bakışlarla yatağa giriyor, her gününü bu bakışlarla başlatıyor olmasına rağmen hala sevgisi ilk günkü gibiydi, oysa evlenmelerinin üstünden bile 2 sene geçmişti. Oikawa hızlı adımlarla sevdiceğinin yanına gelip bir buse kondurdu. "O kadar çekicisin ki kendimi zor tutuyorum." dedi dişlerinin arasından. Iwaizumi yarım yamalak gülümseyip bir öpücük kondurdu yanağına ve geri çekildi. "Açılış zamanı." dedi ve sevdiceğini geride bırakıp onu bekleyen kalabalığın önüne doğru ilerledi.
Onu meraklı gözlerle bekleyen kalabalığa göz gezdirdiğinde gözlerinin dolmasına engel olamadı esmer çocuk. Her camiadan ünlü isimler buradaydı, hepsi onu desteklemek için gelmişti. Hepsinin tek amacı onu hayallerine taşımaktı, gelen haber şirketleri arasında "Love Of Art"ı görünce nefesini tuttu, Oikawa'nın işi olduğunu anlayıp içinden sevgilisine bir teşekkür edip sahneye atıldı.
Sahneye çıktığı gibi gelen alkışı samimi bir gülümsemeyle karşılayıp hemen söze atıldı. "Hepiniz hoş geldiniz." dediği gibi tekrardan kopan alkışla, gülümsemesinin büyümesine engel olamadı. Herkes buradaydı, herkes gururlu gözlerle onu izliyordu.
"Burada olan herkese çok minnetarım. Bunun benim için nasıl bir yolculuk olduğunu kelimelere dökmek istesem dökemem, ama buradayım. Çizdiği şeyleri paylaşmaktan utanan çocuktum, şimdi ise çizdiklerimi gururla kendi sergimde sergiliyorum. Bunun anlamı çok büyük." dedi ve kalabalıktan alkış koptu.
"Bugün buradayım çünkü hiçbir zaman ilhamımı kaybetmedim. Her zaman bir şeylerden sanat yapmaya uğraştım, yeri geldi üzüntümü çizdim yeri geldi aşkımı ama tutkularımdan hiçbir zaman vazgeçmedim, siz de asla vazgeçmeyin." dedi ve eşine baktı. "Bugün burada satılacak tüm resimlerin geliri bağışlanacaktır." dediğinde tekrardan yüksek alkış sesleri geldi.
"Her bir kuruşu sanat okullarına, yetimhanelere, hasta çocuklara ve LGBTQ+ derneklere eşit miktarda bölünüp bağışlanacak. Bu dünyada herkes eşit değer görene kadar da asla durmayacağız." dedi ve dolan gözlerini tek eliyle sildi. "Ben ayrıca meslektaşım, ailem, biricik dostum ve eşim olan Oikawa'ya teşekkür etmek istiyorum, bugün bu sergi varsa onun sayesinde var." dedi ve kalabalık içinden eşini işaret edip alkışlattı. "Hepinize iyi eğlenceler diliyorum." deyip sahneden indi.
İnsanlar büyük bir hayranlıkla çizilen tablolara bakıyor, açık arttırmalara katılıyor ve Iwaizumi ile konuşuyordu. Bu gece beklediğinden de iyi gidiyordu esmer çocuğun. Yanına yaklaşan Love Of Art muhabiri hızlı atan kalbini neredeyse tekteye uğratıyordu. "Bay Hajime, her şey o kadar güzel ki..." dedi duraksayıp, "Ellerinize ve ilhamınıza sağlık." diye tamamladı. Iwaizumi mahçup bir gülümsemeyle onları karşılayıp arkadaşlarının ve eşinin olduğu masaya doğru ilerledi.
"Picasso geliyor, saygı duruşu." dedi Akaashi şampanyasını yudumlarken, masada kopan kahkahalara eşlik ederek Iwaizumi oturdu ve nefes verdi. "Hayatımda hiç bu kadar yorulduğumu hatırlamıyorum." dedi kravatını bollaştırırken.
"Yıldız olmak kolay değil." dedi Oikawa her zaman olan bilmiş tavrıyla. "Bugün yıldız olmana izi veriyorum, doğum günü çocuğu falansın ya." Masada yine küçük kıkırtılar kopmuştu. Akaashi şampanya bardağını eline alıp kaşıkla herkesin dikkatini çektikten sonra hemen söze atıldı, sarhoşluğunun etkisi yüzünden şu an bin kat daha cesaretliydi.
"Bu çocuk tüm kariyerini kendi elleriyle inşa etti ve etmeye devam ediyor." dedi Iwaizumi'yi göstererekü, masadaki herkes Akaashi'yi oturtmaya çalışırken durmadan konuşmasına devam etti. "O yüzden onu destekleyin." dedi ve yerine küçük bir çocuk gibi oturdu. Herkesin şaşkın bakışlarının odağı olmuştu, Bokuto bu durumdan onu kurtarmak için hızlıca alkış tuttu ve kitleyi yönlendirdi.
Herkesle tek tek vedalaştıktan sonra arabaya yavaşça eşinin arkasından adımladı Iwaizumi. Satılmamış tek resmi bile kalmamıştı, sergisi beklediğinden çok daha iyi geçmişti ve şimdiden neredeyse tüm sitelerde hakkında haber yapılmıştı. Arabanın yan koltuğuna geçtiğinde eşine yarım bir bakış attı, onu ne kadar sevdiğini kendi bile anlayamazken ona anlatmaya çalışıyordu.
"Doğum günün kutlu olsun diğer yarım." dedi Oikawa bakışlarına karşılık verirken. İkisi de hayatlarının en iyi dönemlerini yaşıyorlardı, birliktelerdi, kimse onları aşağı çekemiyordu. Uğruna savaştıkları her şey gerçek olmuştu. Aşıklardı, kariyerlerinde başarılıydılar, huzurluydular. Başka da bir şey istemiyorlardı.
1 seneden sonra merhaba.. iwaoi taginde #1'den düşmediğimiz için öncelikle teşekkür ederim, bu kısa bölümü teşekkür hediyesi olarak kabul edin. aklımda hep iwa'nın sergi açtığı bir bölüm vardı, özel bölüme kısmetmiş.
wattpad'te yazmaya ara vermiştim, şimdi geri döndüm. profilimde "ölümün öpücüğü" diye bir kitap var, belki bakmak istersiniz diye söyleyeyim. üniversite sınavımdan sonra kafamdaki her kurguyu yazmak istiyorum.
mental olarak çok kötü bir dönemdeyim, starlights bana iyi geldiği ve bu evreni özlediğim içinde yazmak istedim aslında bu bölümü. umarım sevmişsinizdir, sizleri çok seviyorum. başka özel bölümlerde ya da kitaplarda görüşmek üzere.
-jey
ŞİMDİ OKUDUĞUN
starlights [iwaoi] -tamamlandı-
FanfictionTAMAMLANDI. Oikawa ve Iwaizumi alanlarında başarılı iki oyuncuydu fakat aralarında bitmeyen bir rekabet vardı. Birbirlerini sevmiyor, birbirlerinden rol çalıyorlardı. Ta ki, menajerleri onları kandırıp başrolü paylaştırana kadar. iwaoi x au