Blind Date With An Omega - JiKook

ⅹ. - ⅰ

Merhabalar, yukarıdaki gibi isimlendirilmiş bölümler ek bölüm niteliğindedir ve hikayedeki yan karakterlerin hayatlarından biraz biraz kesitler paylaşacağım. Şimdiden güzel okumalar!

Yan Çift: VMon

Taehyung duvardaki antika saate bakarak saniyeleri sayıyordu. Dink sesiyle yerinden kalkarak kapıya yöneldi. Kapının kilidini çevirdikten sonra 'kapalı' yazısını cama yapıştırdı. Ardından barın arkasına geçerek işine devam etmeye koyuldu. Gündüzleri kafe, geceleri bar olarak işletilen mekanda çalışmaya başlayalı birkaç ay olmasına rağmen evi gibi hissettiriyordu artık burası. Bir beta olduğu için sakin bir hayatı olmuştu çocukluğundan bu yana. Beta anne ve babasıyla huzurlu bir çocukluk geçirmişti; istediği okullara gitmiş, istediği şeyleri yapmıştı. Standartların üzerinde bir görünüşü vardı. Lise döneminde bir süreliğine modellik yapmış, annesi rahatsızlandığında da eğitimine odaklanmaya karar vermişti. Ama nihayetinde burada, Gangnam'ın ünlü mekanlarından birindeydi. Ne yaptığını önemseyen biri değildi Taehyung. Onun için önemli olan keyif almaktı. Günlerini kaygısızca geçirmek dilediği tek şeydi. Ama onu huzursuz eden bir şey vardı. Daha doğrusu biri. Nam Kangdae. Taehyung'nun onun gibi biriyle yakınlaşmasında şaşırtıcı bir yan yoktu. Her ikisi de insanlarla yakınlaşmaktan hoşlanırdı. Bir beta olmasına rağmen insanların dikkatini çekebilecek biriydi Taehyung. Ve Nam Kangdae'nin dikkatini çekmişti. Kore'nin ismi sayılır şirketlerinden birinin varisi konumundaki bu adamın görünüşü dışında iyi bir yanının olduğunu düşünmüyordu Taehyung. Sosyetedeki birçok olayda ismi geçer; omegalar kıkırdayarak, alfalar ise küfür ederek anardı onu. Yine de Taehyung bunu önemsememişti. Israrcı ve içten içe bir pislik olduğunu bilmesine rağmen Nam Kangdae ona her zaman kibar davranmıştı. Ama Nam Kangdae'nin asıl rahatsız edici yanı bu değildi. Taehyung kısa bir süre sonra patronuyla tanışma şansını yakaladığında hayatında ilk kez huzursuzluk peşini bırakmamaya karar vermişti. Bir betanın bir alfaya aşık olması- özellikle de aynı cinsiyetteyse bu kişiler- nadir görülen bir durumdu. Taehyung karşısındakinin kim olduğunu umursamazdı. Ama o umursardı. Klasik bir kafa yapısına sahip olan alfa Taehyung'u başta görmezden gelmiş, sonrasındaysa statüsüne aldırmadan sohbet etmeye başlamıştı. Taehyung'un aşık olmaktan başka yapabileceği bir şey kalmamıştı, ona göre. Ve Kangdae ile ilişkisini öğrendiği gece varolmayan şansının tamamen kaybolduğunu da anlamıştı. İşini değiştirmiş, Kangdae ile iletişimini kesmişti. Utanç ve çaresizlik hissinden biraz da olsa kaçmaya çalışmıştı.

Tezgahın üstünde titreyen telefonuna uzanarak ekranda yazan isme karşılık belli belirsiz bir küfür savurdu. "Selam," dedi açtığında. "ne istiyorsun?"

"Benimle böyle mi konuşacaksın gerçekten?" dedi telefonun diğer ucundaki kişi. "Beni aramamanı söylemiştim." dedi Taehyung. "Bilmen gerektiğini düşündüğüm bir şey öğrendim bugün." Taehyung burun kemerini tutarak iç çekti. Ona neden hala kızgın olduğunu bile bilmiyordu. Bir şeyler yaşamışlardı ve patronuyla arkadaş olan bu adamın aralarındakini ona söylemesi şaşırılacak bir şey değildi. Kangdae'nin etrafta özel hayatını anlatmaktan zevk aldığını biliyordu. Neden hala öfkeliydi ki?

"Neymiş o? Yoksa hadım mı oluyorsun?"

Telefonun diğer ucundan kahkaha sesi geldi. "Yazık olurdu, bunu yapamam elbette." dedi arayan. "Bugün arkadaşınla bir arkadaşımın evinde karşılaştım."

"Arkadaşım mı?" dedi Taehyung. Kangdae'nin tanıdığı tek arkadaşı Jimin'di. Bir müşterisinin kardeşiydi Jimin. Zamanla yakınlaşmış ve dost oluvermişlerdi. "Jimin'i kimin evinde gördün?"

"Jeon Jungkook."

"Aman tanrım."

"Onu tanıyorsun, değil mi? Jimin onunla buluştuğunu söylemişti. Kim inanırdı hayatını kaydırdığı adamla birlikte olacağına? Jungkook gerçeği öğrendiğinde ne tepki verecek, merak ediyorum."