Dudakları saniyeler sonra ayrıldığında "Bu ne anlama geliyor?" diye sordu Jungkook. Kolları hala birbirine dolanmış haldeydi. Onları görmek için insanlar birbirini ittiriyordu ki onların ne tür insanlar olduğunu düşününce bunun komik olduğunu düşünmüştü Jimin. "Seninle uzlaşıyorum." diye cevap verdi. Özgüvenli görünse de ensesine kadar kızarmıştı yaptığı şeyden dolayı. "Hoşuna gitmedi mi?"Jungkook gülümsedi. Hoşuna gitmemesi imkansızdı. Öpüştüleri geceden sonra o anı düşünmediği tek bir an dahi olmamıştı. Başta bunun yalnızca alfa ve omega arasında olabilecek bir çekim olduğunu düşünmüştü- Böylesi mantıklı ve daha basitti. Ama zamanla baş edemeyeceği bir hale evrilmişti. Jungkook için yeni ve uğraşması zahmetliydi tüm bu şeyler. Görmezden gelmeyi denedi. Yapabilseydi planına sadık kalır ve kısa bir süre sonra şirketin yönetimini devralarak omegadan kurtulurdu. Yapabilseydi tabii. Duygularını görmezden gelmişti. Her şeyden önce bir insan olduğunu göz ardı etmişti.
Ve şimdiye dek inşa ettiği her şey yerle bir olmuştu."Nasıl olsa sevgiliyiz." diye düşündü. Gerçeğe biraz yaklaşsa sorun olmazdı, değil mi? Yavaşça eğilerek "Gittiğini biliyorsun." diye fısıldadı Jimin'in kulağına. Haftalarca dillerden düşmeyecek bir dedikodu malzemesinde başrol olsa da bu umrumda değildi.
"Güzel o zaman." Jimin geriye çekildiğinde burnunda hala Jungkook'un kokusu vardı. "Demek mutlu olduğunda böyle kokuyor." diye düşündü o da. Belki Jungkook farkında değildi- hayatı boyunca etrafı alfalarla çevrili biri karşı cinsin kokusundaki değişimleri fark edemezdi muhtemelen- ama çoğu şey alfa ve omegaların salgıladığı kendine has kokuyu etkileyebilirdi.
"Annene bir açıklama yapman gerekecek." dedi Jimin, kalabalığın içinde öfke ile onları izleyen kadınla göz göze gelmişti. "Başın büyük belada."
"Neden gereksin?" Jungkook Jimin'in elini yakaladı. "Böyle bir yerde bunu yapmamız uygun değildi belki ama sevgilimle öpüşmemin nesi yanlış?
Jimin mümkün olabilseydi daha fazla kızarırdı söyledikleriyle. Şanslıydı ki yeterince kırmızıydı.
"Bay Song'a veda edip gidelim." dedi kalabalığın arasından geçerken. Jimin onları inceleyen bakışlardan uzaklaştığı için memnun olsa da huzursuz hissetmekten kendini alıkoyamadı. "Annesi gerçekten görmezden mi geleceksin?" diye sordu. Onun yüzünden annesiyle arasının açılmasını istemezdi.
"Aldırma," Jungkook'un dudaklarında belli belirsiz gülümseme vardı. Gülümsemesi Bay Song'la konuşurken de, yol boyunca da sürmüştü. Jimin biraz olsun rahatlamış hissediyordu. Bir an için eve dönüp çığlıklar atarak yatağında tepinmek istemişti.
"Bu hislerle nasıl başa çıkacağım?"
Jungkook'un dediği gibi eserlerin sahibi Bay Song'la kısa bir konuşmanın ayrıldılar sergiden ayrıldılar. Arabanın içinde daha önce Jimin'in hissetmediği türde bir gerginlik vardı. Saatler önce yaptığı şeyden dolayı gergindi. Ve onun itirafını kabullenmekte zorlanıyordu. Oyuna uygun hareket etmiş olabilir miydi? Ya da Kangdae ile olan konuşmalarını duymuş ve bunu yalanlamak için Jimin'e ondan hoşlandığını söylemişti? Ama duymuş olması demek diğer şeyleri de öğrenmiş olduğu anlamına gelmiyor muydu? Öğrenseydi Jimin'e karşı böyle sakin davranabilir miydi? Jimin bunun imkansız olduğunu biliyordu.
"Ne düşünüyorsun öyle kara kara?"
Jimin, Jungkook'un sesini duyduğunda gülümsemeye çalışarak başını salladı. "Hiç... Hiçbir şey."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Blind Date With An Omega - JiKook
FanfictionKore'nin zengin alfa ailelerinden birinin oğlu olan Jungkook ailesinin ısrarıyla kör buluşma teklifini kabul eder. Ama buluştuğu kişinin erkek olduğundan habersizdir. "Buraya kadar gelme zahmetine girdim, değil mi? En azından iyi vakit geçirmemi sağ...