주황빛 해 지던 기억
숨죽여 하던 포옹까지— 𓆤 —
flashback
güneşin bulutların arasından kendini az çok belli ettiği bir gündü, çocuk sesleri sokaklarda dolaşıyordu. arabaların kornaları ve motor sesleri de gürültüye dahil oluyordu. kısa bir süredir arkadaş olan ikili bugünlerini evde geçirmeyi tercih etmişti. ne kadar kısa süredir arkadaş olsalar da birbirleriyle bir o kadar da fazla vakit geçiriyorlardı. riki, seonwoo'nun evine sık sık gitmeye başlamış, annesiyle de kaynaşmıştı. annesine düşkün olan küçük çocuk da riki'den kıskanmıştı çok sevdiği annesini. buna rağmen evin içerisinde beraber oldukları zaman koşuşturuyor, çizgi film izliyor, yemek yiyor ve çizimler yapıyorlardı.
bir süredir riki, seonwoolardaydı. o süre zarfında da yemek yemiş, resimler çizmiş ve televizyon kanallarında en sevdikleri çizgi filmleri aramışlardı. ancak bu sıcak havada dışarıya çıkmamış olmaları canlarını sıkmıştı, en azından seonwoo'nun. çünkü diğer çocuk şu an halinden memnun bir şekilde televizyon ekranına odaklıydı. diğer küçük, koltuklarda zıplıyor, en sevdiği çocuk şarkılarından birisini mırıldanıyordu. kısacası bir şekilde içindeki enerjiyi atmaya çalışıyordu. ancak görünen o ki bu konuda pek de başarılı olduğu söylenemezdi.
annesinin, içeriden koltukta zıplamaması konusunda bağırmasıyla küçük çocuk da bunu yapmayı kesmişti. artık koltukta yayılmış bir biçimde oturuyor ve hemen karşısında tutkulu gözlerle televizyon izleyen çocuğa bakıyordu. o ise kendini dünyadan soyutlamıştı resmen. seonwoo düşüncelere daldığı sırada aklına gelen fikirle yüzü aydınlandı, büyük gülümseme ile yayıldığı koltuktan kalktı ve karşı koltuktaki çocuğun yanına gitti.
"riki! saklambaç oynayalım!" hevesle televizyonda çizgi film izleyen çocuğun yanına geldi seonwoo. riki o kadar odaklanmıştı ki televizyon ekranına onu dürten çocuğu hiç takmamıştı. seonwoo, arkadaşını omuzlarından tutarak sarstığında riki dikkatini izlediği çizgi filmden küçük çocuğa vermişti. "ne oldu seonwoo? beraber çizgi film izleyelim işte." seonwoo dudaklarını büzüp kafasını iki yana salladı. riki ise hemen ikna olmuş bir gibi televizyonun kapatma düğmesine bastı ve oturduğu koltuktan indi. "tamam. ben sayıyorum, sen saklan." seonwoo zaferle gülümsedi ve duvara doğru dönen ve gözlerini yumup saymaya başlayan çocuğun ardından sakalanacak yer aramaya başladı.
etrafına attığı kısa süreli bakışın ardından üzerinde vazo olan bir sehpanın altına girmeyi düşündü. çok fark edilmeyen küçük bir yerdi, oraya rahatlıkla sığacağını düşündü. ebe olan çocuk çok geç olmadan saymasını bitirdiğinde seonwoo da çoktan saklanmıştı.
ebe olan çocuk adımlarını yavaşça salonda gezdiriyordu, her köşeyi inceliyor saklanan küçüğü kaçırmamaya çalışıyordu. riki bu oyunlarda seonwoo'dan her zaman iyi olmuştu. kazanan kişiye ödül koyduklarında ve seonwoo yenilgiye uğradığında çok üzülürdü, riki ise çoğu zaman ödülünü onunla paylaşır hatta kendine pay ayırmadan direkt olarak seonwoo'ya verirdi. ucunda ödül olmadığı için riki, bu sefer kazanmayı amaçlamıştı. bazen ise bilerek yenilirdi, sevgili arkadaşı mutlu olsun diye.
gözüne takılan bir çift ayağı görmesiyle riki sesini yükseltti ve belirledikleri noktaya doğru koştu. "seonwoo! gördüm seni! sehpanın altındasın!" seonwoo, ne kadar çoktan kaybetmiş olsa da son ana kadar kazanmak için çabalamış olmayı diledi. hızla girdiği sehpanın altından çıkmayı amaçlarken yanlış bir hareketiyle sehpaya çarpmış oldu. çarpmanın etkisiyle üzerinde duran vazo iki yana sallandı ve yere düştü.
çıkan ses ile annesi mutfaktan koşarak gelirken riki çoktan seonwoo'nun yanına ulaşmıştı. seonwoo korkudan ağlıyor, annesinin en sevdiği vazosunu kırmanın suçluluğunu duyuyordu. riki ise arkadaşını sakinleştirmeye çalışıyor, yanaklarından süzülen gözyaşlarını siliyordu.
annesi oğlunu kontrol edip zarar görmediğini anlamasıyla rahat bir nefes verdi. sakin bir tavırla tüm bunların nasıl olduğunu sordu, seonwoo konuşacakken riki öne atladı. "ben yaptım. saklambaç oynarken yanlışlıkla kırdım." seonwoo burnunu çekti, tam inkar edecekken bu sefer de annesi konuşmaya başladı. "pekala, ikiniz de cezalısınız. şu duvara geçin ve ben buraları temizleyene kadar kollarınızı havada tutun."
küçüklerin itiraz etme gibi bir şansı yoktu, hatalarını bilerek onlara gösterilen duvara geçtiler. kollarını havaya kaldırıp bakışlarını yere çevirdiler. arada birbirlerine kaçamak bakışlar atıp gülüyorlardı, seonwoo'nun annesinin uyarılarıyla yeniden ciddileşiyorlardı. ancak kadının orada bulunmadığı veya arkasını döndüğü anlarda gülmeye devam ediyor, kollarını indiriyorlardı. en azından riki böyle yapıyor, seonwoo ise onu kaldırması konusunda uyarıyordu.
— 𓆤 —
ŞİMDİ OKUDUĞUN
cassette. | sunki
Fanfiction𖣠 ! › 📮 o zaman, şimdi ve sonsuza kadar. nishimura riki, kim seonwoo'ya her daim yanında olacağı sözünü vermişti ancak bir şeyler vardı ki iki gencin arasını açıyordu. kim seonwoo'nun sakladığı büyük sır birbirlerine karşı büyük duvarlar örmeye z...