Bölüm de ki birkaç sahne sizi etkileyebilir. Hassas olan okurlarım için başlamadan önce uyarı yapmak istedim. Özür dilerim.Bölümü yazarken ağladım. Aklıma gencecik yaşta öldürülen kadınlar geldi... Huzur için de uyuyun güzel meleklerimiz🤍
Medya da ki şarkıyı açıp bölümü okursanız sevinirim.
Keyifli okumalar <3
.Gökyüzü ağlıyordu... bizimle beraber gökyüzü de ağlıyordu. Hızla akan yağmurdan kimse kaçamadı. Rüzgarın şemsiyelerin zor tutulmasına neden oluyordu. Yengem ne kadar beni şemsiyesine doğru çekse de gitmedim. Islanmaktan kaçmadım. Islanmam ya da hasta olmam umrumda değildi. Sadece önemli olan kardeşimin daha yaşı küçük olmasına rağmen öldürülmesi, toprağın altına koyulması. Kardeşimin bedenini toprağa koymalarıyla üstüne toprak attılar.
"Benim kızım üşür!" Annemin bağırışları ile titredim. Dayımın kollarının altından çıkmaya çalışıyordu. Kardeşimin bedeninin üstüne atılan her toprağın sesini duymak beni mahvediyordu.
"Nur'um orada üşür." Annemin ağlayışı daha da şiddetlenince dayım artık dayanamayıp annemi buradan uzaklaştı. Ellerimi yumruk yaptım. Toprak atma işi de bitince mezara gelen yakınlarımız yavaştan gitmeye başladı. Mezarda sadece ben, babam, abim ve hamile yengem kaldı. Abim, yengemi de alıp gitmesiyle babamla yalnız başımıza kaldık.
Babam elinde şemsiyesini yere düşürdü. Yanına gidip ona sarıldım. Babamın ağlamamak için kendini sıktığını fark ettim ve bu yüzden ağlayabilsin diye ona sarıldım. Babam başını omzuma koymasıyla ağlayama başladı. Ağlamaktan gözlerimin acıdığından dolayı ağlayamıyordum.
"Nur'um gitti." Dedi babam.
"Cennet kokulum gitti."
Babamla bir süre orada durduktan sonra abimin tekrar yanımıza gelmesiyle zor da olsa kardeşimi yalnız, toprağın altında bir başına bıraktık. Eve geçtiğimiz de misafirlerimizin hâlâ gitmediklerini gördüm. Ağzımı açardım ama bugün o gün değildi. İşi güçleri gıybet yapmak ve yemek yemekti. Annem için susuyordum.
Odama girip üstümde ki ıslak kıyafetleri çıkardım. Yeni kıyafetler giydiğim de kendimi yatağa attım. Yan dönmemle gözüm masamda duran çerçevelerden birine takıldı. Çerçeve de ben ve Nur'un fotoğrafı vardı.
"Nur ben seni kaç defa uyardım ablacım?" Kollarımı belime koyup ona tek kaşımı kaldırarak baktım. Suçlu olduğunu anlayınca ellerini yukarıya kaldırdı.
"Valla yerine koyacaktım ama acil işim çıktı." Dedi. "Acil iş" i olmadığını bildiğimden dolayı inanmamıştım.
"Unuttum. Söz bir daha olmaz." Demesiyle ona kızmamam için yavru köpek gibi baktı bana. Gözlerimi kapatıp derin nefes verdim. Böyle yapınca ona kızamayacağımı biliyor cadı. Gözlerimi açmamla kaşımı kaldırdım. Bir süre öyle dik dik ona baktım. Ne ben vazgeçecek gibi duruyordum ne de o. Kazanacağını bildiğimden dolayı iç çektim. Belime koyduğum ellerimi indirdim.
"Peki öyle olsun." Dedim. İşaret parmağımı ona doğru salladım.
"Eğer bir daha olursa böyle bir şey valla vermem." Başını hızlı sallamasıyla gülümsedim. Yatağından kalkıp kollarını belime sarıp bana sımsıkı sarıldı.
"Canım ablam!" Dedi şımarık. Ellerimle saçlarını dağıttım. Kendini çekip kaşlarını çattı.
"Ya abla!" Elleriyle saçlarını düzelttim. Güldüm ona.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yaşamaya Bak
Romanceİrem her insan gibi normal bir kızdı. Sabah okuluna gidiyor, dönüşte kardeşini okuldan aldıktan sonra eve geçiyor, akşam ailesiyle vakit geçirdikten sonra ders çalışıp yatıyordu. Bir gün kız kardeşi Nur'un doğum günün de okul çıkışı Nur'dan haber al...