3 .BÖLÜM"KARANLIK ODALAR"

95 15 11
                                    

Dışarıdaki siyah uzun arabaki şöför bizi görünce hemen kapıları açtı .biz biner binmez hızla uzaklaştı oradan.

Arabanın sallamasıyla kısa süre sonra gözlerim kapandı . Ne kadar uyuduğumu bilmiyorum birden beni getiren kadının sesiyle irkildim .Arabadan indik etrafı demirlerle çevrilmiş geniş avlulu çam ağaçlarıyla dolu karşılıklı parkları olan kocaman göz alıcı bir binaydı burası .
Avluda sayısız çocuklar vardı kimisi benden oldukca uzun kimileriyle hemen, hemen aynı boyda gibiydik .
Bu kalabalık beni çok ürkütmüştü evin tek çocuğu olan ben bu kalabalık ortamda annem ile babam gelene kadar nasıl yaşayacaktım?

Daha bu binaya girmeden bu ortamdan sıkılmıştım ben yeni arkadaşlar istemiyordum annem ile babamı istiyordum .
Birlikte geldiğim abla demir kapıyı açtı beraber içeriye girdik .
Herkesin gözü bana doğru çevrildi top oynayan çocuklar oynamayı bıraktı etrafta koşuturanlar durdu .
Atığım her adımda ayaklarım geri geri gidiyordu .Elimi sıkıca tutan bu ablanın elinden kurtulup buradan kaçmak istedim ben elinden kurtulmaya çalıştıkca o daha sıkı tutmaya devam etti .
Uzunca bir merdiven çıktık büyük bir kapıdan geçtik tekrar merdivenlere doğru çıkıyorduk .
Ayaklarım artık adım atamıyordu hiç halim kalmamıştı bitmiyordu merdivenler .
Sonunda beyaz kapılı bir odanın önüne geldik , abla kapıyı iki kez tıklattı içeriden kalın sesli bir kadın gir diye seslendi .
İçeriye girdikten sonra korkulu gözlerle masa başında oturan yaşlı kadına baktım .

Gözüne taktığı kalın mercekli gözlük burnunun ucuna kadar inmişti.
Saçlarını topuz yapmış beyaz bir gömlek siyah bir ceket giyinmiş oturduğu sallanan sandalyeye yaslanmış elinde tuttuğu kurşun kalemi çevirip duruyordu.

Bu kadının görüntüsü bakışları beni dahada çok  korkutuyordu.
Masanın üzerinde duran isimlikte Fikret Uyar yazıyordu
Odada siyah deri koltuklar vardı karşılıklı duvarda rengarenk tablolar asılıydı .

İki tane penceresi olan oda oldukca ferah ve aydınlıktı güneş tam tepeden vuruyordu. Masanın üzerinde duran tabakta küçük lokumlar şekerler vardı gözüm onlara takılı kaldı bu şekerleri görünce midem daha çok kazınmıştı .
Annem olsaydı yanımda ona acıktığımı söyler oda bana hemen tost yapardı ama bu yabancı ortamda tanımadığım insanlarla nasıl yaşayacaktım bu düşüncelerle o anlık olan açlığımı unuttum bir an önce bu odadan çıkmak istiyordum .

Masa başındaki kadın burnunun ucundaki gözlüğünü işaret parmağıyla yukarıya doğru itti elini yanımda duran kadına uzattı.
Kadın elinde tuttuğu dosyayı eline koyarken buyurun müdürüm diye hitap edince o an bu korkunç kadının buranın müdürü olduğunu anladım.

Elinde tuttuğu kurşun kalemi hala çevirmeye devam ediyordu .Gözlerim bir kadına bir de çevirdiği kaleme gidip geliyordu. Dosyayı karıştırdıktan sonra önünde duran bilgisayara birşeyler yazmaya başladı.
Hızlı, hızlı klavyeye basmasıyla birlikte çıkan sesler ortamdaki sessizliği bozdu .Kısa süre sonra konuşmaya başladı .

-Orta seviyedeki yaşta olduğu için. ikinci kattaki 25. numaralı odadaki 6. ranzaya yerleştirilsin .

-Ama müdürüm orası dolu.

Gözlerini bilgisayardan çevirerek
-Artık dolu değil
_ Oradaki cocuğu bu gün evlat edindiler .

Korkunç yüzü olduğu kadar sert bir konuşma yapısınada sahipti.
Kadının söylediklerini duyar duymaz

_Evlat edindimi oda ne demek?

Kendi kendime sordum ama bi cevap bulamadım anlaşılan burası bana çok şey ögretecek gibi gözüküyodu .
Yardımcı abla ile birlikte odadan çıktık .Yine merdiven çıkacaktık bu gün sürekli yürüyordum .Uzun süredir evden çıkmamanın ağırlığı tüm vücuduma yüklenmişti .
Sonunda bahsedilen odanın önüne geldik .up uzun bir kolidor sayısız kapı vardı ,etrafımda mavi elbiseler giyinmiş amcalar ablalar vardı.
Kimisi elinde temizlik bezleriyle geziyor kimiside yer çekbasıyla kolidorun bir ucundan diğer ucuna gidiyordu .
Gözleri benim üzerimdeydi bir taraftan temizlik yapıyorlar bir taraftan bana hüzün dolu gözlerle bakıyorlardı niye böyle baktıklarına anlam veremiyordum .

KARANLIK GECEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin