58. BÖLÜM

271 23 3
                                    

Kendini topla Defne!

Aklım, yanağıma sert bir tokat atmıştı. Kendime gelmem için gerekliydi bu. Olduğum yerde korkuyla, Aray'ın beni yakalamasını bekleme aptallığından sıyrıldım. Bilgisayarın kapatma tuşuna basıp ayağa kalktığım sırada girdi içeri.

"Derya?" dedi bir kez daha. "Ne yapıyorsun sen burada?"

Masanın altına bakıp "Burada da yok." diye söylenerek gittim yanına. "Baban kedi mi besliyor?"

"Hayır." derken neler olduğunu anlamaya çalışır gibi bakıyordu.

"Çok garip. Lavabodan çıktığımda bir kedi sesi duydum. Buradan geliyor zannettim ama dışarıdan geldi herhalde."

"Bilmem, olabilir."

"Sen ne yaptın? Problem neymiş?" diyerek değiştirdim konuyu. Aray'ın anlamsız bakışlarına daha fazla maruz kalmak istemiyordum.

"Bir araç patlatmışlar arka tarafta. Onu araştırıyorlar."

"Öyle mi? Bir iz bulabildiniz mi?"

İki yana salladı başını. "Araçta iz yok ama kameralar devre dışı bırakılmış. Patlama anı ve sonrası görünmüyor."

Şaşkınlıkla kaşlarımı yukarı kaldırdım. "Kim yapmış olabilir ki böyle bir şeyi?"

"Bilmiyorum. Ama babam buraya geliyor. Seni buradan çıkarmam gerek."

"Tamam, gidelim." Demir Kara kaçış yolum olmuştu.

"Taksi çağırttım sana. Korumaları da uyardım, babamın senin geldiğinden haberi olmayacak. Nasıl geldin buraya hala aklım almıyor."

Omuzlarımı silktim. "Sen beni korursun babandan."

Gülümsedi. Saçımdan bir tutam alıp sevdi. "Öyle aşığım ki sana." derken sesi yine derinlerden gelmişti.

İçimdeki buruk hisse rağmen gülümsedim. "Bende öyle."

Tekrar eğildi dudaklarıma. Geri çekilmemek için kendimi zor tuttum o an. Bu kez kısacık bir öpücük kondurup geri çekildi. "Haydi, çıkarayım seni buradan."

Uzattığı elini tutup peşi sıra giderken gözlerim bilgisayara kaydı. Son depo, o küçük kutunun içindeydi. Kıl payı kaçmıştı elimden. 10 saniye... Aray sadece 10 saniye daha geç gelseydi, Baturay son şifreyi 10 saniye önce bulsaydı, ben o aptal şaşkınlıklarımla 10 saniyelik vakit harcamasaydım bu gece son olacaktı. Sadece 10 saniyeye ihtiyacım vardı. 

Sadece 10 saniye...

Bahçeye çıkıp taksinin yanına kadar yürüdük. Aray hiç bırakmadı elimi. Taksinin yanına geldiğimizde kapıyı benim için açıp tekrar baktı gözlerime. "Görüşürüz." derken gözleri parlıyordu.

"Görüşürüz." deyip bindim taksiye. Yaşadığım fiyaskodan sonra alev püsküren gözlerimi uzun uzun ona dikmenin faydası yoktu. Olabilecek en hızlı şekilde buradan uzaklaşmak en iyisiydi.

Taksici geldiğimiz yoldan geri dönerken bakışlarım dışarıdaydı. Evden uzaklaşırken sinirlerim geriliyor, midem yanıyordu. Başarısızlığın tüm öfkesini kusuyordu bedenim.

"Ne tarafa gidiyoruz hanımefendi?"

Taksicinin dikiz aynasından görünen gözlerine baktım. Sahi, bu sorunun cevabını biliyor muydum?

"Siz devam edin, birazdan söyleyeceğim." diyerek telefonuma sarıldım. Bu kadar öfke yoğunluğu arasında ailem gelmişti aklıma.

"Efendim?" diye fısıldayarak açtı Başak telefonu.

KOMŞUNUN OĞLUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin