1 . 0

231 38 1
                                    


우리 핏줄마다 마치
귀가 달린 것 같던

𓆤 —

ikilinin beraber spor salonunu temizlemek zorunda kaldıklarından sonraki gün okula geldiklerinde jongseong ve jungwon'u uzun uzun azarlayacaklarına dair söz vermişlerdi. sınıfa giriş yaptıklarında, sırasında oturan ve telefonuyla ilgilenen jungwon'ı görmeleri bir olmuştu. ikili çantalarını bırakmadan direkt olarak jungwon'ın sırasına ilerlemişlerdi. jungwon, kafasına aldığı darbe ile arkasını dönmüş, ona korkutucu bir şekilde bakan seonwoo ve riki'yi görmüştü. riki, jungwon'ın kafasına parmağı ile yavaşça vurmuş dikkatini çekmeyi amaçlamıştı. şimdi ise jungwon gördüğü baskılar altında ezik bir hale gelmişti, ona yapılsa kızar mıydı diye düşünse de empati kuramamıştı bir türlü. eğer ki jongseong ile okul sonrası cezaya kalmayı ona teklif edecek olsalardı sever seve evet derdi, ancak o gün sevgilisine karşı çok sinirli olduğu için suçu kabullenmeyip riki'ye atmıştı.

şimdi ise arkadaşları hesap sormak için karşısında dikiliyordu, bu anın er ya da geç geleceğini biliyordu. belki o gün paçayı yırtmış olabilirdi ama şimdi, uydurması gereken bir bahane arıyordu. bir kaçış yolu arasa da, türlü türlü tatlı yalanlar uydursa da seonwoo ve riki'nin onu dinlemeyeceğini, dikkate almayacağını bir o kadar iyi biliyordu. şansını denemek için konuşmaya çalıştı. jongseong'a sinirli olduğu ve eğer cezayı kendisi alsaydı jongseong'un onunla kalacağını bildiği için suçu riki'ye yıktığını söyleyecekti. aldığı derin nefes ve aralanan ağzı ile riki, arkasını dönüp sırasına doğru ilerlemişti. diyeceklerini çok iyi bildiği için dinleyerek vakit harcamayacaktı.

seonwoo ise sorulacak hesabı için hâlâ sözde mağdur gencin yanı başında duruyordu. jungwon, riki'nin yanlarından ayrılması rahatlıyla sesini alçaltarak konuştu. "yakınlaşırsınız sandım..." seonwoo duydukları karşısında hayrete düştü, gözleri far görmüş tavşan gibi açıldığında jungwon daha fazla içinde tutamadığı kahkahasını patlattı. riki dahil birkaç kişi onlara döndüğünde jungwon sesini, seonwoo tepkisini azalttı. riki ise yüzündeki küçük tebessüm ile bir süre konuşan ikiliyi seyretti.

𓆤 —

(yazacağım bu kısımda kusma, kriz gibi faaliyetlerden tetiklenecekler varsa bu kısmı okumamanızı rica ediyorum.)

öğle arasında jungwon, seonwoo ve riki evden getirdiklerini yiyorlardı. jungwon ağzı doluyken bir şeyler anlatıyor, seonwoo ise ona gülerek karşılık veriyordu. riki, kendisi için değil de seonwoo için hazırladığı yiyecekleri seonwoo'nun yemesi için uygun bir ortam hazırlıyordu. her günkü gibi getirdiği kutu sütü de pipetle açıp seonwoo'nun önüne koymuştu. seonwoo, şaşkın bir ifade ile riki'yi izliyordu. son birkaç gündür alışmış olmalıydı ancak istemediğini nasıl söyleyebileceğini bilmiyordu. bu yüzden her gün getirdiklerini yiyordu.

normalde yemeği verdikten sonra başka bir şeyle ilgilenirdi ama bu sefer gözünü seonwoo'dan ayırmıyordu. o kadar dikkatli bakıyordu ki gözünü ayırsa kaybolacakmış gibi. kulağı jungwon'da olsa da gözü seonwoo'daydı ve milim oynamıyordu.

seonwoo, ona hazırlanan yiyecekleri yemeğe çalıştı. alnından süzülen terleri ve lokmaları yutarken zorlanmasını saklamaya çalışıyordu, stabil tutmaya çalıştığı suratı arada bir bozuluyordu. midesinde hissettiği bulantı ile ayağa kalktı ve adımlarını sınıf kapısına, oradan da erkekler tuvaletine doğru çevirdi. aniden kalkışına ve hızlı adımlarına anlam vermeyen ikili çok geçmeden onun ardından kalkıp peşinden koşmaya başladılar. tuvalete giren bedenin ardından ikili de girmişti. gördükleri manzarayı görmemeyi çok isterlerdi.

sevgili arkadaşları boş kabinlerden birisinde, kirli parkelerin üzerinde diz çökmüş, yediği tüm yiyecekleri boşaltıyordu. çektiği ağrıdan, acıdan daha çok aklında dönüp duran tek şey riki'ydi. peşinden gelip gelmediğini, geldiyse şu an onun hakkında ne düşündüğünü merak ediyordu.

seonwoo'nun kendisine gelmesiyle jungwon da arkadaşının yanına gelmişti. sırtını sıvazlarken peçete ile alnındaki terleri ve ağzını siliyordu. riki ise kabinin kapısında dikilip yaşananları idrak etmeye çalışıyordu. seonwoo, ağzından dökülen birkaç kelime ile konuştu. "midem üşütmüş olmalı, üzgünüm." konuşacak hali bile olmadığı belliydi, yemiş olduğu her şeyi çıkarmıştı resmen. jungwon'ın yardımıyla ayaklandı ve lavaboların birinde yüzünü yıkadı.

𓆤 —

cassette. | sunkiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin