14

21.9K 1.4K 278
                                    

14. Bölüm: Hizmetçi

Gün bitene kadar bıkmadan bana kitap okudu okuma yazma biliyordum elbet ama onu böyle kullanmak hoşuma gitmişti. Eh tabii uyandığımda yatağımda yalnızdım, ne bekliyordum ki? İçimdeki burukluğa anlam veremedim. İyi hissettiğim için yataktan kalktım.

Üstüme yakalı beyaz bir tişört altına da siyah kumaş pantalon giydim. Saçlarımı taradıktan sonra da odadan çıktım. Beni şaşırtan şey kapımda iki koruma olmasıydı neden bunları dikmişti buraya?

Omuz silkip ilerlemeye başladım, arkamdan gelmeleriyle onlara dönmem bir oldu. Gerçekten beni böyle takip mi edeceklerdi?

"Ne yapıyorsunuz?" Dedim sesimi olabildiğince sert çıkarmaya çalışarak.

"Berke Bey'in emri Kata bey."

İsmimi yanlış telaffuz etmesine gülmek istesem de bunu yapmadım. "Kayra, ismim Kayra"

Hafifçe gülümsedi ve "Kay-ra" dedi yavaşça. "Şimdi oldu." Önüme dönüp ilerlemeye devam ettim, evin içinde bile korumayla gezmemi sağlayacak ne olmuştu?

Kahvaltı masasına oturdum, Berke Bey hemen sonrasında salona girmişti. Gri eşofman mı o???

Onu ilk defa siyah veya lacivert olmayan bir şey içinde görüyordum. -Üstündeki tişört siyah olsa da onu boşverin-

Yalandan öksürüp önüme döndüğümde o da her zamanki yerine oturdu. Evde olmasına hayret ettim.

"Daha iyi misin?" Dedi yemeğini yerken sorusuyla midem kasıldı hasta olduğumdan değildi... Heyecanlanmıştım.

"İyiyim Berke Bey teşekkür ederim." Dedim heyecanımı bastırarak. Meyve suyumu içeceğim sırada korumalardan biri elimdekini hızla aldı. Ne oluyordu be?

Neresinden çıkardığını bilmediğim bir pipetle bir yudum aldı hemen Berke Bey'e döndüm, hiçbir tepki vermeden yemeğine devam etmişti. Korumaysa bana bardağı vermeden önce birkaç dakika beklemişti.

"Temiz." Dedi bardağı koyarken.

"Bu ne demek oluyor?" Berke Bey'e döndüm. Hiçbir şey anlamamıştım.

"Sadece güvenlik önlemi." Umursamaz tavrı beni delirtiyordu. Böyle bir güvenliğin nedenini bilmeme hakkım yok muydu?

"Ama neden?" Diyebildim sadece çıkışmak istediğim son şey bile değildi. Hem kalbini kırmak hem de patronumun gözünden düşmek istemedim. Gerçi onun kalbi olduğundan bile şüpheliydim.

"Korkmanı istemiyorum." Bu bana çok komik gelmişti. Trajikomik.

"Bazen nerden geldiğimi unutuyorsunuz."

Onu sıktığımın farkındaydım ama merakım kontrolü ele almıştı ve yakın zamanda bana bırakacak değildi.

Derin bir nefes verdi "Hastalanmanın sebebi sıradan bir üşütme değildi Kayra."

"Ne demek istediğinizi anlamıyorum." Direttim. Boşalan tabağına çatalını ve bıçağını bıraktı tamamen bana döndü.

"Biri seni zehirlemeye kalkıştı, kim olduğunu veya neden yaptığını bilmiyorum. Hizmetine verdiğim hizmetli kadının hastalanması için onun içeceğine de ilaç koymuşlar. Nasıl olduysa bardaklar karışmış ve zehirli içecek hizmetli kadına, ilaçlı olan da sana gelmiş."

Gözlerim büyüdü dehşete kapıldım. Kimin benimle ne derdi olabilirdi? Aklıma Çağatay geliyordu ama o burada olduğumu nasıl öğrenebilirdi ki? Hizmetlilere de hiç zararım olmamıştı. Düşünemiyordum.

Berke Bey masadan kalktı "Tüm hizmetlileri gönderdim, Barlas'ı emzirdikten sonra kıyafetlerimi ve kahvemi hazır et."

Cidden onca şeyden sonra hizmetli mi olacaktım?

*°࿐ •*⁀➷

Belimden düşen önlüğün iplerini sıktım ve kahveyi karıştırdım. Kaşığı çıkarıp tezgaha koydum ve fırındaki sebze yemeğini çıkarttım. Barlas mızmızlanmaya başlayınca yemeği tezgaha bırakıp ona döndüm. Gülümseyip yanaklarından öptüm, adeta cıvıldıyordu.

Onu kucağıma aldım, kahvenin altını kapatıp bardakları çıkardım bir yandan Barlas'ı seviyor, eğlendirmeye çalışıyordum. Evde bu kadar hizmetli olmasının bir sebebi varmış. Şimdiden canım çıkmıştı.

Bardağı çıkarıp kahveyi doldurdum, Barlas'ın tombul yanaklarına birer öpücük bırakıp   bardağı tepsiye yerleştirdim. Tek elimle tepsiyi alıp mutfaktan çıktım. Korumalar iki yanıma toplaşırken bir şey demedim. Barlas'ı korumaya vermeye çalıştığım zaman çığlık attı, hemen onu kendime çektim.

Berke Bey'in odasına girdim, korumalar kapının önünde kalmıştı.  "İlişkim olan kim varsa zehirlendi diyoru-" Berke Bey beni görür görmez sustu. Telefonda konuştuğu kişi bir şeyler söyledi ama anlamadım. Tepsiyi masasına koyup Barlas'ı daha rahat bir konuma getirdim.

"Seni sonra arayayım, olur mu?" Telefonu kapatıp bana döndüğünde gerildim. Barlas'a baktı "Neden seninle dolaşıyor?"

"Uyumadı." Dedim başımı eğerek o ise derin bir nefes verip çıkmamı işaret etti. Odasından çıkıp -veya kaçıp- giyinme odasına doğru ilerledim.

Barlas o sırada boynumu emmeye uğraşıyordu boynumdan ayırmaya çalıştım ama elleriyle parmağımı tuttu. Kıkırdayıp kapıyı açtım. Büyük bir odaydı daha önce gelmemiştim.

Hızlı olmaya çalıştım, Barlas'ı koltuğa yatırıp dolabı açtım. Beyaz gömleklerden birini aldım, sonrasında siyah bir pantalon ve yine siyah bir ceket. Askıda oldukları için zorlanmadan tek koluma astım. Barlas'ı yine kucağıma alarak odadan çıktım. Hatırladığım kadarıyla evin büyük bir çamaşırhanesi vardı. Üst kata çıkmam için merdivene ilerliyordum ki yine o tablo dikkatimi çekti. Sadece ucu görünüyordu burdan, o tarafa ilerlemeye başladım. Salonun kapısına varınca korumalar hemen yanıma koştu. Hatta sol tarafımdaki gelirken düştü.

"Kata Bey burdan."

"İsmim Kayra." Diye tekrarladım. Diğer korumaysa elindeki örtüyle tabloyu kapattı. Bana fark ettirmemeye çalışmıştı ama benden kaçar mı?

"Buyrun Kat-Kayra Bey." Onları umursamamış gibi salondan çıktım. Bu gece ne yapıp edip o tabloyu görecektim.




Bölüm yazmaya useniyorum soyle sağlam bi dovun beni de yazayım 😓

37K için teşekkür ediyorum💗

Süt Anne [BxB] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin