-Bölüm 8

1.2K 102 18
                                    

İnstagram: meld_anurkaya


Şınav çekmekten mecalim kalmamıştı artık. Derin derin soluklar alırken komutanın tepemde dikilmesi bana hiç yardımcı olmuyordu.

Dün gece ne yapacağımı bilemezken öylece komutanın bana olan bakışları altında kalmıştım. O gelen kız ablasıymış. Tanrım, çok güzel bir kızdı. Ama ablasıymış işte neyini uzatıyorum ki.

Bir de bunun için tavır yapmış gibi gözükmüştüm. Kim bilir benim hakkımda ne düşünüyordu.

Son iki şınavı da çektikten sonra diğer kızlarla beraber ayağa kalkmıştım. Yavaş yavaş alışıyorduk buna ama zor olduğu gerçeğini değiştirmiyordu.

Acaba sevdiği birisi var mıydı? İlla ki şimdiye kadar çok aşk mektubu almıştı. Çünkü itiraf etmek gerekirse komutan kıyafetlerinin içinde taş-

Ne diyorum ben ya?! İyice kafayı yedim. 

Tavanı dikenli tellerle örtülmüş parkurdan geçmeye çalışıyorduk. Oldukça uzundu ve yorulunca insanın kafasını kaldırıp derin nefes alma ihtiyacı doğuyordu. Peki yapabiliyor muyduk? Ne münasebet, tabii ki hayır.

Dizlerim yere sürtünmeden dolayı çiziliyordu, bunu hissediyordum. Ve canım acıyordu.

5 tur uzun parkuru geçtikten sonra bugünlük dersin tamamlandığı bildirildi ve serbest bırakıldık.

Gidip koğuştaki çeşmeden elimi yüzümü yıkadım. Cidden bu soğuk havada çok kötü terliyorduk.

Bir kaç kız daha gelip benim gibi elini yüzünü yıkadıktan sonra bahçeye çıktım ve takıldığım kızların yanına gidip oturdum. Sigara içiyorlardı. Sigaradan nefret ederdim. Tae- Ri bana dönüp konuştu.

"Eee, Chaeyoung. Şu geçen barda gördüğümüz çocuk ne oldu? Herhangi bir gelişme var mı? Çocuk seni tekrar görmek istediğini söylemişti halbuki." Tanrım nasıl bir gelişme olmasını bekliyorlardı.

Kafamı iki yana salladığımda Hye-Sun araya girmişti. "Ona bir mektup mu yazsan?"

İmalı imalı baktığında hepsi ona ortak olmuştu. Tam kalkıp kaçacaktım ki Tae Ri kolumdan tutmuştu. 

"Hadi ama Chaeyoung, çocuk seni gerçekten sevmiş gözüküyordu. Ona bir şans vermelisin. Ve sonra shippppp!!" Son kelimesini bağırarak söylediğinde hepimizin yüzü buruşmuştu. Derin bir nefes aldım.

Neden uzatıyorlardı ki? Üstelik şu sigaranın dumanı midemi bulandırıyordu. Rahatsızca bir kaç adım yana kaydığımda hala bana bakıyorlardı. 

"Söndürün bakayım, o sigaraları." 

Komutan Jungkook'un sesi ile hepimiz ayaklanıp, ellerimizi kaş hizamıza getirdik.  Tae- Ri ve bir kaç kişi ellerindeki sigaraları yere fırlattı.  Komutan Jungkook bana bir bakış attığında bakışları arkamdaki bedene döndü.

"Neden bağırıyordun asker?"

Hepsi birbirine bakınca Tae-Ri patavatsızca gülümseyerek konuştu. "Chaeyoung evleniyor!!"

Gözlerim kocaman açıldığında arkamdaki bedene döndüm hışımla, diğer kızların da benden farkı yoktu.

"Ne?!" Komutan Jungkook'un ağzından şaşkınlık nidası dökülürken ona döndüm. Neden bu kadar şaşırdı ki? Evlenemez miydim?

Boğazını temizlediğinde duruşunu dikleştirdi. "Bir daha burada sigara içtiğinizi görmeyeyim."

Emredersiniz kelimesi herkesin ağzından dökülünce bana son bir bakış atıp yanımızdan gitmişti. Neden kalbime istemsizce bir ağırlık çökmüştü ki?

Komutan |Rosékook|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin