Merhabalaar yeni bölümle sizlerleyiiim. Yorumlarınızı bekliyorum.
İyi okumalar dilerimm <3
—-
"Kıvanç bir kere daha düş..."
"Defne yeter!" dedikten sonra masasının karşı duvarında asılı olan, yayınevinin logosu ile logonun altında Kıvanç ile babasının soyadının yazılı olduğu ışıklı yazıyı gösterdi.
"Demirel Yayınevi'nin otuz yıldır ayakta olmasının en önemli sebebi ne biliyor musun?" diye sorduğunda gözlerimi devirip "Kimsenin ikinci kere hata yapmaması." Diye ezbere bildiğim sebebi dile getirdikten sonra "Ama bu, ikinci kere hata yapamasınlar diye çalışanları kovmak anlamına gelmemeli, insanların hatalarından ders alması, anlamına gelmeli." Diye sinirle konuşmaya başladığımda bakışlarını benden aldı. Masadaki, incelemesi için bırakmış olduğum yeni dergi yazımın da olduğu kâğıt topluluğundaki sayfaları hızla geçerek göz gezdirmeye başladı. Normalde Sıla'nın düzenleyerek önüne koyması ve iş listesi olarak sabah toplantısında üstünden geçmesi gerekiyordu ama pek öyle olmamış gibi gözüküyordu.
"Tamam, işte, dersini alır böylelikle."
Ardımda duran kapıyı gösterip Sıla'yı kast ederek "Bazı insanlar için sloganın da, 'En azından elli altıncı hatanızı yapmayın' falan mı? Sıla hala buradayken, Yağmur'un kovulması haksızlık değil mi? İlk hatasında?" diye sorduğumda çatılan kaşları altındaki uyaran bakışları tekrar bana döndü. Gözleri 'Şansını zorluyorsun' der gibi bakıyordu."Dua etsin tek yaptırımım kovmak, onun yüzünden ödeyeceğim tazminatı ondan almaya kalksam aylarca ücretsiz bir şekilde bizimle çalışmak zorunda kalırdı. Ayrıca Sıla'nın hatalarının mahiyetleri, Yağmur'unki kadar ağır değil. Kaldı ki o kızı da kovmak üzereyim, yeni sekreter bakıyor Zeynep."
"En azından buradan kötü ayrıldığı duyulmamalı, sektörde iş bulması zorlaşma..."
Kâğıt topluluğunun arasından bir kâğıdı çıkartıp bana doğru uzatırken "Defne sen kendi işini yap, ben de benimkini." Dediğinde yavaşça uzattığı kâğıda uzanırken anlamlandırmaya çalışıyordum. "Yazını beğenmedim, düzelt öyle getir." Diye açıkladığında isterik bir şekilde güldüm ve kâğıdı sallayarak "Okumadın bile!" diye sitemlendim. Sadece başını şişirdiğim ve tersine gittiğim için yapıyordu.
"İçime beğenmeyeceğime dair bir his düştü, var mı bir itirazın?"
Sinirden kapalı dudaklarımın ardında dilimi çiğneyip dururken sakinleşmek umuduyla derin bir nefes aldım çünkü benim aksime Kıvanç'ın yakın zamanlarda sakinleşme ihtimali yok gibi gözüküyordu. Birimiz bu hale geldiğinde, diğerimizin geri adım atmak zorunda kalması yazılı olmayan bir kuraldı.
"Birkaç saat sonra tekrar gelirim." Diyerek kapıya yöneldiğimde "Çok yoğunum bugün." Dedi. 'Bu konuyla bir daha bana gelme' der gibiydi ve gelecektim, çünkü Yağmur'un referans mektubuna ihtiyacı olacaktı ve en azından bunu yapmalıydı. Neredeyse benim kadar, kaç yıllık çalışanıydı ve tek bir hata yapmıştı. Faturası böyle kesilmemeliydi. Buradan husumetli ve büyük hatası dolayısıyla ayrıldığı duyulduğunda sektörde iş bulması zorlaşabilirdi. Zaten piyasa kötüydü ve kimse çalıştığı yerden kımıldamaya cesaret edemiyordu, bir de kötü bir izlenimle iş bulmaya çalışmamalıydı.
Cevap vermeden odasından çıktıktan sonra sıkıntıyla nefesimi üfledim. Koridorun sonundaki cam kapının ardında Yağmur, umutla benim onların yanına dönmemi bekliyordu ve ben ona beklediği haberi veremeyecektim. Yağmur'un kovulmasının üstünden birkaç gün geçmişti ve Yağmur, kalan eşyalarını toplamak için ve tekrar Kıvanç'la konuşabilmek için yayınevine gelmişti fakat Kıvanç konuşmayı kabul etmemişti. Kıvanç'ın da gaddarlığının bir sınırı vardı ve Yağmur'un daha fazla karşısında ağlamasını görmek istememişti ama bir yandan da kararından da dönmüyordu. Karar onun için bir kere verilir ve sonra tekrar açılmamak üzere rafa kaldırılırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEÇ VE YAŞA
Mystery / ThrillerBir yayınevinde editör olarak çalışan Defne Saraç, bir gün kapısının önüne bırakılan, yazarının anonim olduğu bir kitapla karşılaşır. Yayınevine gittiğinde, kitabın tüm çalışanlara bilinmeyen biri tarafından bırakıldığını öğrenir. Kitap, okuyucunun...