11.bölüm...Sen Değiştin...

138 11 0
                                    

Hala kalp atışlarımı düzene sokamamıştım. Beni özlemiş miydi? beni?. Ah kalbim çok hızlı atıyor. Gitmesinin ardından ne kadar zaman geçti bilmiyorum ama jo ha'nın seslenişiyle kendimi toparlaya bilmiştim. Yani elimden geldiği kadarıyla.

"hongbin kaldın orada ne oldu?....gelsene...nasıl olduğumu sormayacak mısın?"

"ahh...doğru...nasılsın?"

"sonunda aklına gelebildik demek ki"

yanına oturmuş bana çektiği sitemi dinliyordum. Ne yani ben donup kalamaz mıyım? Hyuk bize endişe içinde bakıyordu. Onun da bir açıklamaya ihtiyacı olduğu belliydi.

"sakin ol hyuk bie şeyim yok bay yalnızca kırık biraz tehlikeye gitmiş o kadar....önemli bir şeyim yok"

hyuk rahat bir şekilde nefes vererek yatağına uzanmıştı. Şimdi nasıl olduğunu merak ediyordum. Ona güvende hissettire bilmiş miydim?. Bana güvenebileceğini anlamış mıydı?.

"s-sen nasılsın hyuk"

sonunda sormayı başara bilmiştim. Ama onun korkmasından ve kabuğuna çekilmesinden başka hiç bir işe yaramamıştı bu yaptığım. Şimdi yapmam gerekenleri sıraya sokmalıydı. Önce şu kiralama olayının gerçek olup olmadığını sonra ise şu min ki olayını...aslında önce sang rim'e neler olduğunu ve jo ha'ya neden öyle davrandığını öğrenmem lazımdı. Ama neden aklıma yalnızca yoo ra geliyordu. Onun o gülüşü, sesi, saçları....vs.....aklımdan çıkmıyordu. Onu şimdiden özlemiştim. Ben onsuz burada nasıl kalacaktım?. Artık bradan kaçmak için bir neden daha olmuştu. Ama eğer kaçarsam onu nasıl görecekti?. Zindana yaklaşamazdım. Peki ya evi? Orası da olmazdı. Peki buradan kaçarsam onu nasıl görecektim?. Daha kaçma yolunu bile bulamamışken düşündüğüm şeylere bak. En iyisi bir süre daha burada oyalanmaktı. Ama bu sırada nasıl kiralanmamayı başaracaktım?. Beni bu derin düşüncelerden jo ha'nın sesi kurtarmıştı. Ah bu çocukta olmasa ben dalgın bir şekilde ölecektim.

"neyin var?...durgunsun?...acaba bu durgunluğun sebebi şu....doktor kız olabilir mi?"

"jo ha yapma şöyle...yok öyle bir şey...ben yalnızca...kiralamam meselesini nasıl çözeceğimi düşünüyordum"

hayatımın en büyük yalanlarından biriydi. Kimi kandırıyorum ben. Beynim yalnızca onu düşünmekle meşguldü.

"ya yeme beni....baya baya onun düşünüyordun...nerede görülmüş....gülerek kiralama işini nasıl çözüldüğü?"

ne? yinemi gülmüştüm? Bu kız benim ayarlarım la oynadığı kesindi.

"n-ne gülmesinden bahsediyorsun? benim güldüğüm falan yok"

inanmadığı halde onaylayarak kabul etmişti. Artık gün bitmişti yapacaklarımı yarına bırakmama gerekecekti. Yorgundum. Aslında onu düşünmek için vakit istiyordum. Anaca sabaha doğru uyumayı başarmıştım. Gece boyu onunla tekrara nasıl buluşabileceğimi düşünmüştüm. Ve sonunda sabah olmuş ve her zaman ki gibi ilk ben uyanmıştı. Buradaki herkes asker tabiyatını bozarak kendilerini tembelliğe alıştırmışlardı. Ama ben hala erken kalkmama engel olamıyordum. Aslında bu biraz kafa dinlemem ve etrafı araştırmam için iyi bir fırsattı. Şuana kadar öğrendiklerimin hiç biri kayda değer değildi. Mesela sang uykusunda anne ve babasının öldüğünü itiraf etmişti. Hemde çok küçükken gözünün önünde. Bir grup asker tarafından. Hatta sırf kötü askerleri yok edip iyi bir asker olup ailesini gururlandırmak için orduya girmiş. Tabi bunları bildiğimden haberi yoktu. O hala bir sır olduğunu düşünüyordu. Ama her zaman aynı rüyayı görüp sayıklaması benim ilgimi çekmişti. Ne zaman ailesine gelse gevelediği bir kısım vardı. Ne kadar çabalasam da bir türlü anlayamadığım bir kısım. Bir kızdan bahsediyordu. Ama hiç net konuşmuyordu. Sevgilisi yada sevdiği kızdır diye düşünüyordum. Ve jo ha...oda bir kaç kez uykusunda kahkaha atmış bir defada ağlamıştı. Ve yanına gittiğimde...bana kendisi ve hyuk'un yerine kiralanmanın ve o geceyi çok zor geçirdiğini anlatmıştı. Derinlemesine anlatıyordu. Her şeyi...acısını...üzüntüsünü. O çok güler yüzlü ve neşeli görünsede çok acı çekiyordu. Hyuk ise çok dağınık uyuyordu. Bir çocuk gibi mırıldanıyor ve hatta bir kere yastığını bile kemirmişti. Bunlar çok komik şeylerdi. Taki kiralanana kadar. O zamandan sonra yalnızca ağladı. Pikesine sıkıca sarılarak ağladı. Korktuğu için titreyerek ağladı. Bazen acı ile inledi. Ama yalnızca onu izlemekle yetindim. Ne yapabilirdim ki? yanına gidince daha şiddetli ağlıyordu. Dokununca hıçkırıklarla ağlıyordu. Bende yalnızca onu izlemekle yetiniyordum. Ve yine bir sabaha daha merhaba demiştim. Bitmeyen sabahlar ard arda gelirken ben elim kolum bağlı burada oturuyordum. Ne yapabilirdim ki?.

-ZİNDAN-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin