Güzel Lady'lerim, Nasılsınız?
Umuyorum ki, iyisinizdir.Baby'nin Sezon Final'i gibi düşünebilirsiniz bu bölümü. Çünkü uzun bir zaman aktif olamayacağım.
Şimdi bölüme geçin, lütfen. Atlas iyi okumalar diler, lady'lerine.
#18#
Min Jimin
Kafamı cama yaslamış akıp giden yolu seyrediyordum. Aradan geçen zamanı, haftalar öncesini düşünüyordum aynı zamanda. Durduk yere nasıl ve niye aklıma geliyor bunlar, bilmiyorum, ama var bir tahminim. Büyük ihtimal, yan koltukta oturan, arabayı kullanan bedenle hiç bir şekilde iletişim halinde bulunmak istemediğimdendi sık sık kafamın içindeki düşünceler denizine daldığım. Halbuki, o beni bekliyordu sanki. Ağzımı açsam gerisini o getirecek gibi bakıyordu bana.
Bu ne zaman başladı, tabii ki de Taehyung'un evinde kayıp düştüğüm için hastaneye yatırılmamdan sonra, haftalar öncesinde yani. Bir değişiklik vardı; hem onda, hem de ben de. Ve olaylarla alakası olmayan Jungkook'da. Ki, o zaten değişikti, büyük ihtimal Taehyung kafasını karıştırıyordu. Bu yüzden annesini ve babasını özlemesi, derslerin başlaması sanki ona gitmek için bahane olmuştu. Ben hastaneden çıktıktan bir kaç gün sonra, yani haftalar önce gitti ve ben yine yalnız kaldım. Yoongi vardı ama ben aslen kendimi o hissettirmemeye çalışsa da yalnız hissediyordum.
Sessizdim.
Çok sessizdim. Bana, karakterime zıtt bir sessizlik vardı üzerimde. Düşünmeye bile yoruluyordum, ve buna tezat en çok kendimi düşünürken buluyordum.
Bebeğin büyüdüğünü hissediyordum, ama tepki vermesi gereken aylardayken, ondan hiçbir tepki alamıyorduk. Doktor karnımın içinde beni tekmeleyebileceğini söylemişti, ama henüz yoktu bir hareketlilik. Büyümesi normal şekilde ilerliyordu, iyiydi doktorun söylediğine göre.
İyi olsundu zaten, bu sefer doktor beni öyle bir uyarmıştı ki, en ufak sancıda korkuyordum, sancımın büyüdüğünü hissettiğimde Doktor Kim'i arıyordum. Yerimden kalkarken çok yavaştım, önüme bakıyordum. Benim dışımda yan tarafımda oturan adam da çok dikkatliydi. Yememe, içmeme, uykuma, hareketlerime dikkat ediyordu. Gözü sürekli üstümdeydi. Bir de çok garipti. Endişeliydi. Ve ben bunu görsem de ona sormuyordum. Sorasım vardı, ama bir yandan da yoktu. Belki de neticesini düşünerek sormaktan vazgeçiyordum. Değişikte olsa, benimle iletişim kurmaya kendini zorladığını da görsem, o aynıydı gözümde. Ya sorduğumda bana, beni ilgilendirmediğini söylerse haklı olarak. O yüzden hiç onunla diyaloga giresim gelmiyor, vazgeçiyorum hemen.
Korku vardı gözlerinde, bu barizdi. Her kim baksa gözlerine onun korkusunu görür mü, bilmem. Ama ben bakınca çok net görüyordum. Neye, kime, niçin olduğunu bilmiyorum, yine sormadığımdan. Ama gözlerinde korku vardı.
Uykusuzluk akıyordu gözlerinden. Halbuki, uzun zamandır - ben hastaneden çıktıktan sonra babasıyla konuşup işlerine ona bırakmıştı, işe de gitmiyordu. Babası dinlenmek için bıraktığı işlere oğlu istedi diye tekrar dönmüştü. Yorgundu Min Yoongi, hem de uykuyla dinlemeyecek bir yorgunluktu bu. Şayet öyle olsa, uyurdu, gözlerinde mor halkalar oluşacak, bazenleri gözlerinin akı kırmızı renge dönecek kadar uykusuz kalmazdı.
İşe gitmiyordu, sürekli beni göreceği yerlerdeydi. Nereye baksam evde onu kolayca bulabilecek, sesimi duyurabilecek kadar yakınımdaydı. Ama hep evde değildi. Sık sık gündelik kıyafetlerle saat farketmeksizin beni çoğunlukla Taehyung'a, bazen de annesine emanet ederek dışarı çıkıyor, bir iki saat sonra geri dönüyordu. Ve döndüğünde hali perişan olmuş görüyordum onu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BABY
FanfictionUnknown number Merhaba, rahatsız ettiğim için üzgünüm, ama bayım, ben sizin çocuğunuza hamileyim... parkjimin #5 (06.08.22) yoonmin #8 (18.08.22) yoongi #9 (21.08.22) minyoongi #5 (19.06.23)