ⅹⅹⅶ.

1.1K 109 27
                                    


"Pekala, bana neler olduğunu anlat."

Jimin sakinleşmeye çalışırken volta atıyordu gelin odasında. Jungkook gelin ve damadı tebrik etmek için yanlarından ayrıldığında ilk işi Taehyung'u yalnız kalacakları bir yere çekmek kokmuştu. Tabi kendilerini gelin odasında bulacaklarını bilemezdi. Konuşmak için berbat bir yerdi. Farkındaydı. Ama geri dönemezlerdi ve işte buradaydılar. Arkalarından seslenen pisliği de öldürmek istiyordu. "Bir şey olduğu yok." dedi Taehyung omuz silkerek. "Sadece yalnız gelmek istemedim. Bilirsin... Bu yeterince kötü bir durum."

"Taehyung."

"Bana öyle bakma." Taehyung oturduğu yerden kalkarak arkadaşını tuttu, daha fazla volta atmasını izlemek istemiyordu. "Yavru köpek bakışı bir işe yaramaz."

"O herif yeterince tuhaf davranıyordu zaten. Sana ihtiyacı yok, biliyorsun. Çıkan haberler ve... diğer şeyler."

"Biliyorum." Taehyung onun omuzlarından tuttu ve yavaşça sıktı. "Pahalı takımlar sana yakışıyor. Sevgilinin parasını daha sık harcalamalısın."

"Konuyu değiştirmeye çalışma." dedi Jimin, suratı hala asıktı. Taehyung'un bir şeyler sakladığının farkındaydı. Onu zorlamayıp her ne yapıyorsa buna devam etmesine izin mi vermeliydi yoksa onu pes edene kadar bunaltıp her şeyi öğrenmeli miydi? Park Jimin ne yapardı? "Tabii ki de hayatını zindan edeceğim." dedi kendi kendine.

"Anlatmaya başlaman için beş dakikan var."

Taehyung iç çekerek onu da beraberinde sandalyeye oturttu.

"Pekala, beraber geleceğimizi bildiğini sanıyordum. Jeon Jungkook'un sana söyleyeceğine emindim, söz verse de."

"Jungkook mu? Jungkook biliyor muydu?"

"Evet, bunu... Ah." Taehyung Jimin'in değişen yüz ifadesini fark ettiğinde hata yaptığını fark etti. "Üzgünüm."

"Bu senin suçun değil." dedi Jimin. Yine de içinde bir şeylerin parçalandığını hissetti. Ne zaman öğrenmişti? Nasıl öğrenmişti? Taehyung için ne kadar endişelendiğini bildiği halde neden ondan saklamıştı? Derin bir nefes alarak kendini toparladı. Bununla daha sonra ilgilenecekti.

"Neler olduğunu bir an önce anlat ki pastayı kaçırmayalım."

Taehyung iç çekerek geline ait olan uzun koltuğa oturdu. Nam Kangdae bir gece onu bulmuştu, ondan özür dilemiş ve ona bir şans vermesi için her şeyi yapabileceğini söylemişti. Taehyung da sebep olduğu karmaşayı temizlemesini istemişti. Bir şans verdiği yoktu. En azından Taehyung böyle söylemişti. Ama tamamiyle Kangdae gibi kokarken Jimin onun sözlerinin ne kadarına güvenmeli, bilemiyordu.

"Benim için onunla birlikte olamazsın."

"Senin için değil." Taehyung kollarını açarak etrafını gösterdi. "Kangdae bir sürü sorun demek ama en azından beni ufak bir bunalımdan da kurtarabilecek biri."

"Ve daha kötüsüne sürükleyecek biri de."

Taehyung gülse de Jimin gülmüyordu. "Ona aşık olduğunu söylesen bile sana inanmazdım. O... Her şeyini bırakıp taşrada bir çiftlikte çalışmaya başlasa bile değiştiğine inanmazdım. Nam Kangdae'ye güvenemezsin."

"Ama sen güvendin." Taehyung ayağa kalktığında Jimin istemsizce geriye doğru bir adım attı. Arkadaşının uzun boyu tartışma anlarında birazcık ürkütücü olabiliyordu. "Ona güvendin ve hiç tanımadığın birinden sırf seni küçük düşürdüğü için intikam almanda yardım etmesi için Kangdae'den yardım ettin. Başarılı oldun da."

"Bu aynı şey değil. O güvenilmez biri."

Jimin hatasının hatırlatılmasından nefret ediyordu. Özellikle de bunu ne kadar zor zamanlar geçirdiğini en iyi bilen kişi tarafından duymaktan.

Blind Date With An Omega - JiKookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin