"Müsait misiniz?" dedi Kenma kapıyı korkarak tıklatırken.
"Tabii, içeri girin." dedi kapının arkasından kalın tok bir ses. Kenma son kez kendini toparlayıp içeri girdi.
"Biraz vaktiniz var mı?" dedi Kenma karşısındaki adamı süzerken, daha önce de birçok kez karşı karşıya gelmişlerdi ama uzun zamandır herhangi bir iyilik istememişti.
"Tabii ki var, bir sorun mu var?" dedi genç adam kendini dikleştirerek. Karşısındaki adamdan bir ses gelmeyince tekrar konuştu. "Bay Kozume?" dedi.
"Kusura bakmayın, evrak işlerini düşünüyordum. Öğle yemeğine çıkmaya ne dersiniz?" dedi kibarca.
"Önden çıkın, hemen şu imzaları atıp geliyorum." dedi. Kenma'da bunu duyduğu gibi kafasını sallayıp odadan çıktı.
Kuroo ile eskiden çok yakın arkadaşlardı, eski arkadaşlıklarının hatrına onu kırmayacağına inanarak bugün buraya gelmişti zaten.
"Gidelim hadi." dedi Kuroo.
"Ne konuşmak istemiştin?" dedi Kuroo masaya otururken.
"Bunu söylemeye çekiniyorum." dedi Kenma ve menüyü karıştırmaya başladı.
"Benden mi çekiniyorsun?" dedi kızarmışçasına Kuroo.
"Evet." dedi ve güldü. Özlemişti bu çocukla karşı karşıya konuşmayı.
"Saçmalama, çıkar ağzından baklayı." dedi Kuroo ve Kenma'nın önünden menüyü çekip kendisi bakmaya başladı.
"Bir davada sana ihtiyacım var." dedi çekingen bir şekilde. Kuroo ise şaşkınca ona bakmaya başladı.
"Bunun için mi çekindin?" dedi.
"Konuşmuyorduk ya, bilirsin." dedi Kenma.
"Şahsi meselelerimizi işe karıştırmayacak kadar akıllıyız Kozume." dedi Kuroo.
"Teşekkür ederim ve özür dilerim." dedi çekingence yine.
"Dilemene gerek yok." dedi. "Ee, ne yapmamız gerekiyor?" dedi gülerek.
"Magazincilerle uğraşmaya var mısın?" dedi Kenma, özgüveni de yerine gelmişti hemen.
"Senle mi? Bayılırım." dedi. "Evraklar vesaire yanında mı?" dedi Kuroo.
"Evet." dedi ve göstermesi gereken şeyleri çıkardı.
İki genç hem eski günleri hatırlıyordu hem de tekrar birlikte çalışmanın zevkine varıyorlardı, uzun zamandan sonra birlikte yan yana olmak onlar için her şeydi. Üniversitede aralarında geçen bir tartışma sonucu dostlukları zarar görmüştü ama hiç düşman olmamışlardı. Yine de tekrar bir araya gelmek onlar için kolay değildi.
"Oikawa? Oikawa uyan!" dedi Sugawara son kez çocuğu çekiştirerek.
Oikawa büyük bir sarsıntıyla uyandı ve istemsizce ağzından bir isim kaçırdı. "Iwaizumi?" dedi saf saf etrafına bakarken.
Iwaizumi onun bu söyleminin üstüne arkadan kıkırdasa da, daha kendilerinin bile yeni kabullendiği ilişkilerini tehlikeye atmamak adına sustu.
"Ne?" dedi Sugawara şaşkınca.
"Hiç. Çekim mi başlıyor?" dedi kendini toparlamaya çalışarak Oikawa.
"Iwaizumi düşünmek yerine azıcık seti düşünseydin şu an ne yaptığımızı bilirdin." dedi Sugawara kızarak.
Iwaizumi ise kendine hakim olamayarak bi kahkaha attı, Oikawa ise hiç mutlu değil gibi duruyordu bu durumdan.
"Ayrıca, en azından barda kavga çıkaracaksan, menajerine haber ver." dedi Sugawara triplice ve arkasını döndü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
starlights [iwaoi] -tamamlandı-
FanficTAMAMLANDI. Oikawa ve Iwaizumi alanlarında başarılı iki oyuncuydu fakat aralarında bitmeyen bir rekabet vardı. Birbirlerini sevmiyor, birbirlerinden rol çalıyorlardı. Ta ki, menajerleri onları kandırıp başrolü paylaştırana kadar. iwaoi x au