Jimin başını yavaşça kaldırarak dün gece yere fırlattıkları kıyafetlere baktı. İstemsizce iç çekmesine sebep olmuştu karşılaştığı görüntü. Jeon Jungkook'un odasının daha önce hiç bu kadar dağınık olmadığına emindi. Güneş evin büyük pencerelerinden yeni içeri girmeye başlamıştı. Şanslıysa biraz daha uyuyabilirdi. Yana dönerek yüz üstü uyuyan alfayı inceledi. Dağınık siyah saçları yastığa dökülmüştü. Dudakları hafifçe aralanmıştı ve... itiraf etmekten nefret etse de çok güzel görünüyordu. Kokusu etrafını sarmıştı. Dün gece neredeyse o kokuyu görebileceğini düşünmüştü. Bir şekle girebilecek kadar yoğundu Jungkook'un feromenleri. Jimin onun feromenlerinin kendisininkini bastıracağını düşünse de öyle olmamıştı. Jungkook'un feromenleri Jimin'i sarıp sarmalamıştı. Burnunu hafifçe yastığa sürttü. Bir alfanın bu kadar güzel kokabileceğine inanamıyordu hala. Nasıl mümkün olabilirdi? Birlikte olduğu alfalar arasında yakışıklı olanlar vardı. İyi vücutlu, akıllı olanlar da. Ama hiçbiri onun gibi hissettirmemişti. Jungkook yanında başka alfaları düşündüğünü bilseydi ona küserdi muhtemelen ama ilk olduğunu bilmenin gururunu okşayacağından da emindi. İlişkilerinde üçüncü kişi olarak kabul etmesi gereken egosunu düşünürken yüzünü ekşitti. Her zaman kendini belli eden ve ne yazık ki çoğu zaman haklı çıkan o egosu. Ona alışmaya başlamıştı. Ve bazen hoşuna gittiğini de itiraf edebilirdi. Ama sadece kendisine. Jungkook'un bunu bilmesine gerek yoktu.Kıpırdanırken omuzundaki ize dokundu parmak uçlarıyla. Bedeni ufak dokunuşla ürperdi. Daha önce kimsenin onu ısırmasına izin vermemişti. Bunu aptalca bulurdu. Pekala, hala biraz öyleydi. Jungkook'un ilkel yanını görmenin komik olacağını düşünmüştü. Ve yanılmıştı da. Yanılmaktan hiç bu kadar keyif almamıştı. Bunu seve seve kabul ediyordu- Ama sadece bunu. Jungkook'a asla söylemeyeceği şeylerden biri daha. Dün gece birlikte Jungkook'un evine geldiklerinde kıyafetlerinin bedeninden ne zaman uzaklaştığını anlayamamıştı bile. Jungkook onu yatak odasına taşırken ellerini ondan uzak tutmaya çalışmıştı. Ona dokunmamak ve iğneleyici birkaç lafla egosunu dürtmemek Jimin için biraz imkansızdı. Ama yine de alfanın aceleci ve heyecanlı dokunuşları altında bedeni kızgınlığa girmişçesine tepki verirken zor olsa da dayanmıştı. Jeon Jungkook görebileceği en etkileyici alfaydı. Loş ışıkta onu izlemek, karın kaslarına vuran ışığı takip etmek hoşuna gitmişti. Kızgınlık dönemlerini hiç birlikte geçirmemişlerdi, Jungkook'un bununla bir sorunu olmadığını da biliyordu. Çocukluğundan beri mükemmel bir alfa olmak için eğitilmişti. Diğer çoğu alfa gibi kendini kaybetmez ve bir omega bulmak için etrafa saldırmazdı. Ve birlikte oldukları zamanlarda Jungkook her zaman kontrollü ve nazik davranmıştı Jimin'e. Ama bu kez farklıydı. Jimin'in canını yakmamaya çalışsa da hareketleri aceleci ve aç gözlüydü. Jimin bir an için kızgınlığa girdiğini ve ısırılacağını bile düşünmüştü. Ama her zaman dediği gibi... o Jeon Jungkook'tu. En beklenmedik anda bile farkını gösterebilirdi. Dişlerini sürterek gezinirken bile Jimin'i teselli eden sözler mırıldanmıştı tenine. İkisi de henüz adım atmak için erken olduğunun farkındaydı. Detayları konuşmamış olsalar da Jungkook'un ablasına verdiği sözü bozmayacağını biliyordu. Evlilik için okulunun bitmesini bekleyeceklerdi. Jimin de bir iş bulacaktı. Hoş, zengin eşinin parasını saçma şeylere harcama fikri de fena sayılmazdı. Ama sonsuza dek bunu sürdürmek eğlenceli olmazdı.
Birbirlerine söylemedikleri ve söylemeseler bile ikisinin de iyi bildiği şeyler arasında birbirlerine dokunup durmuşlardı. Ve Jimin onda bir iz bırakmasını isteyeceğini fark etmişti. Ensesinin ısırılması fikri hala ürkütücü geliyordu ama Jungkook ona ihtiyaç dolu gözlerle bakarken, bacak içleri ya da göğsü dışında, bir yerini ısırmasına izin vereceğini hissetmişti. Göz göze geldiklerinde Jungkook bunu anlamıştı. Koyu gözler onu süzerken Jimin onun her istediğini yaptırabileceğini biliyordu. Emir vermeden, zorlamadan. Tek bir bakışıyla ona boyun eğdirebilirdi. Jungkook dişlerini etine geçirirken acıyla birlikte yoğun bir zevk hissetmişti. İçindeki omega ağırlığıyla onu ezen alfa için deli oluyordu. Böyle düşünmek Jimin için daha kolaydı- çünkü Jungkook için açlık hissettiğini itiraf etmek son derece utanç vericiydi. Kızgınlığa ilk kez girmiş bir omega değildi sonuçta. Bir alfa için kıvranamazdı. Bu yüzden tüm suçu omega olmasına ve Jungkook'un baskın alfalığına atacaktı. Jungkook bir süre hareketsizce kalmıştı üzerinde. Jimin o an mühürlenmenin nasıl olacağını hayal etmişti. Hayatında ilk kez. Jungkook onun varlığını unutup Jimin'in kokusunu sindirmeye çalışırken parmakları onunkileri bulmuştu. Sıkıca birbirlerini tutarlarken bir müddet öyle kaldılar. Jungkook derin nefesler alıyordu. Nemli nefesi Jimin'in terden yapış yapış olmuş vücuduna çarpıyordu. Hareket ettiğinde gözleri eski rengine dönmüştü. Yavaşça geri çekilmiş ve Jimin'e hareket etmesi için alan tanımıştı. Bir alfanın kendini kontrol etmesinin ne kadar zor olduğunu bilemezdi. O bir alfa değildi. Ama Jungkook'un bile zorlandığını gördüğünde birazcık da olsa kötü hissetmişti. Ama sadece birazcık. "Alfalardan hala nefret ediyorum." demişti parmaklarını Jungkook'un saçlarının arasında gezdirirken. Jungkook memnunca mırıldanmış ve kan damlalarını yalayarak omuzunu öpmüştü. Sayısız kez sevişmiş ve öpüşmüşlerdi. Jimin onu tekmelediğinde vakit gece yarısıydı. "Beni öldüreceksin." diye söylenirken Jungkook onu bileğinden yakalayarak yanına çekmişti. "Pekala, sadece sarılacağız." Jimin bacağına sürtünen sertliği hissettiğinde yalan söylediğini anlamıştı. Ama geri çekilmemişti. Birkaç orgazmdan sonra uykuya daldığında Jungkook onu temizlemiş ve temiz pijama giydirmişti. Bunu uyandığında fark etmişti. Göğsü ona duyduğu sevgi ile ısındı. Belki de intikam o kadar da kötü bir duygu değildi. Ya da yalan haber yapıp birini bitirmeye çalışmak. "Tamam, bu biraz kötü." diye homurdandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Blind Date With An Omega - JiKook
FanficKore'nin zengin alfa ailelerinden birinin oğlu olan Jungkook ailesinin ısrarıyla kör buluşma teklifini kabul eder. Ama buluştuğu kişinin erkek olduğundan habersizdir. "Buraya kadar gelme zahmetine girdim, değil mi? En azından iyi vakit geçirmemi sağ...