Mikasa ve Jean, Annie'nin çalıştığı eczaneye doğru yürüyorlardı. Bu nasıl olmuştu? Doğru ya... Jean'ın annesi için ilaç almalılardı ve eczane eve çok yakın olduğu için arabayı park ettikten sonra arabadan inmişler ve oraya yürümüşlerdi. Jean'ın annesi o sırada önden Jean'ın evine gitmişti. Mikasa Annie'nin orada olacağını hatırlayana kadar eczaneye girmişlerdi bile... Annie... Onu uzun zamandır görmediğinden midir bilinmez, Mikasa onun güzelliği karşısında resmen büyülenmişti. Onun heykelini yapıp, evinin tam ortasına koymak istedi. Açık renkli boğazlı kazağı ve büyük bir tokanın arasına toplanıp, sıkıştırılmış saçları ve yüzünü çevreleyen perçemleri hem çok gündelik, hem de bir o kadar çekici duruyordu. İnsanların lisede zaman zaman dalga geçtikleri kemerli burnu, Mikasa'ya göre bir kusurdan çok Annie'nin güzelliğine ait önemli bir elementti.
Jean'ın "Hey, Annie! Merhaba." demesiyle Annie'nin bakışları önce Jean'a, sonra ise Mikasa'ya yöneldi. Jean alması gereken ilaçları Annie'ye söylerken, Mikasa Hitch'in sesini duyana kadar gözlerini Annie'den ayırmadı. Hitch'in ruh hali iyi gibi duruyordu ama bunu anlamak zordu. Bazen yüzüne samimi olmayan bir gülümseme yerleştirip, bir şeylerle dalga geçiyordu. Onun tavırları Mikasa'ya bir miktar Ymir'i hatırlatıyordu. Tekrar bu tür bir gülümseme beliren yüzü Jean'a yöneldi. Jean hedeflendiğini fark edip hızlıca Mikasa'ya baktı.
"Lütfen bir şey söyleme Hitch."
Hitch arkadaşının isteğine kulak asmadı ve gıcık ifadeler kullanarak dalga geçmeye başladı. Sinir bozucu değildi. Amacının Jean'ı ufaktan kızdırmak olduğu belliydi.Mikasa ise kabul etmek istemese de Hitch'i kıskanıyordu. Mikasa'nın aksine çok kolay bir şekilde Annie'ye sahipti. Bu yüzden ateşe ateşle karşılık vermek istedi.
"Hey.Hitch, bizimle dalga geçiyorsun ama peki ya sen ve Annie'ye ne demeli? Yapışık ikizler gibi hep berabersiniz."
Hitch, sessiz bir imaja sahip olan Mikasa'dan bunu duyduğuna şaşırmıştı.
"Annie ben olmadan hiçbir işi becermiyor da ondan. O bensiz yapamıyor, ne yapabilirim ki? Asosyalin teki olması benim suçum değil."
Hitch'in dediklerini duyan Annie cevap olarak orta parmağını kaldırdı. Mikasa sadece daha fazla kıskanmıştı. Muhtemelen Annie'yle hatta hiçkimseyle hiçbir zaman bu kadar samimi olamayacaktı.Gözleri onu izleyen Jean'a kaydı. Ona bakıp ne düşünüyordu ki? Hitch'e dediği şeyden rahatsız mı olmuştu? Neden rahatsız olsun ki?
"Gidelim mi Mikasa?"
Mikasa cevap vermeden Hitch atıldı.
"Hemen gidiyor musunuz? Ben de yeni çiftimizle beraber çifte randevuya çıkarız diyordum."
"Kafana göre bir şeyler planlama Hitch."
Jean cevap vermişti ama Hitch onların peşini bırakacak gibi değildi.
"Sen ne dersin Mikasa?"
Mikasa Jean'a baktı. Jean durumdan rahatsız gibi durmuyordu.
"Mikasa ile ben bir ara bunun hakkında düşünürüz. Sana mesaj atarım. Hoşçakal."Jean birkaç dakika annesiyle zaman geçirdikten sonra Mikasa ile mutfak masasına oturdu. İkisi de konuşmak istiyordu çünkü konuşulması gereken şeyler vardı. Jean başladı.
"Annie ile bir geçmişin mi var?"
"Evet. Lisede arkadaştık. Bu sene tekrar karşılaştık ve bir süre görüştük."
"Şuan konuşmuyorsunuz?"
"Evet."
"Hitch seni rahatsız ediyor mu?"
Jean durumu kavrayabilmek için sırasıyla sorularını Mikasa'ya yönelttiği için Mikasa terapistiyle konuşuyor gibi hissetmişti.
"Pek sayılmaz. Kötü niyetli olmadığını anlayabiliyorum."
"Nasıl desem, Hitch ve Annie'nin karmaşık bir ilişkisi var. Arkadaş veya sevgili değiller."
"Biliyorum."Jean, bu belli belirsiz cevaplardan tatmin edici bir sonuç çıkaramamıştı.
"Bana karşı dürüst olabilirsin Mikasa. Az önce gerildiğini ve rahat olmadığını fark ettim. Lütfen açıkça söyle."
"Pekala. Öncelikle senin beklentilerini bilmediğim için seni hayal kırıklığına uğratabilirim. Bunu söylemek zorundayım çünkü sana değer veriyorum."
Jean'ın bakışları ciddileştiğinde Mikasa devam etti.
"Sanırım Annie'yi kıskanıyorum ve evet, sanırım bu hâlâ ondan hoşlandığım anlamına geliyor. Duygularım konusunda emin değilken, sana umut verdiysem özür dilerim."Jean birkaç dakika duyduklarını sindirmeye çalıştı ve mutsuzluğunu gizlemeye çalışan ifadesiyle konuştu.
"Özür dilemene gerek yok. Bana karşı dürüst olduğun için mutluyum."
Yüzündeki hayal kırıklığı tam tersini söylese de devam etti.
"Bunun karşılığında ben de sana karşı dürüst olacağım."
Yutkundu.
"Seni ilk gördüğüm günden beri öyle seviyorum ki, partide tekrar karşılaştığımız gün dünyanın en mutlu adamıydım. Bana aynı şeyleri hissetmediğini anlıyordum. Son zamanlarda özellikle... Başlarda zamana bırakmak istemiştim ama umduğum gibi olmadı. Seni arkadaşım gibi görmeyi denedim çünkü diğer türlü acı verecekti. Bu da işe yaramadı. Senin hislerinin farkındayım ama seni sevmeyi nasıl bırakırım bilmiyorum."Mikasa karşısındaki adamın samimiyetini iliklerine kadar hissetmişti. Bu yüzden hissettikleriyle ürperdi. Bir süre sessizlik oldu. Mikasa konudan alakasız bir şekilde sordu.
"Doktor. Onunla ne kadar yakınsınız?"
Bu soruyla Jean'ı şaşırtmıştı.
"Bazen buluşup bir şeyler yapıyoruz. Arkadaş? hayır. Bundan daha yakınız. Bazen şey hakkında konuşuyoruz-"
Mikasa az önceki ifadesinden eser kalmamış, yüzünde güller açan adama tebessüm etti. Jean o an bir aydınlanma yaşadı ve zihninde film şeridi gibi geçen parçaları birleştirdi.
"Teşekkür ederim, Mikasa."
Duygu karmaşasından kızarmış yüzleriyle birbirlerine sarıldılar. Mikasa kendisine bakan gözlerdeki aşkın sönmesini diledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
summer shower •mikannie•
FanfictionMikasa yıllarca kendisini soyutlamıştı. Arkadaş edinmez ve aşk yaşamazdı. Böylesi iyiydi. Drama yok, üzüntü yok, sadece alışmış olduğu şeyler var... Yağmurlu bir yaz akşamına kadar her şey bu şekilde gidiyordu. Kara bulutlardan boşalan yağmurlar, tı...