.4 | katsuki bakugou'nun yalanları

178 27 2
                                    

tw: yoğun self-harm betimlemesi

!!eğer sizi etkileyeceğini düşünüyorsanız ilk çizgiden sonra devam edebilirsiniz. (şahsen yazar bu hikayeyi bırakmanızı önerir.)

Onu rahat bırakmıyorlardı. Her zaman önüne yiyecek bir şeyler, spor içeceği iteleyip duruyorlar, belli etmemeye çalışsalar da her zaman onu izliyorlardı. Ve Katsuki artık dayanamıyordu.

Yine ekstralarının, Deku'nun onu yalnız bırakmadığı ve inatla düzgün öğünler yedirmeye çalıştıkları bir günün akşamıydı. Tek farkı Katsuki artık dayanamıyordu.

Sahip olduğu tüm kontrolü kaybetmişti. İstediği mükemmele, başarıya ulaşma yolunda belki de kilometrelerce gerilemişti. Ama elinden bir şey gelmiyordu. Çünkü etrafındaki kimsenin fark etmememi, öğrenmemesi gerekiyordu. İçindeki tüm duygular, kafasındaki tüm düşünceler ipini koparmış Katsuki'yi boğuyor onun nefes almasına izin vermiyordu. Ve Katsuki artık dayanamıyordu.

Nasıl odasına girdiğinde yığıldığı yerden kalktı, yurt odalarında bulunan küçük tuvalete geldi hatırlamıyordu. Tek hatırladığı ve bildiği rahatlaması ve içindeki bu duygu ve düşünce cümbüşü kokteylinden kurtulması gerektiğiydi. İnternette görmüştü, evet belki internet her zaman yararlı şeyler öğretmezdi ama, bazen fiziksel acı duygusal acıyı ve karmaşıklığı dindirmek için işe yararmış.

İlk başta kendi özgünlüğü aklına geldi. Geçtiği her yeri yakıp yıkan patlamalarından daha iyi bir aday olabilir miydi fiziksel acı için? Ama iltihap riskini göze alamadı. Ne kadar ilk yardım bilse de yanık yaraları iltihap kapmaya çok uygundu. O yüzden yine (travmatik) internet maceralarından öğrendiği bir yola başvurdu: jilet. Temiz, kesin ve kolay. Başka ne isteyebilirdi ki. Zaten isteyecek durumda da değildi.

Babasının ne olur ne olmaz diye yurda götürdüğü bavula eklediği ve asla ihtiyaç duymadığı, çünkü siktiğimin lisesine daha yeni başlamışlardı, o jileti buldu. En azından bir işe yarayacak, geçti içinden.

Nasıl başladığını hatırlamadan elini kesmeye başladı. Belki biraz düşünseydi bunun çok yanlış bir hareket olduğunu görebilirdi. Ama o anda sadece içindeki her şeyi boşaltmaya odaklanmıştı ki özgünlüğü için ellerine ihtiyacı olduğunu unutmuştu.

Kanın yarada toplanmasını, ardından elinde ufak bir gezintiye çıkıp daha sonra lavaboya damlamasını izledi. Sanki akan her damlayla onu boğan her şey de vücudunu teker teker terk ediyordu. Duygu patlaması biraz sakinleşince azıcık da olsa kendine geldi. Ne sikim düşünerek elini kesmişti? Gören birine ne diyecekti? Yemek yaparken kestim yalanı şu an ihtiyacı olduğuna inandığı onlarca kesiği açıklamaya yetmezdi. Bu sefer az da olsa düşündü, sonra üstündeki kanların çoktan kurumaya başladığı jileti üst bacağına bastırdı. Bu sefer çok daha sert bastırdı.

Ve şimdi kanlar tüm bacağını boyuyor ayağının altında birikiyordu. Kan kaybına yol açacak kadar değildi, sadece ona o istediği rahatlatlığı sağlayacak kadardı.

Bacağındaki acı arttıkça beyninin sustuğunu hissetti, akıttığı tüm kanla beraber kötü hislerin gittiğine inandı. Ve sonunda rahatladı.

Yere ne zaman oturdu bilmiyordu. Tek bildiği bir süredir akan, ardından kuruyan kanı izlediği ve en sonunda sert bir demir kokusunun sardığı tuvalette rahatça nefes alabildiğiydi. Şimdi de yapması gereken cinayet sahnesi gibi görünen tuvaleti ve bu cinayete kurban gitmiş gibi görünen kendini temizlemekti.

Sonunda içindeki her şeyi atmanın verdiği rahatlıkla -ve yurttaki herkesin çoktan rüyalara dalmış olmasının verdiği özgürlükle- sakince yaralarını temizledi, bandajladı ve fayansları ovaladı. Ardından tüm okul, tüm hocalar çoktan kaçıncı uykularına geçtikleri için ve şu an kimse ona karışamayacağı için odasının balkonunda yıldızları izleyerek sigarasını bile içti. Hatta kimse fark etmesin diye kanlı peçeteleri, külleri toplayarak gizlice çöpü bile attı.

.something wicked | slow updateHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin