BÖLÜM 2

1K 155 91
                                    

"Kovuldum mu?"

Toplantı odasına doğru koşarken odadan yeni çıkmış olan sekreter Beyza güldü. "Henüz değil."

Yanından geçip kapıya yönelirken elindeki sekreterliği ve kalemi aldıktan sonra "Çıkınca geri veririm." Deyip reddetmemesi için tatlı bir şekilde gülümsedim. "Ajandamı almayı unutmuşum."

"Gelmeyi de..." dese de kötü niyetli olmadığını biliyordum. Bu işyerinde birçok kötü niyetli insan vardı ama Beyza onlardan biri değildi. Koluma düşen çantamı omzuma çıkarttıktan sonra sekreterliği ve kalemi sol elimle tutup sağ elimle toplantı odasının kapısını sessizce açtım. Dileğim ilgi çekmemekti ama kapıdan içeri girdiğimde çoktan bütün yüzler bana dönmüştü. Bakışlarını ilk kaçıran ve toplantıya devam eden patronum Kıvanç Bey olmuştu. Birkaç saniye süren bakışlarında beni saatlerce azarlamıştı. Diğer insanlar da ilgisini toplantıya çevirdiğinde hızla ilerleyip Kıvanç Bey'in çaprazında duran ve benim için boş bıraktıkları sandalyeye oturdum.

"Yapım şirketinin güncel teklifi bu şekilde. Canan Hanım kendisine düşen pay konusunda memnun değil."

"Canan Hanım ne için memnun oluyor ki?"

Yönetici asistan boğazını temizlermiş gibi öksürdüğünde bahsettiğimiz kitabın editörü Cem'in bakışları Canan Hanım'ın avukatına döndü. Cem "Çok haklı tabi. Eşsiz bir kitap." Diye çaresiz bir kurtarma çalışmalarına girişse de Kıvanç Bey'in bakışlarıyla sustu. Bugün işyeriyle ilişiği kesilmese iyiydi. Poyraz Bey bu konularda hassastı. Ama Cem de vazgeçilmesi zor bir çalışandı. Yayınevinin hem en iyi editörlerinden hem de en iyi yazarlarındandı. Özgüveni de buradan geliyordu.

Avukat sözü aldıktan sonra Cem'i es geçerek toplantı masasını çevreleyen diğerlerimize baktı sırayla. Son bakışı Kıvanç Bey'de durdu. "Müvekkilim kitabının yapım şirketinin verdiği değerden daha fazlasını hak ettiğini düşünüyor. Bir yıldır yayınevinizin en çok satan kitabı. Ülke genelinde de çok satan ilk on bir kitap arasında."

Kitabı tam olarak on birinci sırada olduğu için 'ilk on bir' demeyi daha uygun görüyordu. Sırası elli beş olsaydı da en çok satan ilk elli beş kitap arasında derdi. 'Arasında' denildiğinde sanki ortalarında bir yerde izlenimi veriyormuş gibiydi ama o sınırını kendi belirlediği sıralamada sonuncu sıradaydı. Tanıdığım avukatların çoğu bu şekilde algı yönetimiyle para kazanıyordu. Fazla görüşmediğim ablam da dâhil olmak üzere.

Poyraz sıkkın bir nefes aldıktan sonra ellerini birbirine kavuşturdu ve masada gülümseyerek avukata döndü. "Canan Hanım'ın talepleri dolayısıyla beş kez sözleşme üzerinde değişiklik yapmak üzere toplantı düzenledik ve bütün toplantılar Canan Hanım'ın talepleri doğrultusunda sonuçlandı. Son kararlaştırılan pay da Canan Hanım'ın istediği pay zaten. Kendi talep ettiği payı mı yetersiz buluyor kendisi?"

Avukat birkaç saniye sessiz kaldıktan sonra "En son yaptığımız değerlendirme sonucunda yeterli bulmadık." Dediğinde Kıvanç Bey yavaşça başıyla onayladı. "O zaman Canan Hanım'a yapabileceğim tek öneri, sözleşmeyi imzalamaması."

Derin bir sessizlik olduktan sonra avukat hanım masanın üzerinde duran eşyalarını evrak çantasına toparlamaya başladı. Hiç kimse istifini bozmazken avukat hanım masadan kalkıp kapıya yöneldi. Kıvanç Bey arkasından "İyi günler dilerim." Dediğinde avukat hanım gergin bir şekilde "Size de." Dedikten sonra odadan çıkıp kapıyı kapattı. Yönetici asistan Zeynep Hanım, Kıvanç Bey'e döndükten sonra "Bizim için verimli bir sözleşme olacaktı." Dediğinde Poyraz Bey "Canan Hanım kendini bulunmaz hint kumaşı sanmasaydı, evet." Dedi ve toplantı masasındaki bizlere döndü. "Evet, bir konu daha var demiştiniz."

SEÇ VE YAŞAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin