''Ne yapmalıyım?'' dedi Jimin anlık bir şaşkınlık ile. Büyümüş gözleriyle Jungkook'a dikkatlice bakmaya devam ediyordu. Jungkook ise çocuğun aptal mı yoksa masum mu olduğunu düşünmekle meşguldü.''Zekanı küçümseme.'' diye mırıldandığında Jimin'in yüz ifadesi değişmeye başlamıştı. ''Ah, anladım. Bekle!'' Jungkook derin bir nefes alırken cebinden acele ile birkaç kez katlanmış bir kağıt çıkartarak masaya, Jungkook'un önüne bıraktı. Güçlükle okunan kötü bir yazı ile büyük harflerle PARK JIMIN'IN İLK BULUŞMADA YAPILACAKLAR LİSTESİ yazıyordu. Kravatını gevşetirsen gözü hafifçe seyirdi. Çocuk onunla alay etmiyorsa eğer bu şu ana dek karşılaştığı en aptal insan olduğu anlamına geliyordu.
''Bu da neyin nesi?''
''Görmüyor musun? Mükemmel bir buluşmada yapılması gerekenlerin bir listesi. Uzun zamandır bunun hayalini kuruyorum. Madem eğlenmek istiyorsun... bunları yapabiliriz.''
Jungkook belli belirsiz bir gülümseme ile kafasını geriye attı. Onun gibi birinin karşısında kim olursa olsun gecenin sonunda yatağında olmayı dilerdi. Ve bu kişi Jungkook'un standartlarına uygun biriyse -ki bu çok nadir olurdu- dileğini gerçeğe dönüştürmesi için bir şansı hak edebilirdi.
''Aklına bu mu geldi gerçekten?'' dedi derin bir nefes alarak. Kağıtta yazanlara göz atmaya başladığında baş ağrısının arttığını hissedebiliyordu. ''Lunapark mı? Kaç yaşındasın sen? Çocuk değilsin.''
''Hoşuna gitmedi mi?''
Jungkook kendini zorlayarak güldü.
''Hoşuma gitmek mi? Hayallerini yıkmak istemem ama bu şeyler çok demode.'' Kağıda bir kez daha baktı. ''Dondurma yemek? Han Nehri'nin önünde öpüşmek mi? Kim bu saçmalıkları yapmak ister ki?''
Gözleri çocuğunkilerle buluştuğunda duraksadı; kendini kaptırmış, ileriye gitmişti. Jimin hafif buğulu gözlerle ona bakıyordu.
''Demek istediğim... Eğer istiyorsan...''
''İstemiyorum,'' dedi Jimin ayağa kalktığında. Bu kez karşısındakinin onu durdurmasına izin vermeyecekti. ''Senin gibi biriyle tuvalete bile gitmem. Gidip kendine uygun birini bulup benden ve ablamdan uzak dur.'' Jungkook'un gözleri şaşkınlıkla büyüdü. ''Yemek için teşekkür ederim; ilk kez bu kadar lezzetli bir hamburger yedim. Hoşça kalın, Bay Jeon.''
Jimin vakit kaybetmeden restauranttan ayrılırken Jungkook şaşkın bakışlarla karşısındaki boş sandalyeyi izlemeye devam ediyordu. Daha önce hiçkimse ona karşı çıkmamış ve buluşmanın ortasında bırakıp gitmemişti. Bu kesinlikle kabul edilemezdi.
''Bana savaş açtın, Park Jimin.'' diye mırıldandı dudakları yukarı kıvrılmadan önce. İtibarını zedeleyecek hiçbir şeye izin veremezdi. ''Ama bilmelisin ki, ben asla kaybetmem.''
-
Restauranttan ayrılarak cadde boyunca yürümeye başladığında kendine lanet etmeyi ihmal etmemişti Jimin. Yaşadığı mahalleden oldukça uzak olan bu yerde buluşmayı kabul etmesi hataydı. Çünkü eve nasıl döneceğinin bilmemekle birlikte taksi için yeterli parası da yoktu. Bir sonraki aya kadar idare etmesi gereken paranın büyük bir kısmını da buraya gelirken, sırf gösteriş olsun diye, taksiye vermişti. Ablasından karşılığını istemek anlamsız olurdu. Çünkü ablası ona şöyle diyecekti: ''Buluşma yerini senin seçmen ve randevu nasıl geçerse geçsin seni eve bırakmasını sağlaman gerekiyordu. O bir alfa!''
Birkaç indirim kuponu için burnu havada ve saygısız bir alfayı çekmesine değer miydi ki?
''Saçmalıkmış! Kendini beğenmiş züppe.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Blind Date With An Omega - JiKook
FanfictionKore'nin zengin alfa ailelerinden birinin oğlu olan Jungkook ailesinin ısrarıyla kör buluşma teklifini kabul eder. Ama buluştuğu kişinin erkek olduğundan habersizdir. "Buraya kadar gelme zahmetine girdim, değil mi? En azından iyi vakit geçirmemi sağ...