UYARI:SMUT
Eren'in yüzündeki neşe belirtileri erkenden söndü. Ona son kez bir şans daha vereceğini ümit etmiş olmalıydı ki yüzünde şimdi hayal kırıklığı, kendine duyduğu öfke ve pişmanlık karışımı bir ifade vardı.
"Neden? Şu an bana vuruyor, beni dışarı atıyor olmalıydın ya da herhangi bir şey! Bana bakamıyor olmalıydın." dedi acı acı.
Sorusuna cevap vermedin. Cevabı kendin de bilmiyordun. Belki de her şeyin değiştiğine emin olmak, sana dokunanın Eren değil de bir yabancı olduğunu son kez doğrulamak istiyordun.
Eren içinse bu, sana acıdan başka herhangi bir şey -güzel bir şey- hissettirmek, fikrini değiştirip, kalmanı sağlamak için son bir şanstı. Seni ne kadar sevdiğini, özlediğini, yaptığı her şeye rağmen sonsuza kadar onunla olmanı istediğini gösterebilecek bir hareket. Belki de onun kalbindekileri sana dokunarak anlamanı sağlayabilirdi. Onca zaman boyunca, diye düşündü çaresizce. Şu dünyadaki tüm zamana sahipken tüm bunları nasıl sana söyleyememiş ya da göstermekte bu kadar başarısız olabilmişti?
Sana tereddüt ve belirsizlik dolu gözlerle bakarken, bu son isteğinin ikinizin de canını daha fazla yakacağına emindin. Her şeyi daha zorlaştıracağına. Ne onun seni unutmasını istiyordun ne de onu unutmak. Ama bu gerçekten o muydu? Bundan bile emin değildin.
Gözyaşları yanağından sessizce süzülürken, Eren tereddütle elini yanağına doğru götürdü. Sana üzüntüyle bakan gözleriyle karşılaşmamak için kendininkileri yumdun. Eren yanağını hafifçe okşarken, yüzünü onun avcuna doğru nazikçe sürtmeye başladın. Parmak uçlarının gitar yüzünden su toplayıp, normalden sert olması seni hiçbir zaman rahatsız etmemişti. O parmak uçlarını gözyaşlarını silmek için yüzünde gezdirirken, sanki her an "Ne yapıyorsun?" diye bağırıp, ondan uzaklaşmanı beklermiş gibi bir hali vardı. Çekinceyle, yüzünü en sonunda seninkine yaklaştırmaya karar verdiğinde, nefesini dudaklarının üzerinde hissedebiliyordun. Gözlerini kapalı tutmaya devam ettin. Dolgun ve yumuşak dudakları seninkilere sürtündüğünde neredeyse nefes almayı unutuyordun.
Tüy kadar hafif bir şekilde dudaklarını seninkilere bastırdı. Yüzünü şimdi biraz daha kavramasına rağmen dudakları, seninkilerin üzerinde çekinceli ve yavaş bir şekilde hareket ediyordu. Çok kısa bir an, dudakları seninkilerin üzerinde, hareket etmeden bekledi. Elini yavaşça onun göğsüne doğru götürdün. Eren dudaklarını yavaşça aralarken, öpücüğün o ıslak sesi kulaklarına çalındı. Dudaklarını seninkilerden ayırmadan bu kez biraz daha güçlü bir şekilde seninkilere bastırdı.
Bir adım geriye çekildiğinde nefesi yine dudaklarının üzerindeydi. Kalbinin deli gibi attığını kulaklarında hissedebiliyordun. Kendi dudaklarını aralayarak, ona doğru istemsizce hareket ettin. Bir an daha yavaş ötekinde daha hızlı dudaklarınız birbirine kenetlenmişken, odada çıkan ıslak sesler dışında mutlak bir sessizlik hakimdi. Diğer elini de yanağına götürerek seni kendine doğru çekti. Öpücüğü ilerletmeye cesareti yoktu, çünkü neye izni olup olmadığına emin değildi ve seni korkutup kaçırmak istemiyordu. Sen izin verdiğin sürece orada, yanında kalmaya devam etmekti tek isteği.
Sesli bir nefes verdikten sonra, dişlerini alt dudağına sertçe geçirdin. Onun da canını seninkini yaktığı gibi yakmak istiyordun. Eren acıyla inlerken, amacın öpücüğün daha aç ve vahşileşmesi değildi ama o hale geldi. Çünkü sen de kendini daha aç ve vahşi hissediyordun, Eren de.
Diğer elini beline götürerek, onu kendine doğru çektin. Bedenlerinizin ne kadar uyumlu olduğu seni her defasında şaşırtıyordu. Diliyle sertçe dudaklarını aralamasını, dillerinizin beraber hareketini, kendininkiyle onun ağzını kaçamak bir şekilde keşfetmeyi seviyordun. Öpücük daha da talepkar bir hale gelirken ona veda etmenin bu kadar zor olacağını tahmin etmemiştin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Softcore (+18) // Rockstar Eren Yeager x Reader
FanfictionGözlerini ondan ayırmadan Eren'i dikkatle izliyordun. Grubun diğer üyeleri o an umrunda bile değildi. Seni bile şaşırtan bir ümitsizlikle kalabalıkta seni fark etmesini diledin içinden. Bana bak,buraya bak. Eren kafasını eğip, spot ışıklarının al...