i know who you pretend i am

52 6 15
                                    

Mikasa kaçmayı başaramadığı bir öpücük sonrasında gözlerini kaçırdı ve duvarı izlemeye başladı. Uyku sersemiydi ve bir süre kendine gelememişti. Sonrasında lavaboyu kullanması gerektiğini söyleyerek hızlıca odadan çıktı. Kendisine tamamen yabancı olan döşemeler ve geçtiği dar koridorda telaşlı bir şekilde banyoyu aradı. Bulup girdiğinde ise ilk işi yüzüne su çarpmak oldu. Bir an önce olayları kavramaya ve üzerinde düşünmeye başlamak istiyordu ama bir türlü parçaları birleştiremiyordu. Historia ile Hanji'lerin kafesinde buluşmuşlardı. Peki ya sonra? Hatırladığı şeyler çok gereksiz ve buğuluydu. Nasıl sarhoş olmuştu? Historia ile nasıl bu kadar yakınlaşmıştı? Pekala... Bu soruları askıda bırakmaya karar verdi. Şimdilik bunlar için bir cevabı yoktu. Şimdi ne yapması gerektiğini düşünmesi daha mantıklıydı. Historia'ya olanlar hakkında sorabilirdi belki de hemen oradan ayrılıp Hanji'ye uğrayıp dün olanları anlatmasını isteyebilirdi.

Historia ile önemsiz birkaç konuşma sonrasında hızlıca eşyalarını toplayıp oradan ayrıldı. Telefonunun kapağını açıp saate baktı. Saat on iki buçuğa geliyordu. Hanji ve Levi'ın yanına gitmeye ve güzel bir kahve ile ayılıp, dün olanları dinlemeye ihtiyacı vardı. Kafenin camdan yapılmış giriş kapısını dikkatlice silen Levi onu karşıladı.
"Bugün erkencisin?"
Evet. Mikasa daha önce hiç bu saatlerde gelmemişti. Levi'ın ne düşündüğünü veya ne bildiğini yüzünden okumak zordu. Mikasa 'hım' sesi çıkararak Levi'ın aslında bir soru olan cümlesini geçiştirdi. Levi yerine daha konuşkan olan Hanji, onun şu anki amacı için daha uygundu. Sessizce sipariş vermeye geldiğinde Hanji zaten onun gelmesini bekliyormuş gibi gülümsemişti.
"Hiçbir şey hatırlamıyorsun ha?"
Mikasa başını salladı. O sırada Hanji onun için buzlu bir americano hazırlıyordu.

"Pekala. Dün kafeyi kapattıktan sonra hep beraber biraz alkol aldık. Sen birazdan fazla aldın tabii. Hatta yarın yokmuşçasına içtin diyebilirim."
Mikasa durup düşündü. Oysa sadece birkaç kadeh içmiş olduğunu sanıyordu.
"Peki ya sonra?"
"Şu kız...? Onunlaydın hep."
"Yani.."
"Vıcık vıcıktınız. Tüm akşam birbirinizi öpüp durdunuz."
Mikasa başını masada duran kollarının içine gömdü.
O sırada elindeki bezle birlikte Levi geldi.
"Hatırlamıyorsun demek... O kız buralardan mı? Tanıdık geliyor."
Mikasa biraz düşünüp cevap verdi:
"Lise zamanlarında birkaç kez benimle buraya gelmişti. Adı Historia."
Hanji'nin gözleri şaşırmışçasına büyüdü.
"Ah! Cidden mi? Çok değişmiş, tanıyamadım."
Mikasa'nın kafası karıştı.
"Onu tanıyor musunuz ki?"
"Sayılır. Historia, Eren'in kız arkadaşıydı ama uzun süre önce onları görüyorduk. Ayrılmış olmalılar."
Mikasa ne diyeceğini bilemedi. O sırada kafeye tanıdık yüzler geldi. Hanji ve Levi birbirlerine baktılar. Armin ve Eren gelmişti.

Hanji seslendi:
"Mikasa bak kimler gelmiş..."
"Powerpuff girls ekibi tekrar burada, ha?"
Eren, bunu söyleyen Levi'a sinirli bir bakış attıktan sonra Armin ile beraber masaya oturdu.
Mikasa ise yeni öğrendiği bilgiyi sindirmeye çalışıyordu. Historia ve Eren? Bir türlü mantıklı gelmiyordu. Kendisi haricinde masada oturan dört kişi kendini sohbete kaptırmıştı. Mikasa'nın beyninde çakan şimşekleri fark etmiyorlardı. Önce Armin ve Annie, şimdi ise Eren ve Historia... Neden hep bu ikisi olmak zorundaydı ki? Özellikle mi yapıyorlardı? Mikasa masadan kalktı. Eren sordu:
"Nereye gidiyorsun Mikasa? Daha yeni karşılaşmıştık."
"Siktir git Eren! Sen de siktir git Armin!"
Armin ve Eren yanlış bir şey yapıp yapmadıklarını düşünerek birbirlerine baktılar.
Sessizliği Levi bozdu:
"Belki kabız olmuştur ve sıçamadığı için sinirleri bozuktur."

Mikasa çalan telefonuna baktı. Açmak istemedi. Historia arıyordu. Ekrana boş boş baktı ve aramayı reddedip, telefonunu çantasına attı ama bir kez daha telefonu çaldı. Susmasını bekledi ve ardından bir kez daha çaldı. Küfür edip telefonu açtı.
"Evet Historia, ne oldu!?"
"Dün olanlar için üzgünüm. Her şey birden gelişti ve ben bunu istemiyorum. Seni tekrar kaybetmek istemiyorum. Her şeyi ağırdan alabiliriz."
Bu kız neyden bahsediyordu? Mikasa cevap vermedi. Historia devam etti:
"Lütfen bu sefer yanımda kal. Eski günlerdeki gibi birlikte eve yürürüz ve birbirimize o nefret ettiğin bilekliklerden yaparız. Çok bir şey istemiyorum."
Mikasa hiçbir zaman Historia ile bunu yapmamıştı. Mikasa bilekliklerden nefret etmezdi ki... Birden gözünde geçmişten kesitler canlandı. Evet şimdi hatırlamıştı.
"Historia... Ben Ymir değilim."
Birden söyledi. Hiç yumuşatmadan söylediği için pişman oldu. Ymir'in kolundaki süslü bilekliklerin nereden geldiğini hep merak ederdi çünkü o böyle şeylerden hiç hoşlanmazdı. Şimdi ise yapboz parçaları yerine oturmuştu.

Historia için üzüldü. Bugün ona ne kadar negatif duygular beslemiş olsa da o eski bir arkadaşıydı. Geçmişte beraber ödevler yapar, alışverişe gider ve bazen okuldan sonra rastgele kafelere giderlerdi. Bunları daha çok grup halinde yaparlardı aslında. Annie ve Ymir de katılırdı. Tabii son sınıfta Ymir yanlarında değildi. Yaz tatilinden iki gün önce Ymir hayatını kaybetmişti. Mikasa o sırada Annie ile takılmıyordu. Annie'nin onu reddetmesi aralarındaki arkadaşlığı tuhaf bir hale getirmişti. Historia'ya yeteri kadar destek olamamışlardı. Hemen ardından Mikasa yurt dışına gitmişti. Döndüğünde ise herkesle bağları çoktan kopmuştu bile...

Mikasa koşmaya başladı. Kalbi çarpıyordu. Bu sefer suçluluk duygusu ve panikle. Geçmişte yapamamış olsa bile şimdi arkadaşının yanında olmalı ve onun kalbindeki boşluğun büyüyüp, kontrolden çıkmasına engel olmalıydı.

summer shower •mikannie•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin