35. BÖLÜM

2.7K 135 21
                                    

Şiddetli bir gök gürültüsüyle yerimden sıçrayarak açtım gözlerimi. Yatağıma yasladığım boynum tutulmuş, müthiş bir sızlama bahşetmişti bana. Bileğimdeki ince sızı da yoklamadaki yerini almıştı. Elimi boynuma koyup ovarken yanan gözlerimi de pencereden dışarı çevirdim. Hava, kasvetin karanlığına karşı gelerek aydınlığını sunuyordu. 

Titreyen bedenimi yerden kaldırmaya zorladım. Dağılan saçlarımı geriye atıp hafifçe bileğimin üzerine basmaya çalıştım. Düne göre biraz daha acısı hafiflemişti. Ancak yinede üzerine basmamı zorlaştırıyordu. Yatağıma otururken saate baktım. Okul için hazırlanmam gerekiyordu. Gözlerimi ovuşturup açılmalarını sağladım. Daha sonra banyoya gidip yüzümü yıkadım. Aynadaki yansımama baktım bir süre. Yine gözlerim balon gibiydi. 

Odama geçip hafif bir makyajla gözlerimin şişliğini kapattım. Üzerimi giyinip saçlarımı toplarken odamın kapısı açıldı. Bakışlarımı kapıya çevirdiğimde annem çatık kaşlarıyla bana bakıyordu.

 "Nereye gidiyorsun?"

Şaşkınca gözlerimi kırpıştırdım. "Okula."

"Bu ayağınla mı?"

Bu kez sargılı bileğime çevirdim bakışlarımı. İnce sızısı hala devam ediyordu. "Okula gitmeme engel değil."

"Defne." diye söylendi annem. "Yürüyemiyorsun bile, nasıl gideceksin okula?"

Derin bir nefes bıraktım. Annemi okula gitmek konusunda ikna etmem gerekiyordu aksi halde tüm gün dışarı çıkmama izin vermeyecekti. Buda Rampa'ya gidememek gibi bir gerçeği doğuruyordu ki asıl canımı yakacak olan şey de tam olarak buydu.

"Annecim, beni okula babam bırakır okulda da kızlar yardım ederler. Söz, ders aralarında da sınıftan dışarı çıkmam."

"Kızım hava çok soğuk, ayağına ayakkabı da giyemezsin."

"Spor ayakkabılarım olur anne."

Ofladı. "Defne beni gerçekten çok yoruyorsun."

"Anne sıkılırım tüm gün evde, lütfen gideyim." derken sesim, yalvarır gibi çıkıyordu.

Bakışlarını devirdi. "Babanı uyandırayım." diyerek çıktı odamdan. Küçük bir sevinç dalgasıyla birlikte saçlarımla işimi bitirdim. Mutfağa geçip kahvaltı için babamı bekledim. İkisi birden içeri girdiklerinde sevecen bir tavırla bakıp kahvaltımı yaptım. 

Ayakkabıları ayağıma geçirirken annem bana yardım ediyordu. Sargılı bileğimi nazikçe tutup ayakkabımı giydirirken onlara belli edemediğim müthiş bir acı hissettim. Ayakkabı bileğime baskı uyguluyordu ve canımı bir hayli yakıyordu. Buna rağmen anneme iyi olduğumu söyleyerek indim merdivenlerden. Babamın koluna girip arabaya ilerlerken inlememek için dişlerimi sıkıyordum. Nihayet arabaya binip okula giderken babamın gitmesem daha iyi olacağını düşündüğü sözcüklerine iyi olduğum yalanıyla karşılık vererek okula geldik.

Arabadan inerken yine babam yardım etmişti. Okul bahçesine girdiğimizde Büşra'yı gördüm. Babamın kolunda topallayarak okula girdiğimi gördüğünde koşarak yanıma geldi. "Defne, ne oldu?" diye sordu telaşla.

"Banyoda düştüm."

"Eh be kızım, ne hastalığın bitiyor ne sakatlığın." diyerek koluma girdiğinde babamın bana kayan gözlerine korkuyla baktım. Kızlara söylediğim hastalık yalanının babamın yanında açılması hiç hoş olmamıştı. 

"Defne sen hasta mıydın?" diye merakla sordu babam. Boğazıma oturan koca yumru, kalbimi sıkıştırmaya başlarken yutkunmayı başardım. 

Hafif bir tebessümle endişemi bertaraf etmeyi diledim. "Hayır baba." dedim başımı iki yana sallayarak. "Yeni bir şey değil."

KOMŞUNUN OĞLUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin