18. BÖLÜM

5K 224 32
                                    

Selim, kapıyı açmadan önce başını arkaya çevirip bana baktı. Yüzünde alaycı bir ifade vardı. "Hayatıma hoş geldin Defne Özer."

Ve ardından iki eliyle demir kapıyı ittirerek açtı. Büyük bir dikkatle, olduğum yerde onu izledim. İçeriye doğru yürümeye başladığında, son kez temiz havayı içime çektim. Ardından beni nelerin beklediğini bilmediğim yolculuğuma, devamının da geleceği ilk adımımı attım.

Kapıdan içeri girdiğimizde etraftaki tüm gözler bize döndü. Selim'in sabit ve özgüven dolu yürüyüşünün arkasında etrafa ürkek bakışlar atarak yürümem, insanların suratlarında alaycı bir gülümsemenin belirmesine neden oldu.

Etrafa attığım kaçamak bakışlardan gördüğüm kadarıyla Rampa'yı tehlikeli kılan içindeki insanlardı. Çoğunluğunu erkeklerin oluşturduğu bir kalabalık hakimdi içeride. Attıkları bakışlardan fazlasıyla rahatsız olmuştum. Kızlarınsa erkeklerden bir farkı yoktu. Tek farkları onların, benden ziyade Selim'e bakmalarıydı. Onun dışında etrafa tehlike saçmakta oldukça ustalardı.

Kaçamak bakışlarım, bir odanın aralık olan kapısında takılı kaldı. İçeri doğru süzülmeye devam eden bakışlarım bir çift yeşil gözle karşılaştı. Kısık gözler direkt olarak bana bakıyordu. Kararlı bakışlar zafer gülümsemesine karışmış, kendinden emin bir ifade ile bütünleşmişti.

Selim'in peşi sıra attığım bir diğer adımdan sonra yeşil gözler görüş alanımdan çıktı. Bedenimi terk etmeyen tedirginlik kendini daha çok belli ederken kalbim ritmini arttırmıştı. Bakışlarımı yere eğerek tedirginliğimi saklamaya çalıştım. Çarptığım gövde beni geriye doğru sıçratınca çabalarım boşa gitti.

Kafamı yerden kaldırınca Selim'in sert bakışları ile karşılaştım. Tedirginlikle büyüyen gözlerimi normale çevirmeye çalıştım. Selim ise bakışlarını benden çekip önünde durduğu masada etrafına bakınarak "Toplanın!" diye emir verdi.

Sesi öylesine sert ve ciddi çıkmıştı ki ben bile deri ceketimin önünü ilikleyip hazır olda durma isteğimi zor bastırdım. Fakat masanın başına toplanan insanlar aynı şeyi yapamamış, hepsi saygıyla Selim'e bakıyordu. Erkeklerden oluşan bir grup, masanın etrafına toplanınca Selim başıyla beni işaret ederek konuşmaya başladı. "Defne. Bu işte bize yardım edecek olan kız."

Etraftakilerin "Yardım mı?" diye fısıldaştıklarını duydum. Selim bunu duymamış ya da umursamamış olacak ki konuşmasına devam etti. "Bir an önce sağlam bir plan hazırlamalıyız. Defne artık işine başlamalı." dedikten sonra bana yan bir bakış attı.

Bu bakış beni korkutmalı mıydı emin olamıyordum. Ama beni bir an olsun terk etmeyen tedirginliğime bakacak olursak biraz korku muhtemeldi.

"Plan zaten hazır."

Hemen arkamdan gelen gür ses masadaki bakışları o yöne çevirdi. Herkes duruşunu dikleştirirken bakışlarım hemen yanımda duran Selim'e kaydı. Kısdığı gözlerinin öfkeyle parladığını görebiliyordum. Çenesinin seğirmesiyle de buna tam olarak emin oldum.

Başımı arkaya çevirip insanların duruşunu dikleştiren, Selim'i öfkelendiren gür sesin sahibine baktım. Gözlerim aynı yeşil gözlerle buluşunca dudaklarım hafifçe aralandı. Kendinden emin ifade ve kararlı bakışlar hala duruyordu. Zafer gülümsemesinin yerini ise kapanan dudaklarının oluşturduğu düz çizgi almıştı.

Bir süre bana baktıktan sonra bakışlarını Selim'e çevirdi. Dudağının kenarı belli belirsiz yana doğru kıvrıldıktan sonra yanımıza doğru yürümeye başladı. Selim ve benim aramda kurduğu göz temasını bozmadan masanın etrafında dolaşıp tam karşımda durdu.

KOMŞUNUN OĞLUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin