"Metresim olun istiyorum."
"Ne?!" Bir saniye... sinirlenmeden önce mantıklı düşünmeliyim. Çünkü o bir prens -hatta kral- eğer ona karşı ters bir hareket yaparsam şef rütbem tehlikeye girer. Belkide çirkin bir şaka yapmaya çalışıyordur? Alttan almalıyım...
"Şey efendim... anlayamadım. Şaka mı yaptınız?" Andrew aniden oturduğu yerden kalktı. Aniden kalkması ürkmeme sebep oldu.
"Şef Y/N~ Şaka falan yaptığım yok. Ben ciddiyim. Sizden hoşlandım şef. Buralarda sizin gibi bir kadın bulmak çok zor." Sinirden titreyen ellerimi sertçe sıktım. Ben bu adama asla yüz vermedim ya da onun yanlış anlayacağı bir hareket yapmadım.
"Benim gibi bir kadın derken ne demek istiyorsunuz? Sizin yanlış anlayacağınız bir harekette mi bulundum?" Abime söz verdim.
Kavga yok!"Yani... siz çok cesursunuz, dikkat çekiyorsunuz, güzelsiniz. Bir kadında beğendiğim tüm özelliklere sahipsiniz. Size olan ilgim sizi ilk gördüğüm an başladı. Sizin bana diğer kadınlar gibi davranmamanızda beni etkiledi. Genelde kadınlar beni gördükleri an üstüme atlarlar ama siz mantıklı bir mesafe koydunuz." Andrew'un dediği şeyleri duymakta zorlanmaya başladım. Sinirden etrafımdaki sesler sadece ufak cızırtılara dönüştü.
Öfkeyle yerimden kalktım. "Herşeyi geçtim... benden hoşlandığınızı söylediniz. O zaman neden metresiniz olmamı istiyorsunuz?" Alacağım cevabı tahmin edebiliyorum.
Andrew'un ağzından bir kahkaha çıktı. "Hahahah! Ne yani?! Sizinle sevgili olacağını veya evleneceğimizi mi düşündünüz? Üzgünüm ama ben Aslan ırkının kralıyım, sense... değersiz bir tilkisin. Aptalsınız, fakirsiniz , açlıktan ağzınız kokuyor... Ama sen diğer tilkiler gibi değilsin. İdare eder bir sıratın var vücudun ortalamanın biraz aşağısında. Yinede bu tavırların seni tatlı yapıyor."
Öfkeden kuduruyordum. Gözlerime kan sıçramıştı. Bu sefer kendimi tutamayacağım sanırım... "Seni... altı kavak, üstü ayı, ortası kat kat pezevenk! Benim böyle bir şeyi kabul edebileceğimi nasıl düşündün! Ben senin gibi iğrenç bir ırkçının metresi olur muyum?! Git kendini becer!!" Nefes nefese kalmıştım ama Andrew tepkisiz bir suratla bana bakıyordu.
"Vay be... çok fena küfürler biliyorsun... Her neyse, tekrar düşün. Seninle istediğim zaman istediğim şeyi yapacağım. Ve istediğin her şeyi önüne sereceğim. Çok güzel bir evinde olacak." Bu adam kendine evcil hayvan arıyor belli.
Daha fazla buna katlanamayacağım."Senin gibi bir orospu çoçuğunun kral olacak olması beni deli ediyor... Senin benim ve benim ırkım hakkındaki düşüncelerini alır götüne sokarım. Sen koca bir bebeksin. Doğduğun andan beri 'höyt' desen. 'Al sana göt' demişler. Mızmızsın, bencilsin, egolusun. Tüyler içinde büyümüşsün istediğin her şeye sahip olmuşsun ama artık bir çocuk olmadığını fark et. İstediğim her şeye sahip olamazsın... Neyse seninle konuşmam bile zaman kaybı. Ben cevabımı verdim..." Artarda gelen hızlı adımlarla kapıya yöneldim. Kapının kolunu tutuğum an Andrew bana seslendi.
"Şef Y/N! Çok yanlış bir fikre kapılmışsınız. İstediğim herşeye sahip olurum bu benim doğamda var. Göründüğünden çok daha inatçı birikimdir. Ben sizin gibi çok tilkiyi tavşan yaptım. Siz tilkiler her zaman kendi çıkarlarınızı düşünürsünüz. Er ya da geç tıpış tıpış kucağıma geleceksiniz çünkü... bu sizin doğanızda var... neyse o çürümüş halkına ve boş arazine geri dön ve 'şefçilik' oynamaya devam et. Zaten yakında herşeyini kaybedeceksin. Çünkü benim yönettiğim bir dünyada öyle ezik bir ırka ve kuru toprağa ihtiyaç yok... Çıkarken kapıyı kapatın." Andrew denen o şerefsizin söylediği şeyler kanımı dondurdu. Öfkeden kudurmuştum. Bu söylediği şeyler çok ağır gelmişti. Bunların altında kalamam...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sukuna X Reader | Kiss Me Liar
Fanfiction"Memnun oldum Şef! Umarım iyi anlaşırız." Coşku dolu gözlerle elimi Sukuna'ya uzattım. Sukuna gülümseyerek gözlerini devirdi. "Siz tilkilerin aklından neler geçtiğini asla bilemem ama umarım iyi anlaşırız, Şef Y/N." Sukuna uzattığım elime uzanıp haf...