3 Yıl Sonra...
Her şeyin üstünden çok uzun zaman geçmişti.Herkes değişmişti.Çok fazla şey olmuştu.
Ali bir kaç yıl içinde bir iş bulmuştu.Aynı zamanda bir kızla tanışıp sevgili olmuştu.İkisi tam olarak birbirlerine benziyordu.Tek fark,kızın fazlasıyla temizliğe düşkün olmasıydı.Biraz utangaç biriydi ancak Ali,onun bu utangaçlığını yavaştan açıyor gibiydi.Şu anda ikisi de Ali'nin evinde yaşıyordu.Ve evet,Ali'nin evini de o topluyordu.Ancak hala bazen Ahsen gidip onun evini topluyordu.Açıkcası bazen Ahsen'in Ali'nin sevgilisini ufaktan kıskanıyor olduğunu düşünüyordum.
Ahsen demişken...O da üniversiteyi kazanmıştı.Şimdi Animasyonculuk okuyor.Sık sık onlarla görüşüyoruz.Evimizi sürekli toplamaya geldiği için onu sorun etmiyordum.Tamam,o kızı cidden seviyordum fakat konumuz bu değildi.
Elif de üniversiteyi kazanmıştı.Hukuk bölümünü okuyordu.Buna rağmen yurt dışına çıkmayı istiyordu.Orada ne olduğunu sorduğumda ise "Para var." diyordu.Aslında haklıydı.Bu kızı da seviyordum.Her ne kadar bütün yemeklerimize dadanıp hepsini bitirse de seviyordum be keratayı...
Yavşak Umut da bir sevgili bulmuştu.Ömer ise hala saptı.Ama bu halinden de memnundu.Şu anda daha çok işlerine odaklanmış gibiydi.
Kaan ve Mert ise ev arkadaşı olmuşlardı.İkisinin arasında bariz bir romantik çekim vardı.Çok belli olmasına rağmen Shippercı Ali bile bunu fark etmemişti.Ancak ben anlamıştım.Kaan ve Mert bile birbirlerinden hoşlandıklarını fark etmemişlerdi.İkisini bir araya getirmek için yakın zamanda Ahsen ve Elif ile bir şeyler yapmayı planlıyorduk.
Abimde Beatrice ile uzun zamandır birlikteydi.İkisi de uzun zamandır dünyayı geziyorlardı.Beatrice çok tatlı bir kızdı.Onu ailemizle bile tanıştırmıştı.Bende onunla abim sayesinde bir kaç kere karşılaşmıştım.
Son olarak Hürkan ile bize gelirsek...Kısa zamanda yeni evimize taşınmış,çocuklarımızla birlikte burada huzurlu bir hayat sürüyorduk.Şu an ise...
Siyah takım elbisesini giydim.Cidden bunu giymek zorunda mıydım?Kollarımı da kıvırıp düğmelerini bağladıktan sonra geriye sadece kravatımı bağlamak kalmıştı.Sorun şu ki,ben kravat bağlamayı bilmiyordum.Siktir...
Aynada yapmaya çalışıyordum fakat bok gibi duruyordu.İç çektim.O sırada kapım tıktıklandı."İçeri gir." dedim.Yavaşça kapı açıldı.Karşımda dünyanın en yakışıklı adamı,en azından bana göre,duruyordu.O da benim gibi siyah takım elbisesini giymiş,oldukça karizmatik duruyordu.Ancak o kravatını bağlayabilmişti.
"Hürkancım bana yardım eder misin?" dedim.İç çekti. "Koskoca adam oldun,hala kravat bağlamayı bilmiyorsun."
Yine de beni azarlamasına rağmen yanıma gelip kravatımı düzeltmeye başladı.Ona sırıttım. "Dürüst ol,aslında bu hoşuna gidiyor."
"Seninle ilgili her şey hoşuma gidiyor." Kravatımı kendine doğru çekti ve kısa bir anlığına da olsa beni öptü.Geri çekilince kravatımı düzeltmiş ve benden uzaklaşmıştı.
"Sanırım artık vakti geldi." dedim.Bana gülümsedi."Evleniyoruz Emrem."
Bana hep Emrem derdi.Ve bu çok hoşuma giderdi.Bende ona bazen Hürkanım derdim ancak o bana daha fazla bu şekilde hitap ederdi.
Hürkanımın elini tuttum. "Nasıl hissediyorsun?" diye sordum.
"Mutluyum.Senin yanında olmaktan çok mutluyum Emrem." O böyle konuşunca duygulanmıştım.
"Ağlatıcaksın beni şimdi..." Güldü fakat o da ağlayacak gibi duruyordu.
"Ağlama,bugün en mutlu günümüz olmalı."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Platonik (Mengola)
FanfictionEmre Hürkan'a platonikti.Ancak Hürkan onun için fazlasıyla imkansızdı.