9

1.6K 133 36
                                    

Hi ladies!

Size güzel olduğunu düşündüğüm bir bölümle geldim. Beğenmenizi umuyor ve bolca yorum yapmanızı rica ediyorum.

Atlas good reading diler, lady'lerine.

Ep song- Love story

#9#

Uyanmış, pencereden yavaş yavaş aydınlanmaya başlayan havayı izliyordum. Çok yorulmuş hissediyordum.

En sonuncu defa annemle kavga ettiğimi hatırlıyordum. Bana, bebeği aldırıp kaldığımız yerden devam etmemiz gerektiğini söyledi. Üniversteden sonra da beni bir kızla evlendiriceklerini.

Bebeği aldırmam gerekiyormuş, hem de hemen. Onları geri istiyorsam bunu yapmalıymışım.

Ben onları istiyorum ama bebeği aldıramazdım. Zaten zar zor kabullenmiştim varlığını. Nasıl olurda vazgeçerdim. Mucize değil miydi o? Ben bu mucizeye nasıl kıyardım ki?

Ben hayır dedikce o üstüme geldi, en sonun da ben patladım.

Dışarıyı izlerken, biraz olsun kötü düşüncelerimden, beni yoran düşüncelerimden uzaklaşmak istiyordum. Fakat olmuyordu.

Ben dalmış dışarıyı izliyorken, kapının yavaş bir şekil de açılıp, kısa bir süre sonra da kapanma sesini duydum. Kimin geldiğini merak etmiyordum açıkcası. Bakmak ve ya sormak da istemiyordum. Nefesimi tüketmek ve kendimi yormaktan başka bir işe yaramazdı. Zaten yorgun olan bedenimi bir de buna yormak istemedim.

Gelen kişi yavaş adımlarla gelip tam önümde durup, dışarıyı izlememe engel oldu. Bakışlarımı yorgun bir şekil de yüzüne çıkardım. Gördüğüm şey benden farksız değildi. Gözlerine aynı benim gözlerimde ki gibi yorgunluk hakimdi.

Ağzını aralayıp, kesik bir soluk çekti içine. Ardından "Nasılsın?" dedi.

Yutkundum.

Nasıldım?

"İyi." diye bilmiştim güç bela bulduğum sesimle.

Gerçekten iyi miydim?

Kısık sesli, kısa cevabımdan sonra gözlerini gözlerimden ayırıp yüzümün her bir noktasında gezdirdi. Tekrar gözlerime bakıp "Gerçekten mi?" dedi. Yorgunluğu sesinede yansımıştı.

Sorusuna cevap vermek istiyordum ama verecek cevap bulamıyordum. Bir soru kolay görünüpte, nasıl bu kadar zor ola bilirdi?

Benim için cevap vermek zordu. Verecek cevabı tam olarak kendide bilmiyordum. Onaylayıp ya da onaylamıyacaktım, ama ben onaylasam mı, onaylamasam mı bilemedim.

Gerçi umrunda olucak mı? Onu da tam kestiremiyordum ki.

Umrunda mıydım? O yüzden mi soruyordu? Ama beni reddetmemiş miydi? Niye umrunda olayım?

Acımasızca, ne hissedeceğimi, nasıl kötü olucağımı düşünmeden "Benim, senin gibi bir oğlum yok!" dememiş miydi bana?

Kafamda ki sorular yüzünden ne cevap vericeğimi ben de bilmiyordum. Kararsızlık buna mı deniyor? Eğer buna deniyorsa, ben şu an yaşamım boyunca belki de en kararsız kaldığım an'ı yaşıyordum. Uzun süreli sessizliğimin ardından, o da, beni anlamış gibi konuşmadı.

Sessizlik sürerken elini yavaş yavaş kaldırıp saçlarıma götürdü. Saçlarıma tüy hafifliğinde dokunuyordu. Mayışmaya başladığımı hissediyordum.

Gözlerimi ağır ağır kapatıp, kendimi düşüncelerin içine attım yine.

Belki de sadece sinirli olduğu için o şekil de konuşmuşdu giderken. Yoksa beni, kendi öz evladını nasıl reddederdi ki?

BABYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin