-Bölüm 16-

1K 83 16
                                    

Sarhoş bakışlarımla komutanın yanından ayrıldıktan sonra soluğu yatağımda almıştım. Bir kolumu kafamın altına geçirmiş öylece tavanı izliyordum. İçim kıpır kıpırdı. Sanki her an saatlerce onu görmek istiyordum, saatlerce onu izlemek istiyordum.

Ben ne zaman düştüm bu duyguların içine. Kalp çarpıntımın yanında göğsüme öyle bir ağrı saplanıyordu ki, ne düşüneceğimi şaşıracak kadar kaptırmıştım kendimi ona.

İyi mi etmiştim? İyi etmiştim.

Kötü mü etmiştim? Beni neyin karşılayacağını dahi bilmiyordum.

Acaba bu ilişkiye evrenin izni var mıydı? Eğer yoksa bizi neyle karşı karşıya getirecekti...

Düşünceler kafamda dönerken ne ara kendimi uykuya bıraktığımı dahi hatırlamıyordum. Oysa tüm gece düşünmekten uyuyamazdım zannediyordum.

Sabaha karşı kuş cıvıltıları ve bir sabah ayazının beni sarması ile uyandım. Hava öyle soğuktu ki üzerimdeki örtünün altından kalkmak dahi istemiyordum.

Takırdayan dişlerimle yatakta doğrulduğumda bir kaç kişinin üzerindeki örtüyü katladıktan sonra hazırlanmaya koyulduklarını gördüm. Bugün çarşı iznimiz vardı. Komutanı göremeyecek miydim?

Kafamı iki yana sallayıp oyalanmadan kalktım. Yan tarafımda uykusunda horlayacak duruma gelen Tae-Ri ile gülmemi engelleyememiştim. Öyle ki bazıları sesli gülmüştü. Onlara bir bakış atıp Tae-Ri'yi dürttüm. Bir kaç dürtülmenin ardından gözlerini açıp bana baktığında neye uğradığını şaşırmış kedi gibi etrafına bakıyordu. Sanki bir anda korkuyla üzerime atlayıp beni tırmalayacak bir ifadesi vardı. Bu ifadeyi gören yeni uyananlar kendilerine engel olma girişiminde bulunmadan kahkaha patlattıklarında, o hala olayı çözmeye çalışıyordu. 

Saçını biraz okşayıp omuzuna hafifçe vurdum ve kalkması gerektiğini anlaması için son bir bakış atıp oradan uzaklaşarak banyoya gittim. 

Yan yana sıralanmış lavaboların bir tanesinin önüne gelip musluğu açtım ve suyun akmasını sağladım. Ellerimi suya değdirdiğimde titremiştim. Çok soğuktu. Ellerime biraz su doldurup yüzüme vurduğumda kendimi biraz daha iyi hissetmiştim. Aynı şeyi bir kaç kere daha tekrarladıktan sonra omzumdaki havluyla yüzümü ve ellerimi kuruladım.

Aynadan kendimi süzdüğümde antrenmanlardan dolayı zayıf olan kollarımın şekle girip biraz kasa sahip olduğunu fark ettim. Üzerimdeki kazağı biraz sıyırıp karnıma baktığımda oradaki kasların da belirginleşmiş olduğunu gördüm. 

İster istemez gülümsediğimde havluyu lavabonun yanındaki çiviye asıp oradan çıktım ve hızlıca yatağımın yanına gidip kenarda duran askeri üniformamı alıp giyindim. Kemerimi bağladıktan sonra yere eğilip postallarımı giyindim. 

Herkesin hazır olduğuna kanaat geldikten sonra koğuştan uzaklaşıp eğitim alanına gittik. Sayım yapılıyorken orada olmayan Komutan Jungkook ile dudaklarım büzülmüştü. 

Gitmeden önce onu görmek istiyordum. 

Sayımın ardından Han komutan yanımızdan uzaklaştı. Ama nedenini bilmediğim bir şekilde gözü sürekli üzerimdeydi. Bu durumdan oldukça rahatsız olmuştum.

Araçlara binen kızları takip ederek araca bindim. Kızlar kendi aralarında konuşurken Seo Myeon biraz bize doğru eğilmiş kısık sesle konuşmaya başlamıştı.

"Erkek askerlerden biri ile geçen gün temizlik yapıldığında karşılaştım. Çocuk çok tatlıydı. Bir baktım hafiften sohbete tutulmuşuz." Hevesli hevesli konuşurken gülümsemeden edemedim. 

Komutan |Rosékook|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin