Bölüm 11: "Bir Ölünün Dirilişi"

158 25 49
                                    

Sert yatağında yavaşça açtı gözlerini genç kız. Etrafına bakındı ama hiçbir şey göremiyordu. Bulanıktı her yer. Ayrıca ağır bir yanık kokusu da vardı evinde. Yatakta doğruldu ve ayağa kalktı. Her yerini ezbere bildiği evinde banyoya doğru gözü kapalı bir şekilde yürümeye başladı.

İyice yıkadığı gözleriyle aynaya baktı. Net görebiliyordu. Bir süre ayna da izledi kendini. Gözleri kan çanağına dönmüştü. Yüzünde nereden geldiğini bilmediği birçok çizik, derin kesikler ve korkutucu yaralar vardı. Biri tarafından darp edilmiş gibiydi.

Omzunun hemen üzerine düşen kısacık ve düzensiz, kötü bir şekilde kesilmiş saçlarını parmaklarının arasına geçirdi. Saç uçları kızıl kalmıştı ama geriye kalan saçları simsiyahtı. Parmakları aynada yansıyınca onlara baktı bu sefer. Avuç içleri sanki ortadan ikiye kesilmişte tekrar dikilmiş gibiydi. Parmakları perişan haldeydi. Eski parmaklarının nasıl olduğunu hatırlamıyordu ama bu parmakları hiç sevmemişti. Aynadan boynuna kaydı gözleri. Kalın pembe bir çizgi yer edinmişti ince şekilli boynunda. Biriyle kavga etmiş gibiydi. Ya da yolda bir gaspçıya rastlamış ve onunla bir tartışma yaşamış gibiydi.

Kendini izlemesi bitince yüzündeki ve ellerindeki yaraları kapatmak için yatak odasına gitmek için banyodan çıktı. Fakat tuhaf bir şey vardı. O da tüm evin simsiyah olmasıydı. Anlaşılan evinde büyük bir yangın çıkmıştı:

-B-.....Burda n-ne olmuş böyle?...

Evin her odasına bakıp çıkıyordu. Her yer aynıydı. Mobilyalar yanmış, bulunduğu odada öylece duruyordu. Tavan, yer, duvarlar her yer siyaha bürünmüştü. Lakin yattığı yatak ve banyoya hiçbir şey olmamıştı. "Heralde biri benimle dalga geçiyor. Ya da ben hala rüyadayım." diye düşünüp avuttu kendini. Ama bunun gerçek olmayacağını o da çok iyi biliyordu:

-Bu evde yaşayanlar nerde!?

Birilerine seslenmek istedi ama bir sorun vardı. Bu evde onunla beraber kim yaşıyordu? Hatırlamaya çalışıyordu ama hiçbir şey yoktu. Hafıza kaybı mı geçirmişti. Ya da tüm yakınları ölmüş müydü?

-Benim ailem nerde? Anne! Baba!

Cevap yoktu. Kulaklarına dolan tek ses kendi sesinin evin içerisinde oluşan yankısıydı. Endişelenmeye başlamıştı. Bir ipucu aramaya başladı. Siyaha bürünmüş mekanda herhangi bir alet bulmaya çalışıyordu ama sadece kül ve bir yerlere dağılmış, yarısı yanmış mobilyalar vardı.

Geri dönüp yatağına oturdu. Aklına gelen ani fikir sayesinde yatağın altına baktı. Oradaydı. Bir bilgisayar vardı. Hemen çıkartıp yatağın üzerine koydu. Açtığında sade bir ekran karşıladı onu. Arama sekmesine girip yaralı parmaklarını klavyeye koydu. Büyük bir hevesle oturduğu aletin başında donup kaldı:

-Ailemi araştırmak istiyorum ama... Ben kimim?

Çok saçma bir soru gibi geliyordu değil mi? Bir insan nasıl kendini bilmezdi?

Ama o bilmiyordu. Kim olduğunu, nereden geldiğini, neden burada olduğunu, bir yakını olup olmadığını... Hiçbir şey bilmiyordu. Garipti. Hemde çok garip:

-Peki... Madem burada bir şey bulamıyorum. O zaman dışarda ararım.

Yürüyüp tekrar banyoya gitti. Dolapları karıştırmaya başladı. İstediği her şeyin banyoda bulunduğunu anladı. Yaralarını kapatacak malzemeler. Hemen işe koyuldu. Yaraları gerçekten kötüydü. Çoğunun üzerine yara bandı yapıştırdı. Makyajı az önce keşfettiği tüm yaralarının üzerine uyguladı. Güzel görünüyordu. Kötü değildi. Kendini aynadan kontrol etti ve kıyafetlerine baktı.

Ölünün Kokusu<Vsoo>Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin