BÖLÜM 9

73 12 1
                                    

Merhabalarr  sanırım bu kitabın en uzun bölümüyle geldiim. Olayların açılmaya başladığı bir bölüm oldu. İyi okumalar dilerim ^^

Bölüm şarkısı:  Cat Pierce "You Belong To Me"

**

"Kimse yok gibi gözüküyor."

Ellerim dudaklarımda korkuyla Kıvanç'ın odaya geri dönmesini bekler bir haldeyken Kıvanç odaya girdiğinde ellerimi dudaklarımdan hızla çekip ona doğru birkaç adım attım. Odanın ortasına kadar geldiğinde birbirimizin karşısında durduk. Dolu gözlerimle ona bakarken "Emin misin?" diye sordum. Kendi cümlem bile kitabı hatırlatırken titrek bir nefes aldım. Buna emin misin?

"Evet, iyice baktım. Zaten birini görse Luna da havlardı. Sakin olur musun artık?"

Bana uzanan ellerine çarparak dolabıma ilerledim. Sürgülü dolabı sinirle açarken sürgülü kapak dolabın sağ kenarındaki suntaya gürültüyle çarptı. Çıkan sese irkilmedim çünkü hâlihazırda vücudumda yeterince korku vardı. Ev şortlarımın üst üste katlı olduğu raftan rasgele bir şortu beceriksizce çektiğimde, geriye kalan şortların dağılmasına sebep olmuştum ama dağınık durmak eşyalarımın alışık olmadığı bir durum değildi. Kıvanç'ı beklerken sadece iç çamaşırlarımı ve bol tişörtümü giyebilmiş, titreyen ellerim her şeyi zorlaştırdığı için devam etmeden Kıvanç'ın geri gelmesini beklemiştim. Kıvanç ise korkum dolayısıyla hızla baksırını ve pantolonunu giyip evde birinin olup olmadığına bakmak üzere hareketlenmişti. Not benim için ifade ettiği kadar onun için anlam ifade etmemişti ama ne kadar korktuğumu gördüğünde içimi rahatlatmak için bakmaya gitmişti.

Şortu giyinmek üzere eğileceğim sırada Kıvanç elimdeki şortu tutup çekerek beni doğrulttu. "Bir sakin ol, diyorum."

Şortu geri çekmeye çalışırken "Beni anlamıyorsun!" diyerek sesimi yükselttim. Şortu, tutan ellerinden çekemememin aksine o ellerimden alıp yatağa attıktan sonra kendisine odaklanmamı sağlayıp ellerini saçlarımdan yanaklarıma doğru kaydırıp nazikçe tuttu. "Anlamaya çalışacağıma söz veriyorum. Birinin evine girip o notu bıraktığını mı düşünüyorsun?"

"Birinin değil, bir katilin!"

Derin bir nefes aldığında ellerimi yanaklarımı tutan ellerinden bileklerine kaydırdım. Beni anlamaya dahi çalışamadığı için elini ittireceğim sırada "Şş." diyerek beni tekrar sakinleştirdi ve ellerini itmeme engel olup bana doğru bir adım daha atıp aramızdaki mesafeyi azalttı. Güven veren elleri yanaklarımı tutsa da şefkatli bakan gözleri söylediklerime güvenmiyor gibiydi.

"Başka bir ihtimal gelmiyor mu aklına? O not, Seç ve Yaşa kitabı için yazdığın tanıtıma dair notlarından biri olabilir mi?"

"Aklıma geldi fakat yazılara sadece ofiste çalıştım. Not kağıtlarıyla da değil, laptop üzerinden çalıştım. Hadi diyelim ki yanlış hatırlıyorum..." dedikten sonra sesim biraz önceki sinirimi yansıtmıyor olması sebebiyle elleri arasından çıkmama hazırlıksız yakalandı. Buruşturarak yatağın üstüne atmış olduğum not kâğıdını alarak ona döndüm. Vücudunu bana doğru döndürmüş, beni izliyordu. Tekrar yanına geldikten sonra not kâğıdını ona doğru göstererek kaldırdım. Neyi kastettiğimi söylememe bile gerek kalmadan "Bu senin yazın değil." dediğinde başımı onaylar şekilde salladım.

Düşünerek geçirdiği birkaç saniyenin ardından not kâğıdını elimden alıp "O zaman..." dedikten sonra gözlerini notta gezdirdi fakat fazla oyalanmadan not kâğıdını sallayarak gözlerini bana çevirdi. "... bunu ofise götürüp herkesin yazısıyla kıyaslanmasını sağlayacağım. Belki baskı öncesi süreçte çalışılırken birinin notu eşyalarınla karışmıştır. Dağınıklığın malum. Eşyalarını sağın solun masasında unutuyorsun, karışmış olabilir."

SEÇ VE YAŞAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin