0 . 8

245 42 2
                                    


조심히 시선을 따라가
네 눈이 머물렀던 곳과

𓆤 —

ilerleyen okul derslerinin sonunda son dersleri olan spor sonunda gelmişti. üst sınıflardan olan jongseong'un sınıfı ile üçlünün sınıfı birleşiyor, spor derslerini öyle işliyorlardı. kapalı spor salonundaki büyük bir topluluk kendi aralarında bölünüp çeşitli oyun ya da sporlar yapıyor, bazıları ise sohbet ediyordu. sohbet eden gruplardan biri ise jungwon, jongseong, riki ve seonwoo'dan oluşan dörtlü gruptu.

seonwoo ve riki aralarında konuşup şakalaşırken diğer taraftaki tartışma büyüyordu. bugün jungwon ve jongseong ikilisi pek fazla konuşmamıştı, hatta şu an aralarında kavga da ediyorlardı. ne bir tartışmaydı ne de bir kavga, aralarındaki aura yanlarındaki ikiliyi de germişti. riki birkaç güne barışacaklarını bildiğinden rahat olsa da seonwoo için aynısı söylenemezdi. jungwon, jongseong'a karşı sesini yükseltmesiyle gerilen ipler kopmaya hazır bir hale gelmişti. tartışmalarda jungwon'un pek bağırıp çağırdığı görülmezdi. aralarındaki her şeyi sakince konuşup çözen, hemen barışan çiftlerdi. ancak şu anki durum hiç kimsenin alışık olmadığı türdendi, jongseong bile sevgilisinin bu haline şaşırmıştı.

sesini bir anlığına yükselten genç kendine, sinirlerine hakim olamadı ve eline geçen ilk su şişesinin kapağını açıp karşısındaki gence doğru suyu fırlattı. su, jongseong'a ulaşmadan yere döküldüğünde artık başlarına almışlardı bir belayı. neredeyse boş olan şişeyi sularla kaplı yere attı jungwon, riki ve seonwoo ağızları açık bir şekilde olup biteni izliyordu.

bir süre sonra yanlarına gelen görevli öğretmen yerdeki suyu görmesiyle hiçbir şey demeden etrafındaki dörtlüye baktı. jungwon'ın parmağının riki'yi göstermesiyle jongseong da aynı gence doğrultmuştu parmağını. riki üzerinde hissettiği baskıyla konuşamamışken jongseong tüm bunların üzerine birkaç kelime de söylemişti. "seonwoo ile beraber yaptılar." seonwoo, riki'nin aksine tam itiraz edecekken öğretmen konuşmuştu. seonwoo'nun tüm söyleyecekleri bir bir boğazına dizilmişti.

"tamam, anladım. kim seonwoo ve nishimura riki, dersten sonra bu rezaleti temizliyorsunuz. hazır elinize paspasları almışken tüm spor salonunu da temizleyin." öğretmen itirazları dinlemeden dörtlünün yanından hızla ayrıldıktan sonra jongseong, ona kızgın sevgilisinin omzuna kolunu atıp zor da olsa, jungwon gitmemekte ısrar da etse oradan ayrılmıştı. çünkü birazdan onlar yüzünden ceza alan ikiliden büyük bir azar, hele de seonwoo'dan yiyeceklerini biliyordu. ayrıca baş başa kalmaları kendisini affettirmesi için harika bir fırsat olacaktı.

dersin bitmesine, çıkış zilinin çalmasına sayılı vakitler kalmışken seonwoo ve riki kendi aralarında hiç konuşmadan öylece beklemişlerdi.

𓆤 —

çalan çıkış ziliyle jongseong ve jungwon da dahil diğer tüm öğrenciler çıkış yapmışlardı ama seonwoo ve riki hâlâ spor salonunda, yerleri paspaslıyorlardı. kendi hataları olmamalarına rağmen üzerine yığılan su faciasını temizlemiş şimdi de görevli öğretmenin zoruyla spor salonunun geri kalanını temizliyorlardı. boş ya da dolu, tüm su şişelerini çöpe atıyorlar, koca bir okulun sığdığı spor salonunun yerlerini paspaslıyorlardı.

riki, sessiz ortamı bozmasıyla ortamın gerici havası da gidivermişti. "hatırlıyor musun, küçükken annenin antika vazosunu kırmıştık, bize o kadar kızmıştı ki kollarımızı bir saat havada tutmamız için ceza vermişti." seonwoo, zihninde canlanan anı ile gülümsedi. "tabii sen indirip durmuştun." riki de gülümseyen genci ardından gülümseyince ortaya çok güzel bir manzara çıkmıştı adeta. "evet, sen annen orada olmasa da havada tutuyordun."

gülüşmeler boş spor salonunu doldurdu, beraber biriktirdikleri birçok anıyı daha konuşup onlara verilen cezayı tamamladılar ve gün batımına doğru evlerine yürüdüler.

𓆤 —

cassette. | sunkiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin