"Beni tehdit mi ediyorsun?"Jimin midesinin kasıldığını hissetti. Bir anlığına yanındaki adama bir yumruk mu geçirmeliydi yoksa öğle yemeğini o pahalı takımın üzerine mi boşaltmalıydı, karar veremiyordu. Alfaların iğrenç varlıklar olduğunu düşünürdü- bunu kanıtlayacak pek çok durumla da karşılaşmıştı. Ve şu an onlardan birinin içindeydi.
"Tehdit değil." diye gülümsedi Jungkook. "İkimizin de karlı çıkacağı bir teklifte bulunmaya çalışıyorum."
"Beni tehdit ederek mi?" Jimin alfanın yüzüne bakmaya cesaret edemiyordu. Kendinden emin ve biraz olsun utanmanın ne olduğunu bilmeyen o yüze baktığında vereceği tepkiden çekiniyordu.
"Niyetim bu değildi. Ama beni zorlayacağını biliyorum. Bu yüzden sadede gelmeye karar verdim."
"Kararlarının hiçbir şeye yaramadığını söyleyen oldu mu hiç?" dedi öfkeyle. Alfanın yüzü aşınmış olmalıydı. "Tek seferlik bir randevuydu. Kör bir buluşmaydı üstelik. Sapık gibi hediyeler göndermen ve beni takip etmen. Ve şimdi de kalkmış beni tehdit ediyorsun."
"Beni dinlemeyeceksin, değil mi?"
"Senin gibi birini neden dinleyeyim ki?"
Her şeye sahip bir alfaya karşı ne yapabilirdi ki?
Günlerce konuşulan o skandal bile Jungkook'un statüsünü biraz olsun sarsmamış gibi görünüyordu. O Jimin'in baş edemeyeceği bir seviyedeydi- Jimin bunu itiraf etmek ve gururunun ezilmesine izin vermek zorundaydı. Ama yapmak istemiyordu. Hayatı boyunca hiçbir alfaya boyun eğmemişti, eğmeye de niyeti yoktu. Kısa bir sessizliğin ardından "Siktir git." dedi. "İstediğini yapabilirsin, umrumda değil."Belki ablası biraz zor duruma düşerdi ve okulda bir süre hakkında konuşulurdu. Jimin buna katlanabilirdi. Normal bir üniversite öğrencisini kim umursardı ki? Bir değeri yoktu o alfanın dünyasında.
Jungkook çocuğun terbiyeden yoksun olduğunu biliyordu. Ama sekreteri bundan habersizdi. Bu yüzden Jimin konuştuğunda arka koltuktaki iki kişi habersizce öne doğru savruldu. "Özür... Özür dilerim." dedi Sekreter Yeon. "İyi misiniz, efendim?"
"Devam et," dedi Jungkook, ani fren onu şaşırtmıştı. Üzerini düzelterek hafifçe öksürdü. "Senin gibi birinin kaybedecek bir şeyi olmamalı."
"Sadece zenginler mi bir şeye sahip olabilir?"
"Demek istediğim..."
"Yani biz, sizin ifadenizle sıradan insanlar, bir yığın servete sahip olmadığı için bir şey de kaybedemez. Öyle mi, Bay Jeon?"
"Bak, demek istiyorum ki..."
"Arabayı kenara çekin, ineceğim."
Jungkook burun kemerini sıkarak bekledi bir süre. Bu omegayla baş edemezdi- Bunun için fazla iyi bir eğitim almıştı. Fazla iyi bir terbiyeye sahipti ve fazla iyi bir görünüşe sahipti. Ama hiçbiri şu an işine yaramıyordu. "Beni dinlemeden hiçbir yere gitmeyeceksin." dedi. Uğruna canını verecek omegalarla karşılaşmıştı. Onlardan nefret etse de her alfa gibi onun da hoşuna gitmişti aldığı ilgi. Saygıdan yoksun bir omega tarafından reddediliyor olmak iyi hissettirmiyordu.
"Elit alfaların bok gibi olduklarını biliyordum."
"Sabrımı mı sınamaya niyetlisin?"
Jimin çantasını sıkıca kavradı. Bir omega olabilirdi ama güçsüz değildi. "Durma, devam et." dedi gülümsemeye çalışarak. "Beni kolay deviremezsin."
"Kaba kuvvetten hoşlanmam." Jungkook arabanın içinde değişen hava ile huzursuz hissetti. Omeganın öfkesi kokusunu da değiştirmişti; ona tepki vermemek için çaba göstermeliydi. Daha fazla yanında kalamazdı. Aksi halde işler değişebilirdi. Derin bir nefes aldı ve "Sana ihtiyacım var." dedi. Bunu söyleyenin aklımı yoksa iç güdüleri mi olduğundan emin değildi. Koku dört bir yanındaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Blind Date With An Omega - JiKook
FanfictionKore'nin zengin alfa ailelerinden birinin oğlu olan Jungkook ailesinin ısrarıyla kör buluşma teklifini kabul eder. Ama buluştuğu kişinin erkek olduğundan habersizdir. "Buraya kadar gelme zahmetine girdim, değil mi? En azından iyi vakit geçirmemi sağ...