Kilisede yeterince zaman geçirmişti ve şimdi yolda bulduğu taşı tekmeleyerek eve doğru yürüyordu. Kilisenin çanı ona okul zilini hatırlatmaya başlamıştı. Uzun zamandır duyduğu bir ses olduğu için genç kızın zihninde okul zili veya alarmlı saat gibi bir yer edinmişti. Yapması gereken günlük işler ve uyması gereken bir dizi kural... Yapması için bir nedeni yoktu aslında ama bir alışkanlık halini almıştı. İbadetlerini yerine getirirken samimi veya istekli değildi. Sadece yapıyordu işte. Belki bir amacı olsa bu şekilde hissetmezdi. Çalışması veya okuması için hiçbir nedene sahip değildi. Ailesi fazlasıyla zengindi ve para onun için hiçbir zaman sınırları olan bir şey olmamıştı. Okumak ise ilgisini hiç çekiyordu. Ayrıca onun gibi bir insan için uyum sağlamak işkence gibiydi.
Ailesinin yanına bir süreliğine dönebilirdi belki. Yaşadığı yerden bunalmaya başladığında daima bunu yapardı ama bunun için istekli değildi. Onu evlat edinen ailesi küçüklüğünde ona yeteri kadar ilgi ve sevgi gösteriyordu ancak büyüyüp çatık kaşlara ve soluk bir yüze sahip olmuştu. Onlardan ilgi beklemiyordu ama her seferinde kocaman evde daha yalnız hissediyordu. Ailesi hep böyle olmuştu. Satın aldıkları bir evcil hayvan en fazla iki-üç hafta onlarda kalırdı. Mikasa sürüklediği taşı biraz uzağa doğru tekmeledi.
Telefonunun melodisini duyması gerçekliğe dönmesine sebep oldu. Rehberinde yaklaşık on beş kişi kayıtlıdır. O yüzden her gün arama almazdı. Eren arıyordu. Çok bekletmeden aramaya cevap verdi.
"Efendim,Eren."
"Mikasa.Nasılsın?Her şey yolunda mı?"
"Evet.."
"Şey için aramıştım... Armin ve birkaç kişiyle daha bugünkü konsere gideceğiz. Bize katılmak ister misin?"
Mikasa gözlerini devirdi. Eren ve Armin onun çocukluktan beri tanıdığı kişilerdi. Eskiden bolca zaman geçirseler de artık sadece işleri düştüğünde arıyorlardı. Ondan ne istediğini sormaya gerek duymadı bile.
"Hayır.Böyle iyiyim."
"Lütfen Mikasa.Eğlenceli olacak.En azından biraz düşün."
Geçiştirmeye karar verdi.
"Peki peki.Fikrimi değiştirirsem ararım."Eve geldiğinde yemek yemeye karar verdi. Görünüşe göre akşam yemeği için satın aldığı paketlenmiş yemek akşama kadar beklemeyecekti. Sonrasında yapması gereken şeyleri düşündü. Evde yapması gereken bir işi yoktu. Zaman öldürecek herhangi bir iş uygundu. Bir anlığına eli incile uzandı. Hayır. Bunu yapmayacaktı. Kimi kandırıyordu? Onun uzun zamandır yaptığı şeye 'okuma' denmezdi bile. Yan yana yazılmış harfleri telaffuz etmekten başka bir şey yapmıyordu. Kelimeler havada uçuşup buharlaşıyordu. Elini alnına koyup bir iç çekti. Bugüne kadar hep devam ettirdiği yaşam tarzı artık onu boğuyordu.
Bir şeyler değiştirecekti. Nereden başlaması gerektiğini bilmese de buna ihtiyacı vardı. Sesli bir şekilde 'pekala' dedikten sonra eline bir makas alıp,aynanın karşısına geçti. Saçlarını kesmeye başladı. Saçlarını genellikle kendisi keserdi bu yüzden kötü olacağından korkmadı. Kesim işleminin sonunda omuz boyuna gelen saçlarına dokunarak bu boya alışmaya çalıştı. Aynaya bakıp tuhaf bir şekilde gülümsedi. Bu boyu kesinlikle daha fazla sevmişti.
Aynaya tekrar boş boş bakmaya başladı. Bir anlık bir cesaret mi gelmişti? Bunun iyi ya da kötü olup olmadığını sorguladı. Bilmiyordu. Yapacağı şeyler için pişman olmamayı diledi. Dolabından günlük kullanım için fazla olduğunu düşündüğü için pek giymediği kabarık etekli ve korse detaylı elbiseyi hızlıca üzerine geçirdi. Elbise iyice üzerine oturduktan sonra keyfi daha da yerine geldi. Büyük bir hevesle hazırlanmaya devam etti.
Çantasına koymak amacıyla biraz su ve peçete almak için mutfağa gitti. Mutfak onun tüm ev içindeki favori yeriydi. Yemek yemeye karşı özel bir düşkünlüğü yoktu halbuki ancak yeni tarifler deneyerek bir şeyler pişirmeye bayılıyordu. Bu bir laboratuvarda deney yapmak gibiydi. Her yapmayı becerebildiği tarif sonunda çocuksu bir gurura kapılıyor, elde ettiği sonuçtan mutluluk duyuyordu.
Mutfaktaki deneysel işlerine ise eski model radyosu eşlik ediyordu. Bu radyo tam anlamıyla ikinci eldi. Annesinin bunu geçmişte uzun süre kullandığını biliyordu. Pek bir hatıra değeri olmayacak olmalı ki onu hiç tereddüt etmeden Mikasa'ya vermişti. Keyfi yerinde ve kıpır kıpır olan Mikasa biraz aradıktan sonra sesi cızırtılı gelmeyen bir kanal seçti.Şimdi ise reklamları dinliyordu. Sese pek aldırmadan ihtiyacı olanları hazırladı. Bir iç çekerek evden çıkmaya koyuldu. O sırada bir şarkı çalmadığı için onu hayal kırıklığına uğratan radyoya dikkatini vermeyip,onu açık unuttuğunu hatırladı.
seksenler hissettiren bir şarkının sesi uzaktan tanınıyordu. Mikasa'nın şansı ancak o evden ayrılmak üzereyken radyoda bir şarkı çalmasına izin verirdi. Hızlı adımlarla yaklaştı. Bir saniye... Bu şarkıyı biliyordu. Hem de çok iyi biliyordu. Lise yıllarında duymuştu. Çok iyi hatırlıyordu çünkü ona eskiden birisini hatırlatırdı. Şimdi de bunca yıl hiç aklına gelmemiş ismi tekrar zihninde canlandırmasına sebep olmuştu. Buğulu bir şekilde hatırlıyordu ama her şey hala oradaydı. Sanki son kullanma tarihi geçmiş bir anı gibi uzun süre zihninin bir köşesinde kalmıştı.
Şarkı asla hüzünlü olanlardan değildi aksine Mikasa'nın o günkü enerjisine uyum sağlayacak türdendi. Tek sorun uzun zamandır rastlamadığı anılarının tüm vücudunu sarması ve ona kocaman bir kavuşma öpücüğü vermesiydi. Kısa sürse de anı yaşamaktan alıkoyulmuştu. Gözünden bir yaş damlar gibi oldu. Hayır,bunu tekrar tekrar yaşamak istemiyordu. Geçmiş geçmişte kalmalı ve bir daha gün ışığına çıkmamalıydı. Bu herkes için iyiydi. Sadece beklemediği bir anda ortaya çıkmıştı. Onun suçu değildi. Bir daha olmayacağına dair kendisine söz verdi.
Çantasını aldı ve evden çıktı. Diğer insanlar muhtemelen konsere bu tarz kıyafetlerle gitmeyecekti. Hatta görünüşü yüzünden göze çarpmayı bekliyordu. Tanımadığı insanların bakışlarından hiç hoşlanmazdı ama üzerindekilerle iyi hissediyordu. Birkaç aptal insan gelip tüm modunu bozamazdı. Bugün onlara izin vermemeye kararlıydı. Onlara sadece daha rahatsız edici bakışlarla karşılık vermeliydi. Eren'i aradı. Onlarla takılmak için can atmıyordu ama bir yandan da alışık olmadığı kalabalıkta araba farı görmüş tavşan gibi olmak istemiyordu. Sonrasında onları ekmeyi ve eve yalnız dönmeyi planlamıştı.
Eren ve Armin ve oldukça geniş olan arabada oturan tanımadığı birkaç kişiyle birlikte oraya gittiler. Kalabalıktan hoşlanmıyordu. Kendi arabasıyla gitmeyi tercih ederdi ama çok hızlı bir şekilde her şey gelişmişti ve itiraz edecek boşluğu yakalayamadı. Sonra ise oradan ayrılmak için çok geç olmuştu. Aslında araba kullanmaya gerek yoktu bile. Onun yaşadığı yere yürüme mesafesine gideceklerdi ama bir şekilde sürüye uymuştu. Her şey normal ilerliyordu. İnsanlar kendilerini müziğe kaptırmıştı. Mikasa kimsenin odak noktası olmamaktan memnundu. Ta ki üzerinde hissettiği o bakışları fark edene kadar...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
summer shower •mikannie•
FanfictionMikasa yıllarca kendisini soyutlamıştı. Arkadaş edinmez ve aşk yaşamazdı. Böylesi iyiydi. Drama yok, üzüntü yok, sadece alışmış olduğu şeyler var... Yağmurlu bir yaz akşamına kadar her şey bu şekilde gidiyordu. Kara bulutlardan boşalan yağmurlar, tı...