6.bölüm...Dedikodu...

221 12 2
                                    

Sang rim'e vurmamın ardından bir kaç gün geçmişti. Hyuk hala hiç bir şey anlatmamıştı. Yalnızca yatağında oturuyor ve pikesini üzerine çekiyordu. Kendini gizlemeye çalışıyordu ama normalde zındanda gizlemezdi . Sang ona her ne dediyse onu çok korkuttuğu kesindi. Jo ha neler olduğunu bana üst üste soruyordu. Neden sang'a vurduğumu her şeyi soruyordu. Ama ban gerçektende sang rim'in hyuk'a ne dediğini ve nasıl onu bukadar korkutmayı becerdiğini merak ediyordum. En sonunda jo hanın ısrarlarına dayanamayıp olanları anlatmıştım. Tabi bayağı azar işitmiştim. Ama sonra o da hyukla ilgilenmeye başlamıştı. Hyuk beni meraklandırıyordu.

Sang bana tuhaf bakışlar atıyor ve ukalaca gülümsüyordu. Bende ona aynı tepkide bakış atınca gözlerini deviriyor ve patlamış dudağını ovalıyordu. Bana dudaklarıyla -yapmamalıydın- diyordu. Aman çokta umrumda. Ben şuanda hyuk'a ne dediğini ve o'ndan başkasını düşünmüyordum ah birde buradan nasıl kurtulacağımı...tabi onu biraz ertelemek lazımdı...sonuçta burada bir gencin ruhsal sağlığı söz konusuydu.

Hyuk'a ısrarla ne dediğini soruyordum oysa sadece kendini yatağa gömüyordu. Daha bir hafta bilene bitmemişken sang'ı yine hyuk'un yanında gördüm. Yanına gitip tekrar tekrar tehtid ettim. Ama o sanki çok normal bir şey yapıyormuş gibi bana gülüyor, hyuk'un saçını karıştırıp oturduğu yerden kalkıpkendi yerine gidiyordu. Birde baş parmağıyla bıcak hareketi yaparak buğazını kesiyordu. Aklınca ben öldüm puhaa XD güleyim bari. Ondan gerçekten nefretdiyorum. O değilde bir gün kıriz geçireceğim ve elimde kalacak. Bir insanın canı bu kadar dayak ister mi?.Beynimin bir köşesinde yok etmeye çalıştığım soruların arasında en çok beni zorlayan o'nun adıydı ve o'nun hakkıda bilgiydi. Neden bilmiyorum ama hyuk için ne kadar endişelensem ve ona hassasiyet göstersem de o'nu düşünmeden edemiyordum. O'nu özlüyor,merak ediyordum. Ama nedenini bilene bilemezken ne yapacağımı nereden bilebilirdim. Ben-ben yalnızca onu istiyordum. Ve artık daha fazla dayanamayacaktım. Artık sormam lazımdı.


"Jo ho!"


bir anda patladığım için bir süre afalladı.


"e-evet ne oldu?"



"sana bir şey sorabilirmiyim...yani sormam lazım...gerçekten"


"t-tamam sor...da..neden böyle tuhaf davranıyorsun...beni korkutma...çok mu önemli?....seni bukadar meraklandırdığına göre...öyle olmalı"


"evet çok önemli"


"e hadi o zaman söyle"


daha konuyu bilen nasıl açacağımı bilmiyordum. Nasıl sorabilirdim. Onu merak ettiğimi nasıl sorabilirdim...nasıl?...kelimeler aklımda ama bir araya getirip cümle kuramıyordum.


"şeyy....aslında ben sana...şey diyecektim.."


"çıkar ağzından baklayı ne oldu?"


"bak...hani buraya ilk geldiğimde...yani gelindiğinde...kontrol müdür nedir öyle bir şey yapıldı ya?"


"evet"


"hıh...işte onu yapan bir tana kadın doktor vardı...yani...şey...beni kontrol een kadın.."

-ZİNDAN-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin